Gündem

Erdoğan'dan İslam alemine eleştiri: Kolayca manipüle ediliyoruz, uluslararası alanda sözümüz yeterince dinlenmiyor

Cumhurbaşkanı İSEDAK toplantısında konuştu, Arnavutluk'a yardım çağrısında bulundu

27 Kasım 2019 11:56

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde 35. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Toplantısı Açılış Töreni'nde İslam dünyasına seslendi. Daha çok Batılı ülkelerde yaşanan ırkçılığa dikkati çeken Erdoğan, "Bu saldırılara karşı ortak bir tavır sergilemezsek korkarım ki Müslüman diasporayı çok daha karanlık bir gelecek beklemektedir" dedi.

İslam alemine eleştirilerde bulunan Erdoğan, "İslam alemi vahdet olamadığı, bir duvarın tuğlaları gibi yek diğerine kenetlenemediği için kolayca manipüle ediliyor. Sahip olduğumuz ekonomik güce, imkanlara rağmen aynı ortak paydada bulaşmadığımız için uluslararası alanda sözümüz yeterince dinlenmiyor" diye konuştu. Söz konusu Müslümanlar olunca ölenler, zulüm çekenler birer can olarak değil sadece birer fotoğraf karesi olarak göründüğünü söyleyen Erdoğan, bu durumun sebebi olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) daimi beş üyeye işaret etti. Erdoğan, " İslam dünyası dahil tüm insanlığın kaderi konsey üyesi 5 ülkenin insafına terk edilmiştir" ifadesini kullandı.

Konuşmasının devamında Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi yapısının dünyanın coğrafi ve dini dağılımı göz önünde bulundurularak yeniden yapılandırılması" çağrısında bulundu.

Meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremin ardından ölü ve yaralıların bulunduğu, binaların yıkıldığı Arnavutluk için İslam dünyasına çağrıda bulunan Erdoğan, "Bu bir kardeşlik görevidir. Tüm İslam dünyasını Arnavutluk'a yardım etmeye çağırıyorum" dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Tüm İslam dünyasını Arnavutluk'a yardım etmeye çağırıyorum"

"Dün Arnavutlukta yaşanan depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Arnavutluk Başbakanı'yla dün iki kez telefonda görüştüm. Geçmiş olsun dileklerimizi ve bugünkü bu toplantımızı kendileriyle paylaştım. Gece yaptığım görüşmede henüz ölü sayısı 26 isi, yaralı 600 civarındaydı. Ciddi anlamda şehirler harabe halindeydim. Buradan bize düşen bir şey var burada adeta donörler toplantısına imza atmamız bu yıkılan binalarla ilgili Arnavutluk'un yanında olmamız görevimiz olsa gerek. Bu adımı atmamızın çok çok faydalı olacağına inanıyorum. Bu bir kardeşlik görevidir. Bu soğuk mevsimde oradaki kardeşlerimizin ne olacağını merak ediyorum. Tüm İslam dünyasını Arnavutluk'a yardım etmeye çağırıyorum."

"Doğal kaynaklarımız halklarımızı değil batı ülkelerini zenginleştiriyor"

"İslam alemi olarak terörden iç çatışmalara peygamber efendimizin ayaklarımın altına aldım buyurduğu asabiyete, cehalete kadar pek çok tehditle yüzleşiyoruz. Bunlara Batı'da yükselen İslam düşmanlığı ve yabancı düşmanlığı gibi yenileri ekleniyor. Özellikle azınlık olarak başka ülkelerde yaşayan kardeşlerimiz için inançlarına uygun bir hayat sürmek giderek zorlaşıyor. Neye ve kime hizmet ettiği aşikar olan terör örgütleri camilerimizi, okullarımızı kan gölüne çeviriyor. Kuraklık ve gelir adaletsizliğinin en yoğun hissedildiği ülkeler ne yazık ki yine İslam ülkeleridir. Gıda açığı bulunan dünyanın düşük gelirli 54 ülkesinden 28 tanesi İslam İşbirliği Teşkilatı ülkesidir. İslam ülkeleri olarak dünya nüfusunun yüzde 24'üne sahipken dünya ticaretinin sadece yüzde 9,7'sini temsil ediyoruz. Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatımızdaki payı yüzde 4'ü bile bulmuyor. Müslümanlar olarak üzerimize serilen ölü toprağından hâlâ kurtulabilmiş değiliz. Doğal kaynaklarımız halklarımızı değil batı ülkelerini zenginleştiriyor.

Erdoğan'dan İslam alemine eleştiri: Kolayca manipüle ediliyoruz, uluslararası alanda sözümüz yeterince dinlenmiyor

İslam alemi vahdet olamadığı, bir duvarın tuğlaları gibi yek diğerine kenetlenemediği için kolayca manipüle ediliyor. Sahip olduğumuz ekonomik güce, imkanlara rağmen aynı ortak paydada bulaşmadığımız için uluslararası alanda sözümüz yeterince dinlenmiyor. Coğrafyamıza baktığımızda göreceğiniz çoğunlukta dramdır, acıdır. Suni gündemlerle enerjisini heba eden 1,7 milyarlık muazzam bir kitledir. Batılı silah tüccarlarının sattığı silahların, akıttığı kanların çoğu Müslüman kanıdır. Adında İslam olan taşeron terör örgütlerinin katlettiği insanlar yine ekseriyetle Müslümanlardır. Günümüz dünyasında ne yazık ki Müslüman kanı, canı, hayatı kadar ucuz bir meta yoktur. Varil bombaları altında can veren bir milyon Suriyeli kardeşimiz birilerinin gözünde yalnızca istatistikten ibarettir. Gazze sahilinde top oynarken pervasızca öldürülen o sabi yavruların feryatları BM Güvenlik Konseyi dahi hiçbir örgüt tarafından duyulmuyor. Söz konusu Müslümanlar olunca ölenler, zulüm çekenler birer can olarak değil maalesef sadece birer fotoğraf karesi olarak görünüyor."

"İslam dünyası dahil tüm insanlığın kaderi konsey üyesi 5 ülkenin insafına terk edilmiştir"

"Elbette bu çifte standartta Güvenlik Konseyi gibi görevi barış ve istikrarı korumakla mükellef olan kurumların aciziyetinin çok büyük payı vardır. Bu yapılan adaleti ve hakkaniyeti ayakta tutmak yerine beş daimi üyenin çıkarına ve keyfine göre kararlar almaktadır. İslam dünyası dahil tüm insanlığın kaderi konsey üyesi 5 ülkenin insafına terk edilmiştir. İslam aleminin kendi geleceği, kendi istikbali üzerinde özgürce karar alma ve uygulama hakkı yoktur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK), daimi üyeleri kastediyorum, beş tanesinin içinde bir tane halkı Müslüman olan ülke de yoktur.

"Uluslararası toplumun artık bu hakikatlerle yüzleşmesi elzemdir"

İkinci Dünya Savaşı'nın galipleri tarafından inşa edilen bu adaletsiz sistemin ilanihaye devam etmesi mümkün değildir. Uluslararası güvenlik mimarisinin günümüzün şartlarına göre düzenlenmesi bir zorunluluk halini almıştır. Türkiye olarak her fırsatta dillendirdiğimiz dünya beşten büyüktür çağrımızın gerisinde bu gerçekler vardır. Uluslararası toplumun artık bu hakikatlerle yüzleşmesi elzemdir. Adım atmakta geç kaldığımız her gün küresel adaletsizlik derinleşecek, çatışmalar artacak, dünyamız savaşlarla boğuşmaya devam edecektir.

"Lütfen kendimizi aldatmayalım; "

Kardeşlerim, beş daimi üye 15 geçici üye. Bu 15'in içerisinde bir tane iki tane halkı Müslüman olan olan ülke yer alıyor diye kendimizi aldatmayalım. Geçici üyenin ne hükmü var? Herhangi bir iradesi var mı? Yok. Her şey bu 5 daimi üyenin hatta bunların içerisinde bir tanenin iki dudakları arasında. Onlar ne derse o. Bunun dışında bir şey yok. Kendimizi aldatmayalım. Önce kendimize inanalım. Şu gördüğünüz teşkilat normal bir teşkilat değil. İİT olarak, İKÖ olarak gücümüzü fark edelim, kendimizi iyi tanıyalım, tavrımızı ona göre belirleyelim. Yakın geçmişte Bosnas'da Suriye'de Filistin'de Myanmar'da yaşanan acılara çare bulamayan bir BM insanlığın sorunlarına çözüm getiremez. Buradan bir kez daha BM Güvenlik Konseyi yapısının dünya yapısının coğrafi ve dini dağılımı göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmesi çağrısını yineliyorum."

"Etrafımızı kuşatan zulümler karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranmayız. Şahit olduğumuz bir hukuksuzluğu uzaktan seyredemeyiz. Yardımı yabancılardan beklemek yerine o karanlığı delecek bir mum yakmak mecburiyetindeyiz."

"Müslümanlar olarak 21. yüzyılın adalet savunucuları olmak durumundayız"

"Zulüm olduğu müddetçe adalete inanan, onu tesis etmek için var gücüyle çalışan adalet savunucuları da olacaktır. Bizler Müslümanlar olarak 21. yüzyılın adalet savunucuları olmak durumundayız."

"Mesele gücümüzün kapasitemizin kapasitemizin farkına varmalıyız. Bu sene 50. yılını kutlayan İslam İşbirliği Teşkilatı elimizdeki imkanlardan biridir. Teşkilat bugün BM'den sonraki en büyük ikinci uluslararası örgüttür. Türkiye kuruluşundan bu yana teşkilatın faaliyetlerinde aktif bir şekilde yer almıştır. Bilhassa dönem başkanlığımız sırasında çok büyük gayret gösterdik. İslam aleminin beklentilerine cevap verecek bir anlayışla hareket ettik. Kudüs'e yönelik saldırılar karşısında harekete geçere iki olağanüstü zirve düzenledik. "

"Müslüman diasporayı çok daha karanlık bir gelecek beklemektedir"

"İslam düşmanlığı bilhassa Batı toplumlarında bir veba gibi yayılıyor. Hemen her gün nefret suçlarına şahit oluyoruz. Lafa gelince demokrasi ve insan haklarını kimseye bırakmayanlar Müslümanlara yapılanlara karşı üç maymunu oynuyor. Bu saldırılara karşı ortak bir tavır sergilemezsek korkarım ki Müslüman diasporayı çok daha karanlık bir gelecek beklemektedir. "