Gündem

'Erdoğan ile Rodrik mantık evliliği yaptı, eski düşmanlar dost oldu'

Joost Lagendijk: Gerçekten de, menfaat uğruna düşmanlar dost oluyormuş

02 Mart 2014 16:24

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu eski Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın rüşvet suçlamalarını gayri meşrulaştırma amacıyla Balyoz Darbe Planı davasında 20 yıl hapis cezasına çarptırılan eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Çetin Doğan’ın damadı Dani Rodrik’i kullandığını öne sürdü.

Joost Lagendijk, Zaman gazetesinin bugünkü (2 Mart 2014) nüshasında yayımlanan yazısında Erdoğan ve Rodrik’in “mantık evliliği” yaptığını savunarak, “İlk Balyoz davasının hata ve kusurlarını ortaya serip bunlarla ilgili özel olarak Gülen hareketini suçlamak, Erdoğan’ın ‘paralel devlet’ atfında bulunmaya başlamasından aylar önce Rodrik’in ‘devlet içinde devlet’ dediği şeyden kurtulmanın en etkin yolu olacak. Gerçekten de, menfaat uğruna düşmanlar dost oluyormuş” görüşünü dile getirdi.

Joost Lagendijk’in “Erdoğan ile Rodrik’in mantık evliliği” başlıklı yazısı şöyle:

 

Erdoğan ile Rodrik’in mantık evliliği

 

Normalde yıldızları barışmayan ve birlikte çalışmak istemeyen insanlar, baskı altında ve olağanüstü şartlarda hiç beklenmedik ortaklıklar kurabilir. Bu tarihsel davranış kalıbının hayrete şayan bir örneğine bugünlerde tanık olmaktayız: Başbakan Tayyip Erdoğan ile profesör Dani Rodrik arasındaki mantık evliliği.

Erdoğan’ın, sızan ses kayıtlarının dur durak bilmemesine ve sahte ya da gerçek, diğer suçlayıcı kanıtlara inandırıcı karşılık vermek yerine, içinde bulunduğu sıkıntılı konumdan kaçış rotasını tercih ettiği ortada: Ulağı suçlu ilan et ve yanlış işler yapıldığının kanıtlarına çamur at. Geriye kalıyor, doğru şeyi yaptığına dış dünyayı ikna etmek ve bunun için de AKP liderine yardımcı olmaya Dani Rodrik’ten daha münasip çok az insan var. Uluslararası çapta tanınmış bir ekonomist olan Rodrik, Batı medyası ve kanaat liderlerini kapsayan muazzam bir ağı yönlendiriyor. Rodrik, aynı zamanda, 2003 ‘Balyoz’ darbe planının beyni olmakla suçlanıp geçen yıl 20 yıl hapis cezasına mahkum edilen emekli general Çetin Doğan’ın damadı. Doğan, Necmettin Erbakan hükümetini istifaya mecbur bırakan 1997’deki ‘post modern darbeyle’ ilgili aralık ayı sonunda başlayan ‘28 Şubat’ davasının da baş zanlılarından biri. 2010’da tutuklanmasından beri, Rodrik, kayınpederine polis ve yargıdaki Gülencilerin kumpas kurduğuna dair sayısız makale kaleme aldı. Rodrik’e göre, Balyoz davasında Çetin ve diğer zanlılar aleyhine kanıt olarak kullanılan CD’ler üzerinde oynanmıştı, dolayısıyla tüm dava süreci düzmece olarak değerlendirilmeliydi. Daha önce de yazdığım gibi, sorun şu ki, Rodrik, muhtemelen CD’ler konusunda haklı olmakla birlikte, Doğan’ın 1997’deki gibi 2003’te de demokratik yollardan seçilmiş hükümetin kuyusunu kazmaya can attığını gösteren diğer kanıtları hep değersiz göstermeye çalıştı. Mesela kimsenin özgünlüğünü sorgulamadığı bir ses kaydı ve dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün açıklamaları.

Doğan’ın anti demokratik görüş ve niyetleriyle ilgili bu delillere rağmen, Rodrik, önde gelen Amerikalı ve Avrupalı yorumcular ile saygın medya organlarını, onun “hain Gülencilerin manipülasyonunun masum kurbanı” olduğuna ikna etmede çok başarılı oldu. Erdoğan’ın faydalanmaya karar verdiği başarı işte tam da bu. Nitekim 17 Aralık’tan beri AKP lideri ve danışmanları, bütün olan bitenlerden sonra Rodrik’in muhtemelen haklı çıktığını ve şimdi tanıklık ettiğimizin de, AKP hükümetine yönelik yolsuzluk suçlamaları eşliğinde aynı kukla ustasının oynattığı aynı vicdansız piyonların aynı kirli numaralarının tekrarı olduğunu öne sürüyor.

Başka deyişle: Siyasi hayatını kurtarmak için çabalayan Erdoğan, ihtiyaç anında, rüşvet suçlamalarını gayri meşrulaştırma amacıyla Rodrik’i kullanıyor.

Diğer yandan, Rodrik kullanılıyor olmasına aldırmıyor, zira onun da Erdoğan’a ihtiyacı var, en azından şimdilik.

İlk hedefi, kayınpederini kurtarmak ve hapisten çıkarmak. Hükümetin Balyoz (ve Ergenekon) davalarını yeniden açmaya hazırlandığını biliyor, hem de bu kez davalara yeni HSYK yasasının kabulünün ardından doğrudan hükümet tarafından atanacak yargıç ve savcılar bakacak.

İkincisi, Gülen hareketini bitirmek. Tüm yazılarından belli ki, Rodrik, AKP liderinden zerre kadar hazzetmese de, takıntılı şekilde nefret ettiği Gülen hareketine kıyasla Erdoğan’ı kötünün iyisi addediyor.

Rodrik, Balyoz davasının yeniden görülmesi halinde bir taşla iki kuş vurmayı umuyor. Hem Erdoğan’ın sicili lekelenecek, zira hatalar ürünü davaya AKP lideri en başından itibaren (ve Rodrik’e göre bile bile) destek vermişti. Bu da Rodrik’in, AKP iktidarında hiçbir demokratik ilerleme kaydedilmediği ve aksini savunan herkesin, AKP’yi ilk yıllarında desteklemiş liberallere yapıştırmaya bayıldığı etiketle  ‘kullanışlı aptallar’ olduğu iddiasında hep haklı olduğunu bir kez daha kanıtlayacak.

Daha da önemlisi, ilk Balyoz davasının hata ve kusurlarını ortaya serip bunlarla ilgili özel olarak Gülen hareketini suçlamak, Erdoğan’ın ‘paralel devlet’ atfında bulunmaya başlamasından aylar önce Rodrik’in ‘devlet içinde devlet’ dediği şeyden kurtulmanın en etkin yolu olacak. Gerçekten de, menfaat uğruna düşmanlar dost oluyormuş.