Gündem

Erdoğan: Fazıl Say, kendini dünyada ispat etmiş bir kardeşimiz, bize düşen iftihar etmektir

"Güvenli bölgeyi biz kurarız"

25 Ocak 2019 08:34

Geçen hafta dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say'ın daveti üzerine konserine giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Fazıl Say, kendini, bulunduğu alanda dünyada ispat etmiş bir arkadaşımız, kardeşimiz. Bize düşen iftihar etmektir" dedi. Say'ın babasına da teşekkür eden Erdoğan, "Şahsıma yönelik ifadelerinden dolayı, şahsım, ailem, milletim adına ona da teşekkür ediyorum" ifadesini kullandı.

ABD ve Rusya'nın lojistik destek vermeleri durumunda "Güvenli bölgeyi biz kurarız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Güvenlik ve istikrarı sağlayacak imkân ve kabiliyete sahibiz" ifadesini kullandı.

Dün, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hatırlattığı Adana Mutabakatı’na ilişkin olarak açıklamalarda bulunan Erdoğan, uçakta gazetecilerin soruları üzerine tekrardan bu konuya değindi. Bu anlaşmanın, "PKK terör örgütü mensuplarının bize teslim edilişini, terörle mücadeleyi ele alan bir mutabakat" olduğunu ifade eden Erdoğan, "Önemli bir adımdı. Belki bunun tekrar gündeme getirilmesi söz konusu olabilir. Nitekim Putin de bunu özellikle gündeme getirdi. O mutabakatın orada bizim terörle mücadelemiz açısından önemli olabileceğine işaret ediyor" diye konuştu.

TIKLAYIN - Erdoğan: Adana Mutabakatı, Türkiye’nin bölgedeki ağırlığını hissettirebileceği önemli bir anlaşma

Erdoğan, Rusya lideri Vladimir Putin’le Suriye'yi konuşmak üzere gittiği Moskova’dan dönüşte gazetecilerin sorularını yanıtladı. Akşam'dan Mustafa Kartoğlu'nun haberine göre, Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

"Putin'le görüşme verimli"

Sayın Putin’le verimli bir görüşme yaptık. ABD’nin çekilme kararı sonrası ortaya çıkan yeni tabloyu, DEAŞ, PYD-YPG ve bütün terör örgütlerine karşı mücadelemizi, İdlib Mutabakatı’nın uygulanması konusunu ele aldık. Dışişleri, savunma, istihbarat gibi ilgili birimlerimiz ABD ve Rusya tarafındaki muhataplarıyla görüşmeyi sürdürecek.

"Güvenlik ve istikrarı sağlayacak imkân ve kabiliyete sahibiz"

İdlib’de hiçbir terör örgütünün faaliyet göstermesine izin vermeyiz. Hem İdlib’de hem Münbiç’te ve Fırat’ın doğusunda güvenlik ve istikrarı sağlayacak imkân ve kabiliyete sahibiz. PYD-YPG konusundaki pozisyonumuz da açık ve nettir. Suriye’deki Kürt kardeşlerimizin güvenliğini herkesten daha fazla önemsiyoruz. Terör örgütü PYD-YPG ile Kürt kardeşlerimizi aynı kefeye koymanın izah edilir yanı yok.

"Astana sürecini önemsiyoruz"

Astana sürecini önemsiyoruz. Rusya ve İran’la üçlü zirveyi şubatta Rusya’da yapacağız. Rusya ile yüksek düzeyli stratejik konsey toplantısını da nisanda Rusya’da yapacağız.

"Vize konusu Putin'in önünde"

Rusya, vizeyle ilgili (Türkiye vizenin kaldırılması) hazırlıkları yapmış. Putin’in imzasını bekliyor.

"Putin'le iyi frekans yakaladık"

Aradaki virgül dönemini bir kenara koyarsak, bizim sayın Putin’le ilişkimiz baştan bu yana iyi gelişti. İyi bir frekans yakaladık. Birbirimizi bu süreç içerisinde iyi anladık. Suriye gibi bir mesele yaşanmamış olsa ilişkilerimiz çok daha zirve noktada olabilirdi.

"Münbiç boşaltılacak"

 Şu anda Münbiç’te, bin PYD-YPG’li var. ‘Yok’ diyenler var ama bizdeki bilgi bu. Şehrin nüfusunun ezici çoğunluğu, yüzde 85-90’ı Sünni Araplar. Nüfusu 700 bin civarında. Fakat terör örgütlerinin girişleri yerli nüfusu şehirden kopardı. Şimdi yeni bir süreç var, 90 gün içerisinde buranın boşaltılması... Rusya da ABD de PYD-YPG’nin Münbiç’in boşaltılacağını söylüyorlar. Rusya bu akşam da bize bunu söyledi. Temennimiz odur ki boşaltılır ve bunlar Fırat’ın doğusuna gönderilir. Münbiç’i temizledikten sonra hedefimiz Münbiç’in yerli halkının oraya yerleşmesini sağlamak. Rakka’da ABD’de büyük yanlış yaptı, bedelini de ağır ödedi. Halbuki ABD teklifimize evet deseydi Rakka çoktan alınmıştı.

"İdlib'i biz kurtardık"

İdlib’i Rusya ile beraber şu anda  hamdolsun belirli bir yere oturttuk; hatta biraz daha ileri gidiyorum, kurtardık. Eğer İdlib’de birlikteliğimiz olmamış olsaydı, yüzbinlerce insan göçe zorlanabilir, hatta katliamlar yaşanabilirdi. Ama bu süreci gölgelemeye çalışan radikal unsurlar var. Bundan dolayı Rusya’nın bir rahatsızlığı var. Rusya ile beraber İdlib’in refahını, huzurunu sağlayabileceğimize inanıyoruz.

"Güvenli bölgeyi biz kurarız"

(Güvenli bölge) Biz, ABD ve Rusya’ya diyoruz ki ‘Lojistik desteği verirseniz, biz başta DEAŞ olmak üzere bu bölgeyi tüm terör örgütlerinden arındırıp sulh-u sükûna kavuştururuz.

"Taksim Kışlası'nı tasarlıyoruz"

Biz Harbiye Kongre Merkezi’ni yaptık, eski yapıyı yıkarken her tarafı ayağa kaldırdılar. ‘Daha güzelini yapıyoruz, biraz sabırlı olun’ dedik. Türkiye’nin opera binası yoktu, şimdi Harbiye Kongre Merkezi 3 bin kişilik bir yarı opera binasıdır. AKM’yi gündeme getirdim, kıyametler koptu. Çıldırdılar. Şimdi opera binasının temelini atıyoruz. Aynı şekilde çok kızdıkları Taksim’deki Kışla. O topçu kışlasının aslını bir görseniz, ‘Yazıklar olsun burayı yıkanlara’ dersiniz, o kadar muhteşem bir eser. Onun orjinaline uygun mimari tasarımlarını yaptırıyorum. Orayı ihya edeceğiz. Taksim’de trafiği alta aldık, meydana kavuştu. Bir taraftan tarihi kışla ortaya çıkacak, yanına yeni AKM geliyor, diğer tarafta Taksim Camii… Bizde gizli kalmış öyle şeyler var ki; Sultanahmet’te At Meydanı denir. Tarihi kayıtlarda orada millet bahçesi var. Şimdi onları da meydana çıkaracağız.

"Fazıl Say’la iftihar ederim"

Fazıl Say, kendini, bulunduğu alanda dünyada ispat etmiş bir arkadaşımız, kardeşimiz. Bize düşen iftihar etmektir. Fazıl Bey'in babası Ahmet Bey'e çok teşekkür ediyorum. Şahsıma yönelik ifadelerinden dolayı, şahsım, ailem, milletim adına ona da teşekkür ediyorum. O gün güzel de bir tevafuk oldu. Senatör Graham’a, ‘Biz bu akşam dünyaca meşhur bir piyanistimizin Ankara prömiyerine gideceğiz, gelir misin’ dedik. ‘Gelirim’ dedi. Onu da aldık. Güzel bir geceydi.

"Adana Mutabakatı masada"

Baba Esed’in döneminde 1998’de imzalanmış bir Adana Mutabakatı var. PKK terör örgütü mensuplarının bize teslim edilişini, terörle mücadeleyi ele alan bir mutabakat. Önemli bir adımdı. Belki bunun tekrar gündeme getirilmesi söz konusu olabilir. Nitekim Putin de bunu özellikle gündeme getirdi. O mutabakatın orada bizim terörle mücadelemiz açısından önemli olabileceğine işaret ediyor. Bunun Türkiye’nin bölgedeki ağırlığını hissettirebileceği önemli bir anlaşma olduğu kanaatindeyim. 'Türkiye’yi buraya kim davet etti' diyenlere karşı, o mutabakatı masaya getirmemiz lazım. (Suriye ile diplomatik temasımız yok. Süreç nasıl işleyecek?) O mutabakat 2011’e kadar işledi. Bizim, 1 milyona yakın insanın ölümüne sebep olmuş biriyle üst düzey temasımız olmaz. Rusya ve İran ile yoğun temas halindeyiz. Bu sayede Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmasını engellemeyi başardık.

TIKLAYIN - Erdoğan'ın 'Adana mutabakatı' açıklaması, Şam'la doğrudan diplomatik temasın kapısını mı araladı?

"23 Şubat'ta meydanlardayız"

“Seçim kampanyasını yapacak olan ekiplerle çalışmamızı sürdürüyoruz. İki firmayla çalışıyoruz. Sloganlar, şarkılar dahil tüm detayları çalıştık. 31 Ocak’ta manifestomuzu açıklayacağız. 1 Şubat’ı da kampanya başlangıcı olarak ilan ettik. YSK’nın açıklamasıyla 18 Şubat’tan sonra biz de ikinci aşamaya geçeceğiz. Çalışmalar iyi gidiyor. 23 Şubat’ta mitingler başlayacak, hep beraber meydanlara çıkacağız. TV programları vs... İnşallah 31 Mart akşamı layık olanlar yerel yönetimlerde işbaşına gelir.”