Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi açılışında konuştu. Erdoğan, "Auguste Comte gibi sorunlu şahısların fikirleri kabul görürken, İbn-i Haldun mahkûm edilmiştir" dedi.
"Daha yeni, Fransa'da yeni cumhurbaşkanı kendi aleyhinde yayın yaptı diye bir gazeteciyi içeri aldılar. Onlarda böyle bir şey oldu mu hak, Türkiye'de olunca haksızlık" diyen Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Bugün son derece anlamlı iki açılışı gerçekleştirmek üzere bir aradayız. İlk olarak 2015 yılında kurulan İbn Haldun üniversitesinin açılışını yapıyoruz. İki yıllık hazırlık sürecinin ardından üniversitemiz inşallah öğrenci kabul etmeye başlayacak. Sayın rektörümüzün de konuşmasında dile getirdiği vizyon, gaye ve idealler konusunda yürüteceği çalışmalar için başarılar diliyorum.
"Batı ve İslam dünyasının kapısını açacak anahtarlara sahip olacaklar"
Öğrencilerin Türkçe'nin yanında Arapça, İngilizce, Çince gibi ileri düzeyde bu dilleri öğrenecek olması, İbn Haldun üniversitesini muadillerinin önüne taşıyacaktır. Bir taraftan öğrencilerimiz İslam dünyasını, bir taraftan da Batı dünyasının kapısını açacak anahtarlara sahip olacaktır.
"Bir ilktir"
Yahya Kemal'in "Kökü mazide olan ati" diye tarif ettiği idealin üniversitemiz bünyesinde vücut bulacağını umut ediyorum. Üniversitemizin öğrenci kontenjanının önemli bir kısmının uluslararası öğrencilere tahsis edilmesi bir ilktir. Böylece hem karşılıklı tecrübe paylaşımı güçlenecek, hem de üniversitemiz gerçek anlamda beynelmilel hale gelecektir. Bu öğrenciler dünyanın birçok ülkesinde ülkemizin gönül elçisi haline gelecektir.
Dünyanın farklı üniversiteleri ile kurulan iş birlikleri temelin sağlam atıldığına işaret ediyor. Bundan sonraki süreçte de titizlikle ve özveri ile faaliyetlerinizi sürdürmenizi Allah'tan temenni ediyorum. Bütün hazırlıkların meyvelerini inanıyorum ki toplamaya başlayacaksınız. Üniversitemizin bilhassa sosyal bilimlerde mukayeseli eğitim modeli ile kritik bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Biz de diğer üniversitelerimiz gibi sizlerin de önünü açmaya devam edeceğiz.
Kıymetli dostlarım, bugün gerçekleştirdiğimiz bir diğer önemli açılış ise 4. Uluslararası İbn Haldun Sempozyumu'dur. Bu sempozyumun da ülkemiz, milletimiz ve tüm İslam alemi için hayırlı olmasını diliyorum.
Görüşleri ile sempozyuma katkı verecek tüm katılımcılara şimdiden şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. İbn Haldun Üniversitesi'ni, sayın rektörü ve mütevelli heyetini böylesine seçkin bir topluluğu bir araya getirdiği için ayrıca tebrik ediyorum. Merhum Cemil Meriç üstadımızın muhteşem bir yıldız olarak tanımladığı İbn Haldun hakkında söyleyecek çok sözü vardır. İbn Haldun gibi siyaset, bilim, hadis gibi çok alanda muktesebatı olan bir alim hakkında konuşmak pek tabii kolay değildir.
"Auguste Comte gibi sorunlu şahıslar..."
Burada şu tespiti de yapmak durumundayız. Kimi şarkiyatçıların şimdiye kadar hiçbir ülkede, hiçbir insanın Mukaddime gibi bir eser çıkarmamıştır diye tabir ettikleri İbn Haldun'un eserleri hak ettiği değeri görememiştir. En basitinden Auguste Comte gibi sorunlu şahısların fikirleri kabul görürken, İbn Haldun'u adeta mahkûm edilmiştir.
İbn Haldun uzun yıllar adeta yok sayılmış. Geçmişi yok sayarak geleceğe yürünemez. Bu üke ne çektiyse aşağılık kompleksinden çekmiştir. Bu ülkeye en büyük zulmü yasakçı, baskıcı jakobenlere yapmıştır bunu böyle bilelim. Toplumumuzun can damarını kesmeye çalışan bu yaklaşımı Ahmet Hamdi Tanpınar, bir tür kültürel inkar olarak tanımlıyor. Ben daha ileri giderek diyorum ki, bu kültürel intihardır. Batı'da ne bulursa alıp, hiçbir elekten geçirmeden ülkemize boca edenlerin özensiz tercümeleri akademik müfredatımızı felç etmiştir. Bu zihin dünyası sebebiyle özgün ve yerli eserler ortaya konamamıştır. Üniversitelerimiz uzun seneler boyunca kraldan çok kralcıların, Batı'dan çok Batıcı vesayet odaklarının esiri olmuştur. Sadece öğrenciler değil, kitaplar da bu zihniyetten nasibini almıştır.
"İnsanımızı makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam diye aşağılayan millet düşmanlarının devrine son verdik"
2003'den beri demokrasiden, hukuktan asla taviz vermeden devlet, toplum ve siyaset hayatımıza nüfuz etmiş vesayet odaklarını hamd olsun bertaraf ettik. İnsanımızı makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam diye aşağılayan millet düşmanlarının devrine son verdik. O bitti. Kültür, sanat ve ilim hayatımızı da bu kesimlerin tasallutundan kurtarmak için gayret sarf ettik. Hamd olsun iş bitmedi. Şu anda çok daha farklı bir yerdeyiz.. Bugün yerel ile evrenseli mezceden akademik insanlara sahibiz. Üniversitelerimizin kapılarında artık kılık kıyafeti nedeniyle içeri alınmayan gözü yaşlı öğrenciler bulunmuyor. Üniversite hocalarımız fikirleri ile meslek hayatları arasında bir tercihe zorlanmıyor. Her geçen gün daha özgür, daha özgün bir üniversite modeline doğru yol aldığımıza inanıyorum. Yeni Türkiye'nin aydınlığı, varlığını karanlığa borçlu olanları rahatsız ediyor. Bu hazımsızlıklarını da her fırsatta dile getiriyorlar. Kat sayı zulmünün üniversiteleri kasıp kavurduğu günlerde sesi çıkmayanlar, bugün yatıp kalkıp bizi eleştiriyorlar. Kendi ideolojileri dışındaki ideolojilere hayat hakkı tanımayanlar, bugün düşünce özgürlüğü üzerinden bizi hedef alıyorlar. Ya biz sizi biliyoruz, siz kendi düşünce dünyanızın ilim adamlarına bile üniversitelerde hayat hakkı tanımadınız. Onları da sokağa attınız. Dünün yasakçı zihniyeti, bugünün demokrasi fanatiği olarak kendini sınıflandırıyor. Kimse kimseyi kandırmasın. Biz bunların cemaziyelevvellerini gayet iyi biliriz. Sivili hak ve hürriyet katliamları ile dolu olanların bize ders vermeye kalkması komik kaçıyor, komik. Devletin kendi kitaplarında olan bir şiiri okudu diye hapse atılan bir cumhurbaşkanı var burada. Neyi anlatıyorsunuz.
"Onlarda böyle bir şey oldu mu hak Türkiye'de olunca haksızlık"
Hiçbir medeni devlet, terör şebekelerinin üniversitelerde yuvalanmasına izin vermez. Silah, molotof ve şiddet asla hak aramanın amacı olamaz. Daha yeni, Fransa'da yeni cumhurbaşkanı kendi aleyhinde yayın yaptı diye bir gazeteciyi içeri aldılar. Onlarda böyle bir şey oldu mu hak, Türkiye'de olunca haksızlık. Terör örgütlerine methiyeler düzmenin fikir hürriyeti ile ilgisi yoktur. Akademik özgürlük kılı ardında terör örgütlerinin propaganda makinelerinin işletilmesine göz yumamayız.
Teröre hizmet etmediği sürece her türlü fikrin savunulmasını kabul ederken, terörle mücadelemizi de sürdüreceğiz. Karşımdaki gençliği ben bir inşa ve ihya hareketinin ürünleri olarak görüyorum. Tabii ne Batı'yı bilen ne Doğu'yu özümsemiş, parçalanmış karakterlerle değil, yerini yurdunu bilen kuşaklarla yolumuza devam edebiliriz. İyi, faydalı ve güzel olan ne varsa aldık, hayatımıza tatbik ettik. Herhangi bir komplekse kapılmadan dünyanın neresinde olursa olsun ilim ve hikmet yolculuğumuzu sürdürmeliyiz.