Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, darbelerin izlerini sildiklerini sadece bir konuda başarısız olduklarını belirterek "Muhalefet partilerini, ana muhalefet partisini dönüştürmekte başarılı olamadık" dedi. Suriye konusuna da değinen Erdoğan, " Bu rejimin bunun hesabını vermesi gerek. Bin 700 kişi kimyasal silahla öldürülüyor, 106 bin kişi diğer silahlarla öldürülüyor. 106 bin kişinin ölümü adeta unutturuluyor. Böyle bir cambazlık olur mu? Bu 106 bin insanın kayıp olan 200 bin insanın hesabını kim verecek?" ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan, CNR Fuar Merkezinde düzenlenen TÜMSİAD Uluslararası Kobi Şurası ve TÜMEXPO Genel Ticaret Fuarı'nın açılışında konuştu.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Milletçe hepimizi sevindiren bir gelişmemiz var. Türkiye ekonomisi 4,4 gibi bir büyüme oranı kaydetti. Tahminleriminiz üzerine çıktığımız gibi en çok büyüyen ülkeler arasında yer aldık.
2012 yılı sonunda milli gelirimiz 786 milyar dolar ile rekor kaydetmişti.
Herkesi tek tek tebrik ediyorum
TL bazında Türkiye ekonomisi 1 trilyon lira milli gelir seviyesine ulaşarak rekor kırmıştır. Bu başarıda herkesin emeği var. Sanayicilerimizi, kobilerimizi, alın teri değen herkese milletim adına teşekkür ediyorum. Büyümedeki bu sevindirici gelişmede herkesin payı var, herkesi tek tek tebrik ediyorum.
Hepimizin hepimizin. Yürekten inanmanızı rica ediyorum. Türkiye uyuyan bir devdi. Uyuyan dev uyanmıştır. Köklü reformlarla her türlü badireye, sarsıntıya göğüs gerecek güce ulaşmıştır. Bizim ekonomimiz kırılan bir ekonomi değildir. Demokrasimiz sürekli ileriye, gelişmeye, ekonomimiz istikrarlar büyümeye devam edecektir. Biz inandık
Birbirimize güvendik
Türkiye'yi bu seviyeye çıkardık. Hep birlikte bu gelişmeye inandık. Birbirimize güvendik. Kardeşlik içinde hareket ettik. Türkiye 2070 hedeflerini mutlaka tutturacaktır. Hiç bir şey moralimizi bozamayacaktır. Aylardır çok önemli bir ifade kullanıyorum. Onlar tuzak kuracaklar. Önce Allah sonra millet o tuzakları bozacak. Onların bir tuzağı varsa Allahın da bir tuzağı vardır, milletin de bir tuzağı vardır. O tuzakların hepsi tek tek boşa çıkıyor. İlkesizce atılan manşetler, yalanlar sahiplerini utandırıyor. İnancımızı muhafaza edeceğiz. Sağlam duracağız.
12 Eylül darbesi
Türkiye bu darbe nedeniyle çok ağır bedeller ödedi. Sadece 12 Eylül günü ve sonrası değil, öncesinde de Türkiye birikimlerini heba etti. Türkiye asıl büyük bedeli 12 Eylül'den çok önce 27 Mayıs 1960 müdahalesinde ödemiştir.
27 Mayıs müdahalesinin karanlık bugüne kadar gitmemiştir. Açtığı yaralar iyileşmemiştir. 27 Mayıs'ın izleri silinmediği için 12 Eylül, 12 Mart, 28 Şubat olmuştur.Bizim geleceğimiz adına bu 27 Mayıs'ı, 12 Eylül'ü gençelerimize çok etraflı şekilde anlatmamız gerekiyor.
Eğer bu karanlık tarihler unutulursa aynı şekilde tekerrür eder. Gençlerimizin bu darbelerin nasıl hazırlandığını bilmeleri gerekir. Buradaki tüm kardeşlerim büyük oranla 27 Mayıs'ı yaşamadı. Ama öncesine bakın okuyun araştırın.
Araştırma yaptım
Geçenlerde o günlerin bir araştırmasını yaptım. Gazetelerin başlıklarına baktım köşe yazılarına baktım. Aynı tıpatıp. Bugün o başlıkları atanlar sanki o sayfaları açmışlar ordan alıp yazmışlar.
Tıpatıp benziyor
Bugün yaşananlarla o gün yaşananlar birbine tıpatıp benziyor. Bugün bize sandık her şey değildir diyorlar.
Nasıl bazı densizler bize "Sizi biz bile kurtaramayız" diyenler geçmişte Adnan Menderes için de aynı şeyleri söylemişler. Biz kurtarıcı aramıyoruz. Bize bu hitabı yapanlar kendilerini kurtacakları arasınlar.
Kefenini alıp yola çıkanlar için kurtaracak insana ihtiyaç yoktur. La ilahe illallah önce bunu öğrensinler. Allahtan başka galip yoktur. Aynı şeyleri söylüyorlar. Bugün bir el gençleri dışarı atmak istiyorsa bugün de aynı şeyler.
O bayat seneryo başarılı olamaz
Ülkemizin refahını huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu ülkenin güvenlik güçleri gerekli müdahaleyi yapar kusura bakmayın. Bugün demokrasiye sahip çıkan millet var. O bayat senaryonun başarılı olma imkanı yoktur. 27 Mayıs'ın izlerini sildik. 11 yıl içinde çok büyük reformlar yaptık.
Bir başarızılığımız var
Ama burada samimi söylemek istiyorum. Bir alandaki başarısızlığımızı belirtmek istiyorum. Ana muhalefetin zihniyetini değiştirmede başarısız olduk, onu başaramadık. Üzerlerinde 12 Eylül'ün tozunu taşıdıklarını görürsünüz.
Bu yıl dönümü Mısır'ı ziyaret ederek kutluyorlar. Daha yeni darbe yapmış zihniyeti ziyarete gittiler. Mısır'da CHP heyetine en son ne zaman iktidar oldukları soruluyor cevap veremiyor. Geleceğe bakalım diyorlar.
Böyle cambazlık olur mu?
Suriye’de olayların başladığı günden bugüne kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 110 bine ulaştı. Bunlar kayıtlı, bir de bunun dışında kayıtsız 200 bin kişi var. Onunla beirlikte 300 bini buluyor. 7 milyon insan evinden kaçtı. Şu anda bile her gün 100-150 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz.
Kimyasal silah kullanımıyla, harekat yapılacağı Türkiye’ye duyurulmuştu. Şam yönetiminin kimyasal silahları Rusya’ya verebileceği açıklamasıyla süreç farklı bir boyuta geldi.
Üç hususun altını çizmek istiyorum. Bir, neticesi ölüm olan bir silah kullanımında kimyasal silah kullanıldığı zaman suç, kimyasal silah dışındaki silahlar kullanıldığı zaman suç değil mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Ne demek bu? İnsan öldürülüyor. Sniperla öldürülürse, tankla topla öldürülürse, uçaklarla bombalanarak öldürülürse bunlar arasına girmez. İnsaf be. O bombalarla öldürülenler paramparça oluyor. Kimyasal silahlarla öldürülenlerde mermi izi görülmüyor. Ölüm ölümdür, kullanılan silah ne olursa olsun. Bunla da öldürüyorlarsa, onla da öldürüyorlarsa bunların hepsini aynı kategoride değerlendirmeliyiz. Bu rejimin bunun hesabını vermesi gerek. Bin 700 kişi kimyasal silahla öldürülüyor, 106 bin kişi diğer silahlarla öldürülüyor. 106 bin kişinin ölümü adeta unutturuluyor. Böyle bir cambazlık olur mu? Bu 106 bin insanın kayıp olan 200 bin insanın hesabını kim verecek? Bu vurdumduymazlığı ne zaman bırakacağız. Esed rejimi verdiği sözlerin hiçbirini tutmamış, daha fazla katliam için zaman kazanmıştır.
Kimyasal silahlarla ilgili olarak da inanmıyoruz, güvenmiyoruz. Şam rejiminin buradaki, bu katliamı aynen devam edecektir.
Esed'in sırtını sıvazlayanlar, bizi utanmadan savaş yanlısı ilan ediyorlar
Birleşmiş Milletler “Türkiye’nin üzerinde çok yük var” demeyi biliyorlar ama para vermeye gelince hiçbirinin desteği yok. Çünkü alışmışlar. Batı, Afrika’da uluslararası göçlere alışmış durumda. Bunların geleneğinde var. Batı kendini bu noktada hesaba çekmiyor ve kimyasal silahlar konusunda verilen sözlerin yerine getirebileceğine kuşkuyla bakıyoruz.
Suriye’de 110 bin insan alçakça katledilirken siz neredesiniz? 7 milyon kişi evini terk ederken siz neredesiniz? Camiler, türbeler mabetler yerle bir ediliyor, çocuklar kadınlar anneler babalar katlediliyor, siz neredesiniz? Hapislerde insanlar işkenceyle katledilirken siz neredesiniz?
Suriye’ye gidip Esed'in sırtını sıvazlayanlar, bizi utanmadan savaş yanlısı ilan ediyorlar. Ana muhalefet rejimin yanında, biz muhaliflerin mağdurların yanındayız farkımız bu. Ana muhalefete göre, Esed öldürürse sorun yoktur. Ama Esed’e müdahale gündeme gelirse, savaş karşıtı olurlar.
Gezi olaylarının arkasında CHP yatmaktadır
Şu anda Türkiye’de Gezi olaylarının arkasında da diğer olayların arkasında da CHP yatmaktadır. Sandıktan çıkamayacağını anlayanlar artık kendilerinin çıkabileceği yolun sokaklar ve caddelerdeki eylemler olduğunu çok açık ortaya koydu. Fazla değil 6 ay kaldı, sandık önüne geliyor. Biz sandığı kaçıran ülkelerden değiliz, biz sandığı seve seve milletin önüne getirenlerdeniz.
Bu ülke o kadar özgür ki, CHP'li vekiller polise taş atabiliyor
Şu anda Türkiye’nin birkaç ilinde Esed için sokaklara dökülenler var. Türk bayraklarının yakıldığı çatışmalarda en ön saflarda CHP’nin vekilleri yer alıyor. Sonra da Türkiye’de diktatörlük var diyorlar. Diktatörün olduğu ülkede diktatörün aleyhine gazete çıkaran gördün mü? Sen bu ülkenin Başbakan’ına istediğin gibi küfredeceksin, sonra utanmadan köşende diktatör diyeceksin.
Bu ülke o kadar özgür ki, demokrasi öyle bir noktada ki, CHP’nin gözü dönmüş milletvekilleri polise taş atabiliyor. Sıkıysa git ABD’de polise taş at.
Taş da atıyor, küfür de ediyor milletvekili bizim polisimize küfür ediyor. İkide birde CHP’yi Gazi Mustafa Kemal kurdu deyip duruyorlar. Bu bir Haçlı Seferidir diyorlar. Çanakkale Savaşı neydi, Haçlı harekatı değil miydi. On binlerce şehidimiz yok muydu orada? Orada “Yurtta sulh cihanda sulh” dedik mi, Kıbrıs’ta dedik mi? Ülkeme saldıranlar olduğu zaman “Yurtta sulh cihanda sulh” diyemezsin.