T24 - Başbakan Tayyip Erdoğan, tartışma yaratan "demokratik özerklik" taslağ için "Benim milletim bu tezgâha gelmez. Bu ülkede ben bir Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum, savunmaya da devam edeceğim ama Kürtçülüğe karşıyım" dedi.
Başbakan, 'Özerklik talepleri ve iki dillilik konusunda suskun kalmakla eleştirilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir hafta sonra konuştu. Erdoğan, bütçe görüşmelerinin kapanış konuşmasında “Bu ülkede ben bir Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum, savunmaya da devam edeceğim, ama Kürtçülüğün karşısındayım. Aynı şekilde Türkçülüğün de karşısındayım. Kimseye bu topraklar üzerinde ameliyat yaptırtmayız" dedi.
"Özerklik tartışması demokrasiyi hazmedemeyenlerin çirkin tezgâhlarıdır” diyen Erdoğan, tezgâhın aktörlerinin terör örgütü ve uzantıları ile devletin koridorlarına kadar sızan çeteler olduğunu savundu. Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçe’dir. Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez” diye konuştu.
Erdoğan, AKP'lilerin ayakta alkışladığı, başta BDP olmak üzere muhalefet partilerinin sık sık laf atarak kestiği konuşmasında şunları söyledi:
‘Cumhuriyetin kurtçukları’
“1923 yılında bu topraklara Cumhuriyet tohumu ektik. Ne zaman dal budak salmak istediyse, boynu vurulmak istendi. Cumhuriyet çınarı sadece dışarıdan değil içindeki kurtçuklar tarafından kemirilmek, çürütülmek, zayıflatılmak istendi. İçeride kurtçuklara, çetelere, mafyaya karşı amansız mücadele verdik. "
‘Barajı koyanlara sor’
“(BDP’li Hasip Kaplan’ın “yüzde 10 barajını indir” diye bağırması üzerine) Bu ülkede 10 barajını biz koymadık, koyanlara sorun. Partimizi kurduk 16 ay sonra yüzde 10 barajıyla iktidara geldik. Aynısını sen de yap. Gücününüz varsa siz de gelin.”
‘Tek millet tek vatan’
“Oralarda sokağa çıkılamıyormuş gibi bir görüntü oluşturulmaya çalışılıyor. Batı’da umut ne kadar çoğalıyorsa Doğu’da da çoğalıyor. Biz “tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet’ dedik. 73 milyon insanımız Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında birdir. Üst kimlik TC. vatandaşlığıdır. Bunun altında bir çok etnik unsur vardır. Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum, savunmaya devam edeceğiz. Ama Kürtçülüğün karşısındayız. Aynen Türkçülüğün de karşısındayız. Bizim değerlerimizde ırkıçılık yok ama kavimlere saygı vardır.
Belediyeler de devletin resmi kurumlarıdır. Orada da Türkçe kullanılır. Ademi merkeziyetçiliğin siyasi ve idari tanımına karşıyız. Biz hizmet içerikli olanın yanındayız. Milletimin dili tektir. Resmi dil, ortak dil Türkçe’dir. Bunu bu güne kadar öğrenemediysen, bundan sonra da öğrenemezsin. Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez."
PKK ve çeteler
"Temcit pilavı gibi sürekli sürülen o tezgâh yeniden kuruluyor. Türkiye seçime giderken, karanlık odaklar tarafından aynı oyun yeniden kuruluyor. Bu senaryo çok çirkin, bu tezgâh kirli tezgâh, bildik bir tuzak. Benim milletim bu tezgâha gelmeyecek. Artık bu oyunu yutmazlar, ne milletim ne biz bu hileyi yutarız. Bu tezgâhın içinde terör örgütü ve vesayeti altında heraket edenler var. Can çekişen çeteler ve mafya var."
‘Tehditlerle yüzleş’
"(BDP’nin referandum boykotunu kast ederek) Bize demokrasi dersi vermek isteyenler, 12 Eylül’de vatandaşımın oy verme hakkını nasıl tehditle gaspettiler, önce bununla yüzleşsinler.
Güneydoğu’da STK’lara, yazarlara yapılan tehditlerle yüzleşsinler. Bu ülke sahipsiz, bu millet çaresiz değildir. Kimseye bu ülke bu topraklar üzerinde ameliyat yaptırtmayız. Terör örgütü ve uzantılarının yeniden taşeronluk üstlenerek iç politikayı dizayn etme girişmlerini karşılıksız bırakmayız.
Diyarbakır’da toplantı yapılıyor. Dikkate alınmayacak bu bildiri taslağı günlerdir çarşaf çarşaf sayfalara, ekranlara taşınıyor. Son derece yapay, kasıtlı şekilde gündemin ortasına taşınıyor. Sanırsınız ki Meclis’te bir anayasa değişikliği oldu. Yarın Türkiye farklı idari yapı ve yönetim şekline kavuşacak. Tehlikeli bir oyun bu. Özerklik tartışması; demokratikleşmeyi, Türkiye’nin ileri demokratik standartlarına kavuşmasını hazmetedemeyenlerin çirkin tezgâhıdır. "
Kılıçdaroğlu: Onur duyarım
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın konuşmasını değerlendirirken, “CHP’yi eleştirmek için 1974’lere gitmesi, Başbakan’ın CHP’yi eleştirmekte ne kadar zorlandığını gösterir” dedi. Kılıçdaroğlu, sataşma nedeniyle neden söz hakkını kullanmadığı konusunda ise “Hayır, Hıdır ismini bana verirse mutlu olurum. Onu bir sataşma olarak görseydim, bütün Hıdırlar’a haksızlık yapmış olacaktım” diye konuştu.
Bütçe görüşmelerinin sona ermesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın bütçe üzerindeki konuşmasını yüzeysel bulduğunu söyledi.
Bahçeli: Hatadan dönüş
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın konuşmasını şöyle değerlendirdi: “Sayın Başbakan’ın konuşması, 12 Ağustos 2005 yılında Diyarbakır’da yapmış olduğu Recep Tayyip Erdoğan konuşmasına, 26 Aralık 2010 tarihinde Ankara’dan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olarak verdiği cevaptır. O bakımdan, anayasanın ilk 3 maddesi çerçevesinde, bugüne kadar hatadan dönüş, gerçekleri görme, anayasaya sadakat ve terörle mücadelede de millete vermiş olduğu söz olarak kabul ediyor ve o bakımdan da konuşmayı bu anlamda değerlendiriyorum.”
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ile tokalaştı
Başbakan Erdoğan, bütçe tasarısının kabul edilmesinin ardından muhalefet sıralarına yürüyerek ilk olarak CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile tokalaşarak, onlara teşekkür etti.