Gündem

Erdoğan: Başkanlık sistemine geçmeyince olmuyor, hükümet kendi tasarrufunu kullanmış!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İzleme Heyeti'nden haberdar değil miydiniz' sorusuna böyle cevap verdi

22 Mart 2015 15:19

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hükümetin tepkisine yol açan üçüncü göz olarak çözüm sürecine refakat etmek üzere planlanan İzleme Heyeti'ne karşı olduğu beyanı sonrası, “kendisinden habersiz böyle bir heyetin oluştulmasının söz konusu olamayacağı” iddiasına ilişkin olarak, “Bakın. Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. Yani olaya böyle abartılı yaklaşım doğru değil. O dediğiniz başkanlık sistemine geçtiğimiz zaman olabilir. Başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar” dedi. “Hayırlı olsun, demek düşer bana” diyen Erdoğan,” Ama ben de, bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme hakkına da sahibim. Bunu söyledim” ifadesini kullandı.

Hükümet Sözcüsü Arınç ne demişti?

Arınç, "ülkeyi hükümetin yönettiğini, sorumluluğun hükümette olduğunu ve İzleme Heyeti'nde kararlı olduklarını" açıkladı. Erdoğan'ın, "Gazetelerden okuyorum" dediği  İzleme Heyeti'nden haberdar olduğunu duyuran Arınç, Erdoğan'ın "sadece son olayda değil, daha önceki birkaç olayda da kamuoyu önünde hükümeti eleştirir noktaya gelmesinin, hissi konuşmalarının kendisini ve hükümeti yıprattığını" vurguladı. Arınç 'Ben bundan hoşlanmadım, bu hoşuma gitmedi, bunu soğuk karşıladım veya sıcak karşıladım' beyanları kendi hissi beyanlarıdır" ifadesini kullandı.  

Erdoğan'ın Ukrayna ziyaretine eşlik eden gazeteciler arasında bulunan Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu'nun "Dolmabahçe’yi doğru bulmadım" başlığıyla yayımlanan (22 Mart 2015) yazısındaki bazı bölümler şöyle: 

İzleme komitesini doğru bulmadığınızı söylemiştiniz. Şimdi de Dolmabahçe görüşmesini doğu bulmadığınızı söylüyorsunuz. Siz süreci başlatan insansınız. Sizin iradeniz, kararınızı olmasaydı bu noktaya zaten gelinmezdi. Cumhurbaşkanı olmadan da söylediniz ben bu işin devamlı takipçisi olacağım diye. Hükümet zaten bu konularda sürekli sizinle istişare ediyor. Bir taraftan hükümete bakıyoruz, sonra siz o yanlış oldu diyorsunuz.

Bakın. Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. Yani olaya böyle abartılı yaklaşım doğru değil. O dediğiniz başkanlık sistemine geçtiğimiz zaman olabilir. Başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar. 'Hayırlı olsun' demek düşer bana. Ama ben de, bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme hakkına da sahibim. Bunu söyledim. Akil insanlardan böyle bir grubun gönderilmesi konusu benim Başbakanlığım zamanımda da gündeme gelmişti. Bana bunu sordular ve ben dedim ki doğru bulmuyorum. Şimdi bu bilindiği halde, şu an böyle bir şey yapılıyorsa, konu bana sorulduğunda ben yine aynı şeyi söylemek durumundayım. Nitekim, yine aynı şekilde, buna katılmadığımı söylüyorum. Niye katılmıyorum? Çünkü birileri hep bundan geçmişte prim yapmışlardır. Hatırlarsınız. Sizlerin de bizlerin de görüştüğümüz bazı köşe yazarları dağa gitmiştir. Dağa gittikten sonra da kitabını yazmıştır ve o görüşmeden prim yapmıştır. Hatta bizim resmi konutta ben bir yemekli toplantıda bunu söylemiştim de bir tane köşe yazarımız 'Ama bu hakaret oluyor' diye isyan etti. Yok dedim, vakıa bu; şöhret basamaklarını daha kolay tırmanmak için böyle bir şey içerisine giriyorlar. Dolayısıyla bu husus istismara açık bir olay. Mesele, İmralı'nın ne dediğini öğrenmek değil mi? Bunu öğrenmek için bunun siyasi temsilcisi olan parti üç temsilci seçiyor ve muntazaman kendisiyle konuşuyorlar. Başkalarının da gitmesine ne gerek var? Mesele, bilgi almak ve mesaj vermekse zaten bu yapılıyor.

İzleme komitesinin varlığına tamamen mi karşısınız?

Akil insanları kuran benim. Ama Ada'ya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı. 15 kişi gitsin. On kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu Ada'nın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır