Politika

Erdoğan: Ayrımcılık ifadeleri insanlık dışıdır  ANKARA (A.A)

26 Ekim 2011 17:05

-Erdoğan: Ayrımcılık ifadeleri insanlık dışıdır  ANKARA (A.A) - 26.10.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yaşanan felaketleri, acıları, ölümleri, yıkımları, tüyler ürpertici bir ırkçılık, ayrımcılık vesilesi olarak kullanmayı şiddetle reddettiğimi ve kınadığımı burada altını çizerek ifade etmek istiyorum. Sosyal paylaşım sitelerinde, bazı televizyon ekranlarında, bazı gazete köşelerinde, hatta fısıltı yoluyla sağda solda dile getirilen, ayrımcılığa ilişkin her ifade, her tavır, her ima, çok açık söylüyorum insanlık dışıdır, vicdansızlıktır. Ben bunları lanetli olarak görüyorum'' dedi.  Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, Van depreminin ardından arama kurtarma, sağlık, yaraların sarılması, barınma, beslenme başta olmak üzere her alanda ve bütün imkanlarıyla deprem bölgesinde olduklarını belirtti.  Kışı daha kolay şartlarda geçirebilecek imkanları oluşturmak için çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, ''Bizim için aslolan kalıcı konutların yapılması'' dedi.  Van'ın merkez köylerinde kerpiç binaların tamamına yakınının yıkıldığına dikkati çeken Erdoğan, Elazığ, Erzurum, Bursa'daki tecrübelerden hareketle buralarda tek katlı kalıcı konutlar yapmayı ve köykentler kurmayı istediklerini söyledi. Çok acı hadiseler yaşandığını, çok acı kayıplar verildiğini, büyük yıkımlara şahit olunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:  ''Ama yine de 'Bana bir şey olmaz' mantığıyla tedbirin elden bırakıldığına, çürük binaların inşa edildiğine, çürük binalarda yaşamın devam ettiğine şahit oluyoruz. 'Bir musibet bin nasihatten evladır' denilir, ama çok acıdır ki yaşanan onca depreme rağmen hala nasihat alınmadığını işte en son Van'da gördük. Enkaza baktığınızda, malzemenin ne kadar kalitesiz olduğunu, o betonun adeta kuma dönüştüğünü, zemin kattaki beton kolonların zayıflığını ya da kesilmesinden dolayı bütün bir binanın ve içindekilerin acı fatura ödediğini görüyorsunuz. Belediyeler de müteahhitler de denetim elemanları da bu ihmallerin cinayetle eş anlamlı olduğunu artık görmek durumundadır.  Kardeşlik kara günde belli olur. Bir taraftan barışa ihtiyacımızın olduğu böyle bir günde bunu fırsata dönüştürelim diyeceksin, öbür taraftan kalkıp meydanda naralar atacaksın. Bu nasıl bir barış anlayışıdır, bu nasıl bir kardeşlik arayışıdır. Burada bile fırsatçılığı kendisine hedef ittihaz edinen bir anlayış var. Böyle bir günde, böyle bir sıkıntılı anda askerimizi mayın tuzağında vurmak isteyen anlayış ve o anlayışın uzantılarının bu ülkede kardeşlik duygusu olabilir mi? Her şey bu kadar açık, net ortada. Ben, bir Başbakan olarak 74 milyonu Van için seferberliğe davet ediyorum. Bir ayrımcılık yapılmadı. Türk müdür, Kürt müdür, Zaza mıdır denmedi. Benim insanımdır, benim vatandaşımdır dendi ve bu kişilere böyle ulaştık. Çünkü biz yaradılanı, yaradandan ötürü sevdik. Biz bu millete hizmetkar olduk. Başka bir derdimiz yok. Ama bunu başka yerlere çeken zihniyetlere sesleniyorum; artık bu işten vazgeçin, artık bıktırdınız, yeter. Bundan vazgeçin. Buna çanak tutan medyaya da sesleniyorum, lütfen sizler de bunlara çanak tutmaktan artık vazgeçin.  Bir köyde söyleşi yapıyor; 'devlet bu köye gelmedi' diyor. Arkasında Kızılay'ın çadırı var. Böyle bir anlayış olur mu, böyle bir yaklaşım olur mu? Daha ilk gece 6-7 saat sonra orada olduğumuz anda, Valim'e sorduğumda, dedi ki 'Sıkıntımız var, ama her köye en az 3 ila 10 arasında çadır ulaştırdık'. Ben size doğruyu anlatıyorum, ama bu naraları atanların o köylerle alakası yok, oralara gitmiş değiller.''  -''Van depremi turnusol kağıdıdır''- Acı üzerinden siyaset yapılmayacağını en güçlü savunan partinin AK Parti olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:  ''Felaketleri, afetleri, ölümleri, göz yaşlarını bir siyasi malzemeye dönüştürmeyen, bir fırsat olarak kullanmayan, istismar etmeyen tek parti AK Parti'dir.  Açık söylüyorum, Van depremi, bir turnusol kağıdıdır. Bölgeye yatırım gelmemesi, huzur, kardeşlik gelmemesi için yıllardır mücadele edenler, deprem esnasında da devlet yardımı ulaşmasın diye elinden gelen provokasyonu yapıyor. Güya çıkacak, 'Bakın, devlet gelmedi, hükümet gelmedi' diyerek bölge insanını tahrik edecek. Ölümler umurunda değil, enkaz altında kalanlar umurunda değil, yıkılan evler, sönen ocaklar umurunda değil. O, harap olmuş ocaklar üzerinden rant devşirmeye çalışıyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Van'a ulaşıyor, Konya, Kayseri, Ankara, Erzurum Van'a ulaşıyor, ama o bölgedeki malum belediyeler hemen yanı başlarına ulaşmaktan aciz kalıyorlar. Polis taşlamak, asker taşlamak, molotof atmak, sağı soğu yakıp yıkmak için anında organize olanlar, bakıyorsunuz, afet anında ortalıkta yoklar. Benim milletim şunu da görsün; askeri, polisi, jandarması, bütün güvenlik birimleri orada mağdur vatandaşımın yardımına koşarken, terör örgütü saldırılarına devam ederek, hem de Van'ın ilçelerinde mayın tuzakları kurarak, ne kadar kanlı bir şebeke olduğunu bir kez daha gösteriyor. İşte bu alçaklığa verilecek en net cevap, dayanışmadır, kucaklaşmadır.'' Erdoğan, kaçak yapılaşma konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çalışma içine gireceklerini belirterek, ''Artık şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bunlara yönelik gerekirse yetkiyi tamamen Bakanlığımıza alacağız ve bu tür binalarını değiştirmeyen, bunları yıkmayanlara sormadan kamulaştırmasını yapacak ve bu binaları biz yıkacağız'' dedi. Bir yandan terörle mücadeleyi sürdürürken, bir yandan da uluslararası temasları yoğunlaştırdıklarını anlatan Erdoğan, hafta içinde eski Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı ve KDP Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani ile bir görüşme yaptığını, Mesut Barzani ile de bir telefon görüşmesinin olduğunu, bu görüşmenin ardından bir araya gelme kararı aldıklarını belirtti.  TBMM'de bugün yapılacak kapalı oturumda bir genel görüşmeyle terör meselesinin ele alınacağını anımsatan Erdoğan, ''Tabii ben hafta içinde de ifade ettim: Terörle mücadele, milli bir meseledir ve tüm Türkiye'nin eksiksiz katılımıyla, desteğiyle yürüyecek bir mücadeledir. Bu meselenin siyaset üstü, yani, siyasi çıkarların bir kenara bırakılarak, dayanışma, uyum ve koordinasyon içinde yürütülmesi gerektiğini de defalarca vurguladık, vurguluyoruz'' diye konuştu.  Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bir hususa özellikle dikkatlerinizi çekiyorum: Terör örgütü, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin ardından, çok bariz bir şekilde hedefine AK Parti'yi ve AK Parti Hükümeti'ni koymuştur. Gerek terör örgütünün, gerekse onun uzantılarının tavırlarında, açıklamalarında, hedefin AK Parti Hükümeti olduğu çok net olarak görülüyor. Ne yazık ki başta anamuhalefet partisi CHP olmak üzere, Mecliste grubu bulunan partiler de terör örgütünün bu tuzağına düşüyor, bilerek ya da bilmeyerek örgütün bu saldırılarına adeta destek veriyorlar. Çok ilginçtir. CHP Genel Başkanı, saldırının üzerinden saatler geçmeden, kameraların karşısına çıkıyor ve 'şehitlerin sorumlusu hükümettir, hükümet istifa etmeli' diyor. Böyle bir anamuhalefet partisi olabilir mi? Anamuhalefet partisinin genel başkanı, böyle sorumsuzca bir açıklama yapabilir mi? Sen hükümeti istifaya çağırarak ne yaptığının farkında mısın? Bu çağrıyla, terör örgütüne paye verdiğinin, destek verdiğinin, yüreklendirdiğinin farkında mısın?  Aradan bir gün geçiyor, yine bir Kılıçdaroğlu klasiği yaşanıyor. 'Ben öyle bir şey söylemedim, hükümet istifa etsin demedim' diyor. Hatasını telafi etmek için bir gazeteye mülakat veriyor; bu sefer orada ayrı bir skandalın altına imza atıyor. Bizim, Irak Bölgesel Yönetimiyle yaptığımız görüşmeleri kastederek, Sayın Kılıçdaroğlu, 'Kimse öyle bir hayale kapılmasın. Barzani'yi orada yaşatmazlar' diyor. Yani müşterek bir çalışma peşmergeler burada seferber edilsin açıklamalarımızı böyle değerlendiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu sen bu sözünle kimi tehdit ediyorsun? Kimin adına kimi tehdit ediyorsun? Kime yol gösteriyorsun, kime akıl veriyorsun? Allah aşkına böyle düşüncesizlik, böyle patavatsızlık olur mu? Türkiye Cumhuriyeti'nin anamuhalefet partisi genel başkanı, böyle sorumsuz bir açıklama yapabilir mi? Önce hükümeti istifaya çağırarak terör örgütüne paye vermek isteyen, ardından da terör örgütü adına Barzani'ye aba altından sopa gösteren bir anlayış, terörle mücadeleye ne kadar destek verebilir? Ne diyorlar 'biz çözüm önerisi getiriyoruz, hükümet dinlemiyor' diyorlar. Ya bu anlayış, bu mantık, bu tavır terörle mücadeleye aklıbaşında çözüm önerisi getirir mi, getirebilir mi? Soruyorum, lütfen hangi çözüm önerisini getirdin bunu bir açıkla. Tek başımıza da kalsak, biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Demokrasiden asla taviz vermeyeceğiz. İnsan haklarından asla taviz vermeyeceğiz. Demokrasi-güvenlik dengesini asla sarsmayacağız ve Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle bu sorunu Türkiye gündeminden çıkaracağız.''