31 Ocak 2012 02:00
T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında BDP ve CHP’yi acziyet içinde olduğunu belirterek, Uludere olayı ile ilgili tepkilerini eleştirdi. Kılıçdaroğlu’nun BDP’nin hezayanlarına sarıldığını söyleyen Erdoğan, “Kusura bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu, ayak oyunlarıyla gelen ayak oyunlarıyla gider” diye konuştu.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, partilerini kurdukları günden beri ''siyasetin tek limanı ahlaktır'' ilkesini vurguladıklarını belirterek, ''Bu sözü vurgulamakla kalmadık, bunu kalbimizden, gönlümüzden söyledik ve samimiyetle, kararlılıkla da bu sözün arkasında durduk ve durmaya da devam ediyoruz'' diye konuştu.
Ahlaki zeminden, edepten, adaptan kopuk bir siyasetin millete hizmet üretemeyeceği gibi içten içe de kendini çürüteceğini anlatan Erdoğan, 14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurduklarında siyaset arenasının böyle bir çürümüşlük içinde olduğunu kaydetti. Türkiye'de en az güvenilir kurum olarak siyasetin o zamanlar listenin başında yer aldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Siyasetçiye güven adeta yerlerde sürünüyordu. Biz milletin değerleriyle, ulvi değerlerle siyaset üreterek sadece milletimize hizmet üretmekle kalmadık, siyasete güven katsayısını da en üst seviyelere çıkardık. Münakaşa, polemik, atışma, muhalefet etme, eleştiri siyasetin tabiatında vardır, bunun aksini iddia etmiyorum. Ancak yalan ve iftira; siyasetin bir cüzü, bir unsuru olamaz, hakaret bir cüzü, unsuru olamaz. Biz bunu en baştan itibaren şiddetle karşı çıktık,karşı çıkıyoruz. Elinde belgesi, delili olmayanların özellikle çok mühim, çok kritik meselelerde ortaya bir iftira atarak zihinleri bulandırması siyaset değildir. İftira atarak, yalan söyleyerek gündemi değiştireceklerini zannedenler aldanırlar, kendilerini de aldatırlar. İftira atarak, yalan söyleyerek karşılarındakini küçülteceklerini zannedenler tam tersine kendisini küçültürler.''
-''Bu iddianın içinde cahillik, husumet, şark kurnazlığı var''-
BDP Genel Başkanı Demirtaş'ın kendisiyle ilgili hiçbir mesnedi, dayanağı olmayan, hiçbir belgeye hatta bilgiye dayanmayan bir iddia ortaya attığını belirten Erdoğan, ''Güya Uludere'de operasyon bana sorulmuş, 50 kişilik grup var, içlerinde sivil var, 'ne yapalım' diye sormuşlar. Ben de BDP Gene Başkanı'nın o çirkin iddiasıyla söylüyorum 'neye mal olursa olsun vurun' demişim. İşte Bu tarz siyaset seviyesiz siyasettir, ahlaksız siyasettir. Bunlar, her zaman söylüyorum ya, 5 koyunu ellerine ver güdemezler, kaybedip dönerler veyahut da tenha bir yerde kesip kebap yapma yoluna giderler'' dedi.
Erdoğan, ''bu iddianın, bu ithamın içinde cahillik, tecrübesizlik, husumet, şark kurnazlığı olduğunu'' belirterek, şöyle konuştu:
''Ama daha vahimi bu iddianın, bu ithamın içinde maalesef siyasi ahlaksızlık var. Böyle bir hezeyanı gündeme getirmek, sadece ve sadece acziyettir. Siyaset, muhalefet üretemeyenler işte böyle acziyet üretirler, ürettikleri acziyetten çare umarlar ve o acziyetin altında kalırlar.
Şunu BDP Genel Başkanı'na hatırlatmak isterim; Başbakan'a yönelik bu tür cahilce iddialar, BDP'nin Uludere hadisesini istismar çabalarını, Uludere hadisesi için yapılan basın toplantısında da kahkaha atma ahlaksızlığını örtmez, örtemeye de yetmez. Bu cahilce ithamlar, BDP'nin artık gizlenemez hale gelen kimlik bunalımını da saklamaya, örtmeye yetmez.
Biz güvenlik güçlerimize genel çerçevede yetki veririz. Siyaset budur, Hükümet etme budur. O genel çerçeve içerisinde de güvenlik güçlerimiz ama TSK ama Emniyet o genel çerçeve içerisinde yetkisini kullanır. Gerekirse bazı konularda yine bize danışabilirler, sorabilirler. Ama tabii bunların bugüne kadar böyle bir şey yapmaları söz konusu olmadığı için, bunlara talimat dağdan geldiği için böyle yapmaları mukadder. Sürekli olarak İmralı'yı adres gösteriyorlar, sonra da çıkıp diyalogdan, siyasette muhatap alınmaktan bahsedeceksiniz. Biz sizi siyasette muhatap aldık. Ben de görüştüm, yardımcılarım da görüştü, defaetle görüştüler. Ama siz dağa sormadan, İmralı'dan haber gelmeden hiçbir zaman adım atamadınız. Sizin iradeniz yok, karar verme yetkisiniz yok. Ancak oralardan size müsaade gelirse siz adım atabilirsiniz. Ama biz sadece ve sadece halkımıza soruyoruz, halkımızdan aldığımız yetkiyi de kullanırız.
Bir uluslararası toplantıdan dönerken medya mensuplarıyla uçakta yaptığımız görüşmede de söylemiştim; Biz özelikle terör örgütüyle mücadele ederiz ve siyasi temsilcileriyle de müzakere ederiz demiştim. Ben bu sözümün yine arkasındayım. Ama bu çerçeveyi iyi korumaları lazım. Söyledikleri ne? Efendim, 'BDP'yi kriminalize ediyormuşuz.' Açık söylüyorum; kim ilegaliteye bulaşırsa, kim terör örtüyle içli dışlı olursa, kim hak hukuk tanımazsa, yargı da gider gereğini yapar. Kimsenin hukuk karşısında imtiyazı yoktur, kimseye da ayrıcalık yapılamaz. ''
-''Biz AK Parti olarak Kılıçdaroğlu'ndan son derece memnunuz''-
Uludere istismarı üzerinden devam eden terörle mücadeleyi akamete uğratacaklarını sananların büyük bir yanılgı içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Askerimizle, polisimizle, tüm istihbarat ve güvenlik birimlerimizle yürüttüğüm başarılı mücadele, kesintisiz sürecektir. Buna ara vermek yok. Terör olduğu sürece terörle mücadelede olacaktır. Kimsenin güvenlik güçlerimizin motivasyonunun kırmasına izin vermeyeceğiz. Yaşananlardan dersler çıkararak daha büyük bir azimle terörle etkin mücadele etmeyi sürdüreceğiz'' diye konuştu.
Erdoğan, ''BDP'nin bu cahilce iddialarının ötesinde daha büyük bir vahamet olduğunu'' belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''CHP Genel Başkanı da BDP'nin bu ahlak dışı iddiasına, iftirasına sahip çıkmış. BDP Genel Başkanı'nın bu iddiasını tekrar etmek gibi bir hata işlemiştir. Sadece BDP değil, Anamuhalefet partisi CHP tam bir acziyet içinde. CHP o kadar acziyet içinde ki en başından itibaren Uludere hadisesinde BDP'nin peşine takılıp gitmekten hiç gocunmadı, hiç yüksünmedi.
Ben halk oylaması ve 12 Haziran seçimleri öncesinde CHP'nin lokomotif, BDP'nin de onun vagonu olduğunu söylemiştim. Sözümü geri alıyorum; meğer lokomotifi BDP, vagonu da CHP imiş. Bu tren artık nereye gider, hangi istasyona gider, onu da milletimin takdirine ve muhayyilesine sevk ediyorum. Bakın Anadolu'da çok güzel bir söz var; 'Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...' İşte CHP'de o ah, çıkıyor, aheste aheste çıkıyor. CHP Genel Başkanı, partisinin içindeki sıkıntıları aşmak için, güya gündemi değiştirmek için akla ziyan açıklamalar yapıyor, akla ziyan iddialara sarılıyor. Kendi arkadaşlarının kendisiyle ilgili iddialarına çıt çıkarmayan Sayın Kılıçdaroğlu, belki gündemi değiştiririm diye BDP'nin ipine, BDP'nin hezeyanlarına sarılıyor. Kusura bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu biz söyleyeceğimizi zamanında söyledik. Manşetle gelen,manşetle gider. Ayak oyunlarıyla gelen, ayak oyunlarıyla gider. İşte bir CD olayı, 'ben aday değilim' diye genel başkanını ziyaret et, çıkınca o açıklamayı yap, ertesi gün de hemen aday oluver. Çok dürüst bir insan maşallah. Ama Allah var, biz AK Parti olarak Sayın Kılıçdaroğlu'ndan son derece memnunuz.''
Erdoğan, 23 Kasım'da gerçekleştirdikleri en son genişletilmiş il başkanları toplantısında, Dersim konusunu belgeleri ile Türkiye gündemine taşıdıklarını ve ''bu ülkeye bu millete ödetilen acı faturayı gözler önüne serdiklerini'' anımsattı.
Muhalefetin konuyu gündeme getirmelerinden rahatsız olduğunu belirten Erdoğan, ''Eğer siz insanları şu veya bu nedenle, vergisini ödemedi diye, şunu ödemedi, bunu ödemedi diye katlediyorsanız, öldürüyorsanız bunun hesabını veremezsiniz. Bu dünyada da veremezsiniz, ebedi alemde de veremezsiniz. Bu savunulamaz, savunulacak bir şey değil'' görüşünü dile getirdi.
-''Ülkeye on yıllar boyunca yüklenmiş ağır yük''-
Konuyla ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Genelkurmay Başkanlığının kendi arşivlerinde çalışma yaptığını belirten Erdoğan, kendi belgelerinin ise açık olduğuna işaret etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bir adam görevlendirerek ellerindeki arşivleri inceletebileceğini ifade eden Erdoğan, ''Biz orada, Dersim'de yaşanmış acı bir hadiseden ziyade, bir zihniyete, bugünlere kadar ulaşmış, bugünlere kadar başka bir çok faciaya zemin hazırlamış bir anlayışa dikkat çekmiştik. Biz yaşanmış ve bitmiş bir faciadan öte, hukuku çiğnemek yoluyla, siyasete müdahale yoluyla, özgürlükleri kısıtlama, provokasyonlar, faili meçhuller, derin örgütlenmeler yoluyla bu ülkeye on yıllar boyunca yüklenmiş ağır bir yükü işaret ettik'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun Dersim gündemi ile sıkışarak konuyu değiştirmek için Silivri'ye yöneldiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Sayın Kılıçadaroğlu, gündemi değiştirmek adına Silivri'deki mahkemeye, hakim ve savcılara çok ağır hakaretlerde bulundu'' dedi.
Kılıçdaroğlu'nun bu tutumunun devam ettiğini belirten Erdoğan, ''12 Eylül 2010'da milletin kararıyla, milletin takdiri ile gerçekleşen Anayasa değişikliği, CHP'yi ciddi şekilde rahatsız ediyor ve CHP Dersim faciasına zemin hazırlayan o eski günlerin özlemiyle son derece sorumsuzca çıkışlar yaptı, yapıyor. CHP'nin nasıl bir yargı istediğini, nasıl bir sistemi özlediğini, özgürlüklerden bugüne kadar ne anladığını belgeleriyle ortaya koyacağız'' açıklamasını yaptı.
Erdoğan, ''Sayın Kılıçdaroğlu, bir fezlekeden yola çıkıp yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü noktasında gerek Hükümete gerek yargı mensuplarına çok ağır ithamlarda bulundu ve bulunmaya devam ediyor. Biz kendisine sadece daha önce hazırlanmış 13 fezlekeyi değil, CHP'nin bu ülkeye, bu millette yaşattığı hukuk facialarını hatırlatacak, bu faciaları yaşatan zihniyetin de 12 Eylül 2010 halk oylaması ile nasıl bir kırılma yaşadığını milletimize izah edeceğiz'' dedi.
AK Parti'nin farklı olduğunu belirten Erdoğan, ''Şu anda Diyarbakır, Tunceli, hatta hatta kışla içine varınca kadar aramalar yapılıyor mu, yapılıyor. Peki iktidarınıza kadar niçin bunlar yapılamıyordu da şimdi yapılıyor? İşte bu dönemin farkıdır bu'' diye konuştu.
-Askerlik şubeleri MEB'e-
Konuşmasında dün yapılan Bakanlar Kurulu'nda alınan kararları anımsatan Erdoğan, 6 Temmuz 2009'dan itibaren Milli Savunma Bakanlığı bilgi sistemini devreye aldıklarını ve askerlik hizmetlerinin bağlı bulunan şubeye gidilmeden en yakın yapılmasını sağladıklarını belirterek şunları söyledi:
''Bu durum nüfusu az ilçelerimizde işlem sayısının azalmasını da beraberinde getirdi. Şimdi bir kanun değişikliği yaparak öncelikle ilk yoklama, yedeklik yoklaması ve askerlik meclisini kaldırıyor, vatandaşımızın askerlik işlemlerini azaltıyor ve bu suretle hızlandırıyoruz. Ayrıca işlem hacmi düşük 181 ilçede askerlik şubelerini kaldırıyoruz, bu ilçeleri 45 dakika, 1 saat uzaklıktaki en yakın askerlik şubesinin bünyesine dahil ediyoruz. Bu şekilde 181 ilçe askerlik şubesini kapatarak yıllık 40 milyon lira tasarruf sağlayacağız.
Buralardaki 181 subay, 181 astsubay ve 600 sivil memur kadrosunu da yoğunluğu daha fazla olan şubelere sevk edeceğiz. Yine bu düzenleme bin 500 er ve erbaş kadrosu Genelkurmay Başkanlığımıza iade edilecek ve buradan da önemli bir tasarruf sağlamış olacağız. Daha önemlisi bu 181 ilçedeki askerlik şubelerinin uygun olan binalarını Milli Eğitim Bakanlığı'na devretmeyi planlıyoruz. Bunu da gerçekleştirdiğimizde okul öncesi eğitim maksadıyla kullanılacak önemli bir miktarda okul ve derslik kazanımı da elde etmiş olacağız.''
Erdoğan, kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunmasına yönelik yasa tasarısın da Bakanlar Kurulu'nda görüşerek kabul ettiklerini, bu tasarı ile hem kadın ve aile bireylerine yönelik şiddetin önüne geçmeyi hem de şiddete maruz kalan bireylerin çok daha güçlü ve sağlıklı bir şekilde korunmasını öngördüklerini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, şiddete maruz kalan ya da maruz kalma ihtimali olan bireylerin illerde vali, ilçelerde kaymakamlar tarafından koruma altına alınacağını, barınma imkanı sağlanacağını, gerektiğinde koruma verileceğini, acil durumlarda tedbir kararını kolluk amirlerinin de verebileceğini söyledi. Erdoğan, tasarının çeşitli STK'larla görüşülerek hazırlandığını da anımsattı.
Başbakan Erdoğan konuşmasında, hayatını kaybeden Sağlık-İş Sendikası Onursal Genel Başkanı Mustafa Başoğlu'na da rahmet diledi.
© Tüm hakları saklıdır.