Işıl Öz
Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Profesörü Avi Shlaim ve Exeter Üniversitesi Avrupa Filistin Çalışmaları Merkezi Yöneticisi Ilan Pappe’ye Türkiye’deki Gezi Parkı direnişini, polis şiddetini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın süreçteki tavrını ve olayların başta Filistin olmak üzere Arap dünyasındaki olası yansımalarını sorduk.
Shlaim, gelişmeler hakkında şöyle konuştu:
“Tayyip Erdoğan, 2008-2009 Gazze Savaşı sonrası İsrail’e karşı takındığı net tutum nedeniyle sadece Filistin’de değil, tüm Arap dünyasında, Filistinlilerin özgürlük, demokrasi ve adalet taleplerini dile getirmesiyle büyük popülerlik kazanmıştı. Bugün, kendi ülkesindeki barışçıl gösterileri acımasızca bastırması Erdoğan’ın samimiyeti konusunda büyük şüpheler uyandırmakta ve çifte standart suçlamalarını haklı kılmaktadır. Bu tavrı, Erdoğan’ın adını sadece Arap dünyasında değil, tüm dünyada lekeyecektir. Polisin saldırıları Türkiye’nin imajını da gölgelemektedir. Arap Baharı Türkiye’ye Orta Doğu’da liderlik rolünü üstlenmesi için bir fırsat yaratmıştı. Türkiye, İslam’ın demokrasi ile uyumsuz olmadığının kanıtı olarak görülüyordu ve bu da Türkiye’nin kendini tüm Arap ülkeleri için bir model olarak sunabilmesine zemin hazırlamıştı. Şu an Erdoğan’ın eski, otoriter Arap diktatörlerinden hiçbir farkı kalmamıştır. Bunun sonucunun da bölgede ve tüm dünyada kendisi ile ilgili oluşacak hayal kırıklıklığı olması kaçınılmaz.”
Ilan Pappe, Erdoğan’ın Filistin’de popüler olmasının haklı sebepleri olduğunu söyledi. Erdoğan’ın, uluslararası camiada Filistin halkını açıktan destekleyen ve İsrail’in uyguladığı zulmü lanetlemekten çekinmeyen birkaç ülke liderinden biri olduğunun altını çizdi.
Pappe, “Bu destek tabii ki takdir edilecektir” dedi ve ekledi: “Ancak bu, Erdoğan ve hükümetinin Türkiye’de insan haklarına aykırı davrandıklarında şiddetle eleştirilmeleri gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. Filistin’deki zulme son vermek için tüm dünyanın desteğini kazanmaya çalışan bizler, dünyanın hiç bir yerinde zorbalığın yanında olamayız. Türkiye’deki vaziyeti nasıl değiştirebileceğiniz konusunda size akıl verecek bir konumda değilim ama hayatını, tüm zamanını ve enerjisini Filistin halkının maruz kaldığı 100 yılı aşan baskının sona ermesine adamış biri olarak, benzer bir zulme uğrayan kim olursa olsun yanında olacağımı söylemek isterim.”
Pappe’ye, eylemlerin ilk günlerinde haberleri vermekten çekinen ana akım medyayı nasıl değerlendiklerini sorduk. Şöyle yanıtladı:
“Türkiye medyasının özgür bir hale gelmesini diliyorum. Özellikle uzun zamandır hapishanede olan Kürt gazetecilerin özgürlüklerine kavuşturulmalarına çaba harcanmalıdır. Adalet ve özgürlük için verilen mücadelede karşılaşılacak en zor şeylerden biri uluslararası toplumun sağırlığıdır.”