Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yaklaşık 8 milyar insanın kaderi BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin insafına bırakılmaz" dedi.
Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuştu. Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu’nun zamanla küresel diplomasinin kalbinin attığı bir zemine dönüşeceğine inanıyorum. Diplomasinin alanı da genişlemiştir. Bu kavramla geniş yelpazede de yürütülen çalışmaları da kast ediyoruz. Diplomasinin icra edildiği platformlar da değişiyor, çeşitleniyor. Giderek daha fazla gündeme gelen dijital diplomasi de bu dönemin kazanımlarından biridir." düşüncesini dile getirdi
Erdoğan'ın konuşmasından başlıklar şöyle:
Sıkılı yumruklarla müsafa olmaz işte bu sıkılı yumrukları gevşetilecek en etkili yok hâlâ diplomasidir. Salgın döneminde yapılan hataların tekrar etmemesi için aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemesi önemlidir.
Salgın döneminde yapılan hataların tekrar etmemesi için aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemesi önemlidir
Eskinin alışkanlıklarıyla, geçmişin dar kalıplarıyla günümüzün sorunlarına çözüm bulamayacağımız açıktırBM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere küresel sistemin üstüne inşa edilmiş ana yapılar mevut halleriyle çözümün değil sorunun parçasıdır. İki kutuplu dünya tasavvurunun bize dayattığı bu kurumsal yapılarla 21. yüzyıldaki yolculuğumuzu devam ettiremeyiz. Türkiye olarak, dünya beşten büyüktür sancağı altında yürüttüğümüz mücadelenin gayesi eskinin yüklerinden kurtularak yeniyi kucaklamaktır.
"Yerli aşımızı inşallah tüm insanlıkla paylaşacağız"
Türkiye olarak, 158 ülkeye sağlık malzemesi gönderdik. Türkiye'de yaşayan sığınmacıları vatandaşlarımızdan ayırmadık. Aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemesi önemlidir. Aşının şantaj, politika veya dikte aracı kullanılması yanlış.
Yıl sonundan önce bitirmeyi planladığımız yerli aşı çalışmalarımızı insan ve evrensel bir odakla sürdürüyoruz. Yerli aşımızı inşallah tüm insanlıkla paylaşacağız.
Yaklaşık 8 milyar insanın kaderi BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin insafına bırakılmaz. 190 ülkeye bir süreliğine masada oturma hakkı veren ancak kendi kaderleriyle ilgili söz hakkı tanımayan bir sistem adalet üretemez. Adaletin olmadığı yerde gerilim, çatışma ve zulüm eksik olmaz. Yeni dönemde diplomasimizi yoğunlaştırmamız gereken konuların başında BM Güvenlik Konseyi’nin daha kapsayıcı bir yapıya kavuşturulması gerek. Hakkı ve adaleti savunmaya devam edeceğiz.
Türkiye 252 dış temsilciliği ile dünyanın en geniş 5. büyük diplomatik ağına sahip ülke konumundadır. Barışa, istikrara katkı sağlamak için çaba harcıyoruz. Suriye'de halkın iradesini yansıtacak bir siyasi çözümün olması için var gücümüzle çalıştık. 10 yıldır 4.5 milyona yaklaşan Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Suriye'de faaliyet gösteren PKK, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı sahada varlık gösteren ilk ülke biz olduk. DEAŞ'ın Suriye'deki varlığına büyük ölçüde son vererek Avrupa ve dünyanın güvenliğine katkı sağladık. Şu an itibariyle DEAŞ'ın 4500 mensubunu etkisiz hale getirdik.
Gerek terör örgütleriyle mücadelede uluslararası toplumdan beklediğimiz desteği alamadık. DEAŞ'la mücadele kılıfı altında güney sınırımız boyunca terör devleti kurulmaya çalışıldı. PKK'nın haraç toplamasını engelleyecek bir kaç göstermelik operasyon dışında hiç bir kararlı adım atılmadı. Terörün her türlüsü ile mücadele herkesin görevidir. Suriye'de barışın sağlanması sadece Türkiye'nin değil hepimizin sorumluluğudur.
KKTC'nin iki devletli çözüm önerisini destekliyoruz. Doğu Akdeniz Konferansı önerimiz hâlâ masadadır. Enerji kaynaklarının işbirliğine vesile olması bizlerin elindedir. Yunanistan'la son dönemde yakaladığımız ivmeden memnuniyet duyuyoruz. Eski devlet geleneği demek eski diplomasi kültürü de demektir. Afro-Avrasya ülkesi olan Türkiye'nin 3 kıtayı kuşatan geniş bir vizyonla yürütülmektedir. Önümüzdeki dönemde pergelin bir ayağını Türkiye'ye sabitleyip diğeriyle Afrika'dan Latin Amerika'ya Pasifik'ten Asya'ya tüm coğrafyalarda iş birliğini artırmak istiyoruz"