-ERDOĞAN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN YETKİ İSTEDİ ANKARA (A.A) - 08.06.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşlardan kendilerine anayasa değişikliği yapabilecek imkanı vermelerini isteyerek, ''Bunu isterken biz asla şunun düşüncesi içinde değiliz; bu yetkiyi alalım, tek başımıza anayasa yapalım. Hayır, bizim isteğimiz şu; kolektif bir aklı şu parlamento çatısı altında oluşturalım. Derdimiz bu'' dedi. Erdoğan, bakanlıkların yeniden yapılandırılmasına ilişkin, parti genel merkezindeki basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı arasındaki farkı sorması üzerine Erdoğan, şunları söyledi: ''Gümrük Bakanlığını, yurt içine giren, çıkan bunların bütün takibi noktasında görev alıyor. Daha çok bu takiptir, güvenliktir mallarla ilgili. Bütün bunların kontrolü onlardan geçer. Sanayi ve Ticaret Bakanlığındaki o Ticaret Bakanlığının içindeki ne ise ki bunlar tamamen iç ticarettir, dış ticaret ile bunun hiç alakası yok, bu iç ticarete yönelik bütün çerçevesini şimdi Gümrük ve Ticaret Bakanı takip edecek. Somut konuşuyorum; şu anda Nihat Bey'in (Nihat Ergün) Sanayi ve Ticaret Bakanlığındaki işlevi neyse onu şu andaki Hayati Bey'e (Hayati Yazıcı) devretmiş oluyoruz. Ekonomi Bakanlığı ise alışılmış, düşünülen değil. Çünkü bakıyorsunuz dünyada ekonomi denilince bununla ilgili birçok kişi konuşabiliyor. Gümrük, ticaret bunların da ekonomi ile bağı var. Bilim, sanayi, teknoloji bunun da ekonomi ile bağı var. Biz bunu bu dönemde ne yapmıştık? Benim bir başbakan yardımcısı arkadaşım Sayın Babacan, bunların aynı zamanda fiili olarak, yasal değil fiili olarak koordinasyonunu yapıyordu Hükümet içerisinde. Bu, bizim iktidarımızın ustalık döneminde de inşallah milletimiz bize bu yetkiyi vermesi halinde aynı şekilde devam edecektir. Peki Ekonomi Bakanımız nereye yüklenecek? Ekonomi Bakanımız, ağırlıklı olarak yükleneceği alan ithalat, ihracat, daha çok ihracat. Hazineden bir iki birim de bu bakanlığa katılmak suretiyle ithalat ve ihracatla ilgili ulusal veya uluslararası yatırımcıların da Türkiye'ye teşvikine bir zemin hazırlayalım istiyoruz. Çünkü ciddi bir sıçrama yapmamız lazım. 2023 için 500 milyar dolar hedefine süratle ulaşmamız lazım.'' -DOKTORALI VATANDAŞTAN SORU- Kendisinin gazeteci olmadığını belirten İlknur Tunç, teknoloji doktorası yaptığını belirterek, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının kapsamı hakkında bilgi istemesi üzerine, Başbakan Erdoğan, bunun bir konferans konusu olabileceğini söyledi. Bilişim teknolojisinin her gün değişim içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, bunu takip eden Türkiye'nin bir bakanlık çatısı altında bunu yapmasını istediklerini belirtti. Türkiye'de bu konuda ciddi yatırım ve girişimlerin olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bunların koordinasyonu şu ana kadar istenildiği gibi olmadı. TÜBİTAK ciddi adımlar atıyor ama bundan sonra bunun çok daha yoğun şekilde atması ve TÜBİTAK ile ilgili çalışmalarda daha farklı adımları atmamız gerekiyor. Bunun yanında özel sektörün attığı adımlar var. Bunlarla çok daha uyumlu şekilde özellikle araştırma-geliştirmeye çok daha büyük önem vermek suretiyle bizim Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız istiyoruz ki iç içe... Mesela dünyada öyle şeyler var ki teknolojik yatırım var ama o teknolojik yatırımın olduğu yerde sanayi, tüm bu yatırımın olduğu yerde özellikle bilimin, şu andaki bilişim teknolojilerinin olduğu alanlarda hemen yanına bakıyorsunuz meslek liselerini kurmuşlar veya meslek yüksek okullarını kurmuşlar. Biz de bunları iç içe getirmek istiyoruz. Mesela İvedik'te veya Ostim'de niçin bu tür okullar olmasın? Hemen bu okulları oraya kurmak istiyoruz. Bu okullarda okuyan öğrenciler gelsinler oralar da çalışsınlar istiyoruz.'' -''AYNI DESTEĞİ BİZE VERİN''- Başbakan Erdoğan, seçime kadar Bingöl, Elazığ, Gaziantep, Sivas, Erzurum ve Ağrı'ya gideceğini belirterek, bu altı şehre gitmesinin ardından parti genel başkanı olarak görevini yapmış olacağını söyledi. Halkın meydanlarda kendilerine büyük teveccüh gösterdiğini ifade eden Erdoğan, seçim yasakları olduğu için kamuoyu araştırmalarını açıklayamadıklarını ancak kamuoyu araştırmalarına göre AK Parti'ye olan ilgi ve alakanın gayet iyi olduğunu anlattı. Erdoğan, ''Yine görünen o ki partimiz, inşallah bu seçimin birinci partisi olarak, bir numaralı partisi olarak çıkacak'' dedi. 2002'deki seçimlerde oyların yüzde 34,4'ünü ve Parlamentodaki milletvekili sayısının yüzde 65'ini aldıklarını hatırlatan Erdoğan, o dönemde 2 partinin barajı aştığına dikkati çekti. Erdoğan, 2007'de yapılan seçimlerde oyların 47'sini almalarına rağmen Parlamentodaki milletvekili sayısının yüzde 65'ini aldıklarını anlatarak, o dönemde 3 partinin barajı aştığını ve bağımsız olarak Parlamentoya girenlerin olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Böyle olunca biz yüzde 47 oya rağmen milletvekilini sayısını ancak koruyabilmiştik. Bu seçimde nasıl bir tablo ortaya çıkacak bunu bilemiyoruz. Kaç parti barajı aşacak, bağımsız ne kadar gelecek, bunu bilemediğimiz için milletvekili olarak parlamentoya nasıl yansır, bu konuda bir şey söylemek mümkün değil.'' Erdoğan, 26 maddelik Anayasa değişikliği paketinde muhalefetin kolektif aklın oluşmasına hiç yanaşmadığını belirterek, muhalif partilerin görüşmeyi kabul etmediğini ya da ''sadece kahve içmeye gelirsiniz'' dediklerini anlattı. Meclisteki Anayasa müzakerelerinde muhalif partilerinin ''nakarat yaptıklarını'' ve ''zamandan kazanmaya, moral bozmaya çalıştıklarını'' belirten Erdoğan, Anayasa değişikliği için sabahlara kadar çalıştıklarını dile getirdi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Sonunda, hamdolsun milletimize gidecek paketi çıkardık. Referanduma gittik, halkımız yüzde 58 ile 'evet' dedi. Şimdi aynı şekilde halkıma sesleniyorum, nasıl o zaman yüzde 58 ile 'evet' dediyseniz, gelin aynı desteği bize verin. Eğer bu desteği bize verirseniz hem parlamentodaki partiler Anayasa hazırlığıyla ilgili böyle bir uzlaşma komisyonundaki çalışmaya katılacaklardır, hem biz dışardaki STK'larla taslakları değerlendiririz, hem parlamentoya giremeyen partilerle, belli bir oran belirleriz yüzde 1-2 oy almış partilerle, oturur konuşuruz, onların da varsa hazırlıkları alırız, dinleriz ve ondan sonra da ülkemiz için gerçekten yeni Anayasayı hazırlamamız lazım. Bu anayasanın şu andaki Anayasa gibi asla olmaması gerekir. Böyle eklerle dolu bir anayasa değil, somut, muşahhaz bir anayasa. Anlayacak ve ona göre 'burada bu var' diyeceği bir anayasayı hazırlamamız gerekiyor.''