Başbakan Tayyip Erdoğan, sorunların çözümü için her adımın atılabileceğini söyleyerek, "İmralı’yla devlet olarak çeşitli görüşmeler olabilir. Tabii burada enstrüman olarak genellikle kullanılan neresidir? Milli İstihbarat Teşkilatı’dır. Onun elemanlarıdır. Onlar görüşme yapabilir. Bunda herhangi bir sakınca görmüyoruz. Çünkü aslolan sorunu çözmektir" dedi.
Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, Başbakan Erdoğan'ın Mısır'dan Türkiye'ye dönerken uçakta yaptığı açıklamaları yazdı.
Başbakan Erdoğan, açlık grevlerinin bitmesine ilişkin olarak "İşin doğrusu şu: Baştan beri bizim ortaya koyduğumuz bazı tespitler vardı. Ama bu tespitlerin yanında arkadaşlarla yaptığımız değerlendirmeler de söz konusuydu. Biliyorsunuz İmralı, ailesini bile kabul etmiyordu. Ama bu defa ailesini kabul etti. Dolayısıyla Mehmet Öcalan adaya gitti. Açlık grevlerinin bitmesinde İmralı’nın mesajı da etkili oldu" dedi.
Öcalan'ın ailesiyle görüşmesine sınırlama getirilmediğini belirten Erdoğan, "Daha öncesinde gitmesine biz karşı çıkmadık ki! Biz bunu daha önce de söyledik. Avukatların gitmesine sıcak bakmıyorduk ama ailesi her an gidebilir diye açıklamalar yaptık. ‘Hukuki olarak, yasal olarak ailesi her an gidebilir’ dedik. Ben, bunu bizzat kamuoyuna söyledim" diye konuştu.
'Hiçbir söz vermedik'
Açlık grevlerinin bitirilmesi için hiçbir söz verilmediğini söyleyen Erdoğan şöyle konuştu:
"Bizim bu konuda hiçbir sözümüz, vesaire yok. Çok açık söyleyeyim, öyle bir şey yok. Bizim Güneydoğu programımızda, partimizin kuruluş programında var. Orada adını ister Güneydoğu problemi koyun, ister başka problem, deyin o problemin çözümüne ilişkin programımız var. 2005’e kadar böyle devam ettik. Ondan sonra olaya farklı bakıyoruz. Çünkü alınmış olan mesafeler var. Yapılmış olan işler var. Şimdi olaya farklı bakıyoruz. Eskiden resmi ideolojinin bu bölgeye yönelik bir inkar politikası vardı, bir ret politikası vardı, bir asimilasyon politikası vardı. Artık bu politikalar bitti. Gelip kaldırdık. Güneydoğu’daki vatandaşlarımıza veya Kürt etnik gruplarına “benim Kürt kardeşim” diyebilen bir iktidar var, bir Başbakan var. Güneydoğu’da olayın sosyo-ekonomik, psikolojik, diplomatik alanda o bölgeye yatırımları gerçekleştiren bir Ak Parti iktidarı var. Tamamıyla bölgeyi kucaklayan, bölge insanını kucaklayan bir iktidarız. Bundan dolayı da oradaki halkın Ak Parti’ye güveni var."
'Provakasyon çöktü'
Erdoğan, Kürt sorununun çözümü için ortaya konulan projeleri anlatırken, "Tüm bu adımlarla bir defa birilerinin provoke etmek istediği veyahut da dezenformasyon olarak yürüttüğü çalışmalar çökmüş oldu" dedi.
Erdoğan şunları söyledi:
"Tabii terörle mücadelede de projemizi ortaya koyduk: Milli Birlik ve Kardeşlik Projemiz. Sanatçılarla, aydınlarla istişareler yaptık. Sporcularla yaptık. Aklınıza ne gelirse. Kongre öncesinde 63 maddelik bir program açıkladık. Sıkıntılar nedir? Yargıda, anadilde savunmada vesaire, bunların cevabı zaten programımızda yerini aldı ve buna yönelik de kısa bir süre önce Meclis’e tasarıyı gönderdik. Temennim odur ki, kısa zaman içinde onu da geçireceğiz. Bunun yanında Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması artık normal okullara da girdi. Üniversitelerde bölümler açıldı. Tüm bu adımlarla bir defa birilerinin provoke etmek istediği veyahut da dezenformasyon olarak yürüttüğü çalışmalar çökmüş oldu. Kimsenin aklından bile geçiremeyeceği şeyleri biz yaptık. TRT’nin kanal tahsisinden tutun, cezaevlerinde annenin evladıyla, kardeşin kardeşle Kürtçe konuşmasına varıncaya kadar. Geldiğimizde bölgede olağanüstü hal vardı. Geldik, bir ay içinde olağanüstü hali kaldırdık. Çevik Kuvvet meselesini hatırlarsınız. Bunların hepsi bizimle beraber bu ülkeden derdest edildi."
PKK'nın "biz olmasaydık, bu adımlar atılmazdı, bizim sayemizde oldu" açıklamalarına tepki gösteren Erdoğan, "Bu yaptıkları ucuz politika! 'Güneydoğu’daki, doğudaki bütün yatırımları biz söke söke aldık' diyorlar! Neyi söke söke aldın? Biz, Yüksekova’ya havaalanı yapmak istiyoruz; sen oradaki müteahhidin iş makinelerini yakıyorsun! Şırnak’a yapıyoruz. Sen iş makinelerini yakıyorsun! Baraj yapıyoruz; sen istemezük diyorsun! Baraj istenmez mi? Bu ülkede yıllar yılı o ırmaklardan derelerden akan sular boşa gidiyordu. Onun için de, ‘dere akar Türk bakar’ derlerdi. Şimdi baraj denildiğinde elektrikten içme suyuna sulama suyuna kadar değerlendiren bir anlayış var. Ben, ‘su akar Türk yapar’ demiştim onun için. Bu süreç başlamıştır. Şu anda baraj yapmaya bile karşı çıkıyorlar. ‘Baraj gövdelerini bombalarız’ diyorlar" dedi.
'MİT, Öcalan'la görüşebilir'
Başbakan Erdoğan, sorunların çözümü için her adımın atılabileceğini söyleyerek, "MİT görüşebilir" dedi. Erdoğan "Öncelikle kendisinin bir görüşme arzusu vardı. Görüşme talebinde bulunuyordu. Burada tabii elimizdeki enstrümanları zaman zaman kullanma yetkisini de biz bırakmayız. Silvan meselesini söylediğimde maksadım İmralı değildi. Dışarıdaki terör örgütüydü. Mücadele-müzakere demiştim. Burada da yine aynı şekilde İmralı’yla devlet olarak çeşitli görüşmeler olabilir. Tabii burada enstrüman olarak genellikle kullanılan neresidir? Milli İstihbarat Teşkilatı’dır. Onun elemanlarıdır. Onlar görüşme yapabilir. Bunda herhangi bir sakınca görmüyoruz. Çünkü aslolan sorunu çözmektir" diye konuştu.