Politika

ERDOĞAN: "BU MEMLEKET SEVGİNİN VATANI" KONYA (A.A)

18 Aralık 2010 02:24

-ERDOĞAN: "BU MEMLEKET SEVGİNİN VATANI" KONYA (A.A)- 18.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sevginin, kardeşliğini ve muabbetin vatanı olduğunu, bunun sonsuza kadar böyle devam edeceğini belirtti ve Türkiye'yi büyük bir çınara benzetti. Erdoğan, '' Hiçbir güç bu büyük çınarın köklerine dokunamayacak, hiçbir tuzak, hiçbir fitne bu kardeşlik iklimini bozmaya muktedir olamayacaktır''dedi. Başbakan Erdoğan, Mevlana'nın 737. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Etkinlikleri çerçevesinde Mevlana Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen Şeb-i Arus törenine katıldı.  Konuşmasına ''Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla' diye başlayan Erdoğan,  Şeb-i Arus'da,  Mevlana'nın huzurunda olmanın kendileri için büyük mutluluk olduğunu belirterek, ''Allah'a hamdolsun ki, manevi haritası baştan başa hazinelerle dolu bir medeniyetin evlatlarıyız ve sahip olduğumuz mirasın şuuruyla buradayız''dedi. Mevlana'nın 'gel' çağrısına uyarak dünyanın dört bir yanından, her yıl yüz binlerce insanın Konya'ya geldiğini ve burada ruhunu dinlendirdiğini, vahdet denizine daldığını ifade eden Başbakan, şunları söyledi: ''Hazreti Mevlana'nın eserlerinden yayılan ışık dünyamızı her gün daha çok aydınlatıyor. Şeb-i Arus, yani kavuşma gecesi sadece burada, Konya'da, sadece ülkemizde Türkiye'de değil, doğudan, batıya dünyanın pek çok köşesinde giderek artan bir ilgiyle idrak ediliyor. Ben, burada Konya Büyükşehir Belediyemize ayrıca teşekkür ediyorum. Çünkü mesneviyi 20 dile tercüme ettiler. Şimdi 21'cisi Yunanca olarak hazırlanıyor. Bu nedir? Mevlanayı dünyaya tanıtmaktır. Eserlerini tanıtmaktır. Bizler de bu mana etrafında yüreklerimizi bir araya getirmekle, buradan bütün insanlığa, bütün mahlukata, sevginin, aşkın, muhabbetin mesajını ulaştırmış oluyoruz. Burası Allah dostlarının otağıdır, burası gönül erlerinin ocağıdır. Bu Şeb-i Arus'da Hazreti Şems'in, Hazreti Mevlana'nın diyarından bütün dünyaya, bütün insanlığa selam olsun.  Ortak paydalarımız var. Yunus Emre'nin, Hacı Bayram Veli'nin, Hacı Bektaş-ı Veli'nin, Akşemsettin'in, Eşrefoğlu Rumi'nin, İbrahim Hakkı'nın, Niyazi Mısri'nin diyarından bütün yaratılmışlara selam olsun.'' -''DAİMA HAK VE HAKİKATTEN YANA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ''- Hazreti Mevlana'yı, yüzyıllardır, gecenin karanlığında yolları aydınlatan ''parlak bir ay'' olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, bu aşk yolunda yürüyenlerin, dün olduğu gibi bugünde, Yunus Emre'nin ifadesiyle, yaratılanı yaratan'dan dolayı sevdiklerini, 72 millete bir gözle baktıklarını ve yeryüzünde daima adaleti temsil ettiklerini vurguladı. Binlerce hikmetin gizlendiği divan edebiyatı ve binlerce sırrın saklandığı halk edebiyatının, şiirlerin, şarkıların, manilerin, masalların yüzyıllardır hep bu gerçeği anlattığını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Hazreti Mevlana'nın kandilini uyandırdığı Mevlevi dergahları yüzyıllarca sadece bu topraklarda değil, Kudüs'ten Bosna'ya, Selanik'ten Trablus'a, Şam'dan Bağdat'a, Üsküp'ten Mostar'a büyük bir aşkla farklı kavimleri, farklı dilleri, farklı toplumları aynı ruh ve mana potasında eritmişlerdir. O Mevlevi dergahları, tıpkı Hacı Bektaş-ı Veli'nin kandilini tutuşturduğu Bektaşi dergahları gibi, tıpkı Ahi Evran'ın kurduğu Ahi teşkilatı gibi, tıpkı Nizamiye medreseleri gibi sadece insanların ruhlarını terbiye ile kalmamış, aynı zamanda sanat, edebiyat ve musiki merkezi gibi yüzlerce yıl insanlığa hizmet etmişlerdir. Hazreti Mevlana bütün eserlerinin özeti olarak -az önce de ifade edildi- 'hamdım, yandım, piştim' derken bize aslında aşk yolunun reçetesini gösteriyor. Bu aşk yolundan Ferhat gibi sevda ile gittiğimiz içindir ki dağları deldik. Mesele  Ferhat olmak ve Şirin'e kavuşmaktır. Bugün de insani değerleri savunmak adına bütün insanlığa söyleyecek sözlerimiz var. Bu aşk yolunda sevda ile mesafe aldığımız içindir ki bugün bütün dünyada hakikatin sesi daha çok duyuluyor. Bu yoldan gittiğimiz içindir ki, bütün dünyanın var gücüyle üstümüze geldiği zamanlarda bile ruhlarımızı kimse esir almaya muktedir olamıyor. İnşallah daima 'istikamet' üzere olacağız, daima hak ve hakikatten yana durmaya devam edeceğiz. Bu 'vuslat gecesinin', bu 'büyük kavuşmanın', bir tören olarak görülmemesi gerekiyor. Zira bu gece, gecelerden bir gece değildir. Bu gece 'hayat', 'ölüm' ve 'ebedi hayat' üzerine düşünerek değerlendirmek zorunda olduğumuz, ''hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmemiz gereken'' bir gecedir. Unutmayalım ki kaynağından aldığı ışığı bize yansıtan Hazreti Mevlana'nın yolu hayat kitabı olan, alemi nuruyla aydınlatan Kuran'ın yoludur. O, bizzat kendi yolunu, 'ben Kuran'ın kölesiyim, Hazreti Muhammed'in ayağının tozuyum' diye tanımlamıştır. Öyleyse ışığın kaynağı, memba-ı o ulvi kitaptır. O yolun kılavuzu kainatın efendisi, efendimizdir.''  -''KENDİNİ BAŞKALARINDAN ÜSTÜN GÖRMEK ASLA KABUL EDİLEMEZ''- Türkiye'nin ve Türk Milletinin 'ruh kökü'nün Mevlana ve onun gibi olanların irfan ve ilimleriyle  mayalandığına işaret eden Başbakan Erdoğan, Sema ve Semahın yüzyıllardır insanlara birlik denizini anlattığını, bunun hep böyle olması gerektiğini kaydetti.  Erdoğan, ''Bugün burada, bütün farklılıklar, bütün renkler, bütün kokular birlik içinde erimiştir. Burada, hakikati kendi tekelinde görmek, kendisi gibi düşünmeyenleri yok saymak, kendini başkalarından üstün görmek asla kabul edilemez. Bu bir ideoloji değil; bu bir inançtır, bu bir hayat felsefesidir, bu bir medeniyettir. Bu inancın, bu medeniyetin kaynağı hiç şüphesiz, tartışmasız Kuran'dır''dedi. Başbakan sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bakınız, sadece şu iki temel prensiple bütün insanlığın yaralarının şifa bulmasına yeter; Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın- Maide 8, Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın- Hud 85.  İşte biz asırlar boyu bu büyük manevi mirasa, bu temel ilkelere sahip çıktığımız içindir, ki bu memleket bize sevginin, bize muhabbetin, bize kardeşliğin vatanı olmuştur. Allah'ın izniyle sonsuza kadar da öyle olacaktır. Bu inançla, bizler daima birbirimizin ellerinden tutacağız. Bu inançla, bizler daima kim düşerse onun elinden tutup kaldıracağız. Hiçbir güç bu büyük çınarın köklerine dokunamayacak, hiçbir tuzak, hiçbir fitne bu kardeşlik iklimini bozmaya muktedir olamayacaktır. Israrla, azimle, aşkla bu anlayışı temsil etmeye, yeryüzünün neresinde olursa olsun insani değerleri savunmaya, takatimiz dermanımız oranında hakkı tutup kaldırmaya devam edeceğiz. Hiçbir zaman nefislerimizi, gelip geçici makam ve mevkilerimizi 'hakikat'in önüne bir duvar olarak çıkarmayacağız. Topraktan geldik, yine toprağa gideceğiz. Bizim gibi düşünmeyenleri hiçbir zaman bizim gibi düşünmeye zorlamayacağız. Keza, kimsenin hukukunu çiğnemeyeceğimiz gibi hiç kimseye de kendi hukukumuzu çiğnetmeyeceğiz.'' -''KEMİKLEŞMİŞ ÖNYARGILARI, ASABİYETİ, ÖFKEYİ, KİNİ, SEVGİSİZLİĞİ BİR TARAFA BIRAKALIM''- Asırlar önce dile dökülen, kaleme alınan Mevlana'nın eserlerinin bugün de büyük sanatkarlara ilham kaynağı olmaya devam ettiğini belirten Erdoğan, insanlığın dün olduğu gibi bugün de yitik manayı, hikmeti ve irfanı aradığını ifade etti. İnsanlığın sınavının eskisinden çok daha zorlaştığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, insan hayatında maddenin egemenliği arttıkça ruhların susuzluğunun da arttığını dile getirdi. Bütün insanlığın, hasretle ve özlemle bu susuzluğa çare aradığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: ''Refah seviyesinin artması her zaman iç huzurunu, kalp ferahlığını, gönül zenginliğini beraberinde getirmiyor. İletişim araçlarının artmış olması insanın kalbine erişmemize yetmiyor. Öyleyse bu kavuşma gecesinde, bu düğün gecesinde, bu vuslat vaktinde yeniden dirilmenin yolunu bulalım. Madem 'bugün yeni bir gün, yeni şeyler söylememiz gerekiyor', öyleyse kemikleşmiş önyargıları, asabiyeti, öfkeyi, sevgisizliği bir tarafa bırakalım. Kimsenin, ama kimsenin kalbini kırmayalım ve herkesin iyiliğini, mutluluğunu dileyelim.'' Dün ''Aşura'' günü nedeniyle İstanbul'da düzenlenen törene katıldığını anımsatan Erdoğan, ''Bugün Şeb-i Arus'u idrak ediyoruz. Hazreti Hüseyin ve beraberindeki masumlar Kerbela'da mübarek canları pahasına hakkın ve hakikatin nasıl savunacağını tüm insanlığa göstermiştir'' diye konuştu. Erdoğan, Mevlana'nın, bugünü Şeb-i Arus olarak nitelendirirken ezeli hakikat ve ilahi aşk karşısında makamların, mevkilerin ne kadar fani ve geçici olduğunu anlattığını da kaydetti.