Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan son dönemde Libya'nın meşru yönetimine destek verildiğini belirterek gerekirse askeri desteğin arttırılabileceğini söyledi. Erdoğan, Libya ile yapılan mutabakatın uluslararası hukuka uygun olduğunu altını çizerek, bu konuda geri adım atılmayacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Tip Denizaltı Projesi 1’inci Gemisi Piri Reis’in Havuza Çekme ve 5’inci Gemisi Seydialireis’in İlk Kaynak Töreni'nde konuştu.
Erdoğan, "2027 yılında 6 denizaltımız hizmet vermeye başlayacak. Milletimize uzun yıllar boyunca başarıları unutturulmak istenmiştir. Sanki bu millet ve devlet gökten zembille inmişcesine geçmişiyle ilişkisi kesik bir tarih anlayışı yerleştirilmeye başlanmıştır. Hakikât güneşinin kapatılması mümkün olmadığı için milletimiz ecdadının mirasına kulaktan kucağa aktarılan hatıralarla, gizli saklı okunan kitaplarla sahip çıkmışlardır" dedi.
"Süreçlerden vazgeçersek denize girecek kıyı bırakmayacaklar"
"Erdoğan, "Denizcilerimizin ağırlıkta olduğu şu platformada Doğu Akdeniz politikalarımızın üzerinde durmak istiyorum. Yunanistan ve onu destekleyen kimi ülkeler uzunca bir süredir denize adım atamaz haline getirmenin hazırlıkları içindeydi. Akdeniz’e komşu kimi Arap ülkeleri ile İsrail’in de benzer çabalar içinde bulunduğunu biliyoruz. Bizim durduk yere kimseyle maraza çıkarmak, kimsenin hakkını hukukunu gasp etmek gibi bir niyetimiz yoktur. Sonuna kadar da sükunetimizden taviz vermedik. Ama geldiğimiz noktada suskunluğumuzu sürdürme lüksümüz yok. KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek bırakınız ekonomik faaliyetleri, denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar. Karşımızdakilerin hak, hukuk, adalet, ahlak, insaf diye dertleri kesinlikle bulunmuyor" diye konuştu.
Erdoğan, "Türkiye’ye ve Türk milletine karşı öyle bir kinleri var ki ellerinden gelse bizi Anadolu’dan söküp atmakla kalmayacak dünyadan kökümüzü kazıyacaklar. Hamdolsun ülkemiz artık sinsi ve açık saldırılarına karşı kendi hakkını, hukukunu, çıkarlarını koruyabilecek güce, iradeye sahiptir. Ülkemizin KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmalar uluslararası hukuka, BM sözleşmelerine, diğer yerlerdeki benzer örneklere tamamen uygun. Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye’nin balıkçılıktan ancak yüzde bir oranında pay alabileceği bir düzene elbette razı olmayacağız. Aynı şekilde deniz altındaki hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve işletilmesinde tamamen dışlanmış bir Türkiye’ye rıza göstermemizi kimse bizden beklemesin. Ege’deki egemenliği kendine ait olmayan ada, adacık ve kaya parçaları üzerinden hazırladıkları bir proje ile Türkiye’nin haklarına göz dikenler meydanın boş olmadığını bilmelidir" ifadesini kullandı. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Masa başında çizilen haritalarla, çevre hassasiyeti veya bilimsel faaliyet kisvesi altında ülkemize emrivaki yapılmasına izin veremeyiz. Bizim gerek kıta sahanlığı, ekonomik bölge ve deniz yetki alanları meselesinde yerleşik uygulamalara aykırı hiçbir adımımız yoktur.
Libya ile yaptığımız deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mutabakatın kendi hukukumuz ve uluslararası hukukla çelişen hiçbir yanı yok. Bu konudaki çalışmalara bir anda ortaya çıkmış değildir. Türkiye olarak deniz yetki alanları konusunda Libya ile 10 yıl önce ilk adımları attık.
Hâlâ Deniz Kuvvetleri’nde Kurmay Başkanlığı’nı yürüten Cihat Yaycı’nın bu konuda hazırladığı raporlar, haritalar, yazdığı makaleler ve kitaplar ortadadır.
Dönemin Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile bu meseleyi harita üzerinde konuşmuş, kendisiyle anlayış birliğine varmıştık. Ülkemizin Libya’ya bakan kara bölümü ile, Libya’nın ülkemize bakan kara bölümü arasındaki deniz yetki alanı çakışması uluslararası mevzuatı ve uygulamalara göre bize bu hakkı veriyor. Bölgedeki karışıklıklar sebebiyle mutabakat metninin hukuki zemine taşınması biraz gecikti. Meşru Libya yönetimiyle 27 Kasım’da yaptığımız anlaşma bundan 10 yıl önce yaptığımız haritalar üzerinden yürümüş ve neticelenmiştir. Bu konuda hak sahibi olduğunu söyleyen herkesle görüşmeye, yeni yollar bulmaya çalışacağız.
Hiç kimse bizi dışlama, kıyılarımıza hapsetme, ekonomik çıkarlarımızı gasp etme niyetiyle karşımıza gelmesin. Ege’nin de Akdeniz’in de sahibi bu denizlere kıyısı olan ülkelerin tamamıdır. En uzun kıyı sahibi ülke olarak buradaki haklarımızı korumak için sonuna kadar tüm imkânlarımızla mücadele etmekte kararlıyız.
Son 17 yılda geniş bir coğrafyaya yönelik açılım politikaları hayata geçirdik. Aslında yaptığımız şey yeni kapıları açmaktan ziyade tarihimizde ve medeniyetimizde olan açık kapıları yeniden keşfetmektir. Gittiğimiz her yerde büyük bir samimiyetle karşılandık. Hiçbir yerde kendimizi yabancı, garip, öteki hissetmedik. Allah’ın yardımı, milletimizin dirayetiyle önümüze konulan tuzakları birer birer bozarak yolumuza devam ediyoruz.
BM’nin tanıdığı hükûmetin yerine bir savaş baronuna sahip çıkıyorlar. Türkiye ile Libya deniz yoluyla komşudur. Meşru Libya yönetimine çok ciddi desteklerimiz oldu. Gerekirse Libya'ya desteğimizin askeri yönünü arttıracağız."