Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül'de gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumunun ardından, geçen günlerde Irak merkezi yönetimi ordusuna bağlı kuvvetler, Kerkük'e bir operasyon düzenledi. Kerkük'ün Irak ordusunun eline geçmesinin ardından iki taraf arasındaki yeni 'sıfır noktası' Şaravan oldu.
Hürriyet'ten İdris Emen'in izlenim haberine göre Erbil halkı 'bağımsızlık' referandumu ile Irak hükümetine koz verildiğini söylüyor. Haberde kimi vatandaşın da, "Irak ordusu zaten Kerkük'e saldıracaktı" dediği aktarılırken, Erbil'deki referandumun heyacanının yerini pişmanlığa bıraktığı ifade edildi.
Haber aynen şöyle:
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKYB) 25 Eylül’de yaptığı bağımsızlık referandumundan sonra Türkiye’nin IKBY’ye hava sahasını kapatması üzerine Erbil’e gitmek üzere Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na iniyoruz.
Derin sessizlik
Sekiz saat yolculuk sonrasında gece yarısı IKBY’nin başkenti olan Erbil’e varıyoruz. Çok değil, henüz bir ay önce referandum kutlamaları için konvoylar halinde halkın doldurduğu Erbil caddelerine derin bir sessizlik çökmüş. Haşdi Şabi destekli Irak ordusunun tartışmalı bölgelere yönelik operasyonu sonrasında halkın nabzını yoklamak için sabahın erken saatlerinde Erbil sokaklarını geziyoruz. Referandum öncesinde şehrin her tarafına asılan Arapça, Kürtçe ve İngilizce propaganda afişleri kaldırılmış. Bir ay önce herkesin referandumu konuştuğu Erbil’in sokakları, parkları ve kahvelerinde halkın bir numaralı gündem konusu ise Kerkük...
Irak ordusunun Kerkük’ü bir günde almasını ‘kendi içlerindeki 'ihanet’e bağlayan Erbil halkı, terör örgütü IŞİD'le mücadele döneminde işbirliği yaptıkları koalisyon güçlerine öfkeli. Kerkük konusunda yeteri kadar destek görmedikleri için uluslararası kamuoyuna tepki gösteren bir Erbilli, “Kerkük’ü IŞİD'den koruduk. Musul’un halini görüyorsunuz. IŞİD Kerkük’e girseydi Kerkük, Musul gibi olurdu. Şimdi Haşdi Şabi’nin Kerkük’e girmesine göz yumuluyor” diyor. Irak ordusunun Erbil’e saldırma ihtimalinin şehirde tedirginlik yarattığını söyleyerek devam ediyor:
“Şu anda Haşdi Şabi ve Irak ordusu operasyonlarını durdurdu. En ufak bir fırsatta Erbil’e saldırmak isteyecekler. Bu durum şehirde tedirginlik yarattı. Referandum yapılmasaydı bile Irak ordusu yine de Kerkük’e saldıracaktı. Ama referandum onlar için bir koz oldu. ‘Keşke referandum yapılmasaydı’ diyenler çok. Keşke bu kozu Bağdat yönetimine vermeseydik.’
"Her şey mümkün"
Tartışmalı bölgelerin diyalogla çözülmesinden yana olduklarını belirten Taha Kahani ise şunları söylüyor: “Biz Erbil halkı olarak sorunların diyalogla çözülmesini istiyoruz. Ancak şu anda bu çok zor görünse de diyalog için her zaman bir fırsat vardır. Yeter ki her iki taraf da istekli olsun. Tartışmalı bölgelerin çözümü için Bağdat yönetiminin diyaloğa başvurmasını bekliyorduk. Ancak Bağdat yönetimi sorunu güçle çözmeye çalışıyor. Bağdat yönetiminin Erbil’e saldıracağı söyleniyor. Irak hükümeti ise resmi olarak Erbil’e saldırmayacağını belirtiyor. Irak’ta söylediğimiz bir söz var:
"Irak’ta her şey mümkün"
Dolayısıyla Irak ordusu Erbil’e de saldırabilir, sorunları diyalogla da çözülebilir.”
"Tekrar savaşa gireceğiz"
Irak ordusunun Erbil’e 40 kilometre uzaklıkta bulunan ‘Şerava’ bölgesine kadar ulaşması kentte endişe yaratmış durumda. Kentin eski meydanlarından biri olan Erbil Şehir Parkı’nda konuştuğumuz Kamuran Resul, “Biz bu savaşın olmasını istemiyorduk. Ancak olan oldu” diyor. Tartışmalı bölgelerin denetiminin tekrar IKBY’ye verilme ihtimalinin olup olmadığını sorduğumuzda ise Resul, “Kanaatime göre artık bu çok zor. Çünkü savaşla kaybedilen bölgeler diyalogla kazanılmaz. Bu bölgeler ancak bir savaşla geri alınır. İnşallah tekrar bir savaşa girmeyiz. Ancak durum gösteriyor ki tekrar savaşa gireceğiz” yanıtını veriyor.
Son savunma hattı Şerava
Irak ordusunun son olarak Altınköprü kasabasının kontrolünü ele geçirmesiyle peşmerge Erbil’e 40 kilometre uzaklıktaki Şerava kasabasına mevzilenmiş durumda. Şerava’da bir savunma hattı kuran peşmerge güçleri, ağır silahlar ve zırhlı araçlarla Irak ordusunun ilerleyişini durdurmaya çalışıyor. Peşmergenin zaman zaman çatışmaların yaşandığı Şerava bölgesini de kapatması durumunda IKBY güçleri 1’inci Körfez Savaşı sırasında ‘uçuşa yasak bölge’ olan 36’ncı Paralel’e çekilmek zorunda kalacak. Peşmerge güçlerinin Şerava’dan kesinlikle çekilmeyeceğini söyleyen Kerkük Batı Cephesi Komutanı Kemal Kerkuki ise “Biz savaş olmamasını temenni ediyorduk. Ancak maalesef Irak ordusu ağır silahlarla, tanklarla bölgemize saldırdı. Bölgemizi savunmak için buradayız. Irak ordusu burayı teslim etmemizi istiyor. Burayı kesinlikle teslim etmeyeceğiz. Eğer Erbil’e yönelik bir saldırıları olursa bölgemizi savunacağız” diye konuşuyor.
Ticaret hayatı durdu
Gerek referandum sonrasında Bağdat yönetimi, İran ve Türkiye’nin IKBY’ye yönelik yaptırımları gerekse Kerkük’ün kaybedilmesi ekonomik açıdan Erbil’i etkilemiş durumda. Kerkük’ün Irak ordusunun eline geçmesiyle Erbil-Kerkük yolu tamamen trafiğe kapatıldığı için bölgede ticaret durma noktasına gelmiş. Günde yüzlerce TIR’ın geçtiği Erbil-Kerkük yolu ise bomboş. Erbil’de iş yapan birçok Türk şirketinin ticari faaliyetlerini askıya aldığını söyleyen bir Türk işadamı, “Son dönemde yaşananlardan dolayı birkaç büyük şirket dışında diğer şirketler ticari faaliyetlerini askıya aldı. Türk firmaların bir kısmı çalışanlarını geri çekti. Firmalar bölgenin normal haline dönmesini bekliyor” dedi.
Kerkük özel statüde olmalı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, TBMM’de dün basın toplantısı düzenleyerek Kerkük’teki gelişmelere ilişkin şunları söyledi:
“Haşdi Şabi’nin Başika’daki askerimize dönük provokasyonu eyleme dönüşürse askerimizin güvenliğinin acilen takviye edilmesi önem taşır. Türkiye’nin oradaki varlığının sorgulandığı döneme giriyoruz. Bundan sonra muhtemelen Bölgesel Kürt Yönetimi’nde iç sürtüşme başlayacaktır. Türkiye bir an önce tutum belirlemeli. Bağdat ile Erbil arasında diyaloğun açılmasına katkı sağlaması Türkiye’nin bölgedeki çıkarları açısından büyük önem taşıyor. Kerkük’ün mutlaka özel bir statüde olması gerekir. Nasıl ki Barzani’nin kontrol ettiği Kerkük bir sıkıntıysa şimdi de İbadi’nin tamamen kontrolüne geçen Kerkük, ayrı bir sıkıntı olacaktır.”
"Huzur ortak çıkarla olur"
Rüzgâr İhsan Talabani (57), Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin yeğeni. 35 yıl Bağdat’ta ticaretle uğraştıktan sonra Kerkük’e yerleşmiş. Bölgedeki huzurun ancak ortak çıkar birliğiyle oluşturulacağını düşünerek amcası Celal Talabani’nin de önerisiyle Kerküklü Arap, Türkmen, Kürt ve Hıristiyanların ortak olduğu 82 ortaklı büyük bir şirket kurmuş.
Barzani'nin basiretsizliği
Irak hükümetinin hamlesini ‘hem IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin basiretsizliğine hem de Talabani’nin yokluğuna’ bağlıyor: “1966-68 arası Kerkük altın dönemini yaşadı. Kürt, Türkmen az sayıda Arap ortak ticaret yapıp gül gibi yaşıyorduk. Saddam buraları Araplaştırmak için uğraştı. Kerkük’ün yerli Araplarına bile düşmanca yaklaştı. 2003 sonrasında Kürtler Kerkük’te kontrolü ele geçirince de farklı bir şey yapmadılar. KDP ve KYB Bağdat’ın sözünü dinlemediler, tüm yönetim ve ticareti yalnızca kendileriyle birlikte gelenlere verdiler. Saddam döneminde sürülen Kürt aileler 30 yıl sonra nüfuslarını beşe katlayarak dönmüşlerdi. Emniyet, asayiş ve ticarette büyük ayrıcalıklar elde ettiler. Kürtlerin bu tavrı yüzünden Türkmenler ve Araplar Şehir Meclisi’nden çıktılar.
Talabani, Cumhurbaşkanlığı döneminde ayın bir haftasını mutlaka Kerkük’teki ofisinde geçirir, burayı çok severdi. Kendisini Arap ve Türkmenler de çok seviyordu. Bağdat’ta da amcam Talabani’ye büyük saygı duyuluyordu. Ölünce artık bağlayıcı bir hükmü kalmadığını gören Bağdat hükümeti iyice kontrolden çıkan Bölgesel Kürt Yönetimi’ne karşı orduyu gönderdi.”
Kerkük'te çivi çakılmadı
“Günde 500 bin varil petrolün parası niçin bu halka yansımıyor” diye soruyorum. Yanıtı şöyle oluyor:
“59’dan beri beş savaş yaşadık. Sonra Amerikalılar geldi. Petrolün yanına yaklaştırmadılar bu insanları. Ne üretildi, kime ne satıldı, bizim haberimiz bile olmuyor. Hatta bunu bölgede üretimleri ikiye, üçe katlayan bir şirketin sahibi olarak ben söylüyorum. ABD geldikten sonra tek bir çivi çakmadı ve çakılmasına da izin vermedi. Kerkük bir petrol şehri ama doğru dürüst ne fabrika ne de bir yatırım var. Böyle olunca da zenginlik halka ulaşmıyor.”