Hürriyet yazarı Taha Akyol, Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin gerçekleştirilecek milletvekilliği seçimleri için kurduğu 4'lü ittifaka ilişkin olarak, "Erbakan’ın kemikleri sızlayacak” diyen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın sözleri için, "siyasi kültürün ne kadar ideolojik ve kutuplaşmış olduğunun bir göstergesi" dedi. Akyol, Necmeddin Erbakan'ın Kasım 1974’te merhum Bülent Ecevit liderliğindeki CHP ile koalisyon yaptığını hatırlattı.
"O koalisyonun başarısız olduğu, dağıldığı söylenebilir ama daha sonra 'birbirine benzeyenlerin' kurduğu 'Milliyetçi Cephe' koalisyonları başarılı mı oldu sanki!" diyen Akyol, "Dörtlü ittifak" başlığıyla (3 Mayıs 2018) yayımlanan yazısında Ecevit-Erbakan koalisyonunun hükümet programında yer alan, “Hükümetimiz geçmişin kırgınlık ve acılarını giderecek karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayanan bir kardeşlik ortamının kurulmasını ilk görev saymaktadır" maddesine yer verdi. Akyol, "Bunun, tarihimizdeki keskin fay hattını bir ölçüde yumuşatmaya katkısı olmuştu" dedi.
Öte yandan “başarılı yönetim”in şartlarının başka olduğunu da ifade eden Akyol, "İktidarların güçlü olması kadar 'denetlenebilir ve dengelenebilir' olması da başarı için şarttır" diye yazdı.
Akyol köşesinde ayrıca şunları kaydetti:
Diğer bir örnek, sağ-sol çatışmasının kanlı döneminde merhum Ecevit’le merhum Türkeş’in bu çatışmayı gidermek için koalisyon görüşmeleri yapmasıdır. 1977 seçimlerinden sonra Türkeş adına Gün Sazak, Ecevit adına Vedat Dalokay CHP-MHP koalisyonu için görüşmeler yaptılar ama CHP’deki radikaller yanaşmadığı için mümkün olmadı.
"Terör ve 12 Eylül önlenebilirdi"
Yine 1977’de Meclis Başkanı seçimlerinde Ecevit, MHP’nin oy verebileceği isim olarak Cahit Karakaş’ı aday göstermiş, MHP’liler oy vermiş, Meclis Başkanı seçilmişti. Bunları CNN Türk’teki “Sağım Solum Tarih” programında Altan Öymen ve ben ayrıntılarıyla anlatmıştık. Keşke Ecevit-Türkeş koalisyonu kurulsaydı. Terör ve 12 Eylül önlenebilirdi.
"Siyasette yüksek tansiyonun zararlarını yaşamış bir milletiz"
Siyasette yüksek tansiyonun zararlarını yaşamış bir milletiz. Hamaseti ve önyargıları körüklemek oy getirebiliyor fakat bir dozdan itibaren siyaseti rasyonellikten uzaklaştırıyor, geniş katılımla çözülebilecek ülke sorunlarını daha da zorlaştırıyor. Sadece dün değil, bugün de da gözlemliyoruz bunu.