TBMM alt komisyonuna basına kapalı bilgi veren 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, “Merhum Erbakan ‘kanlı mı olacak kansız mı’ dediğinde yavaş yavaş asker olarak korktuk” diye konuştu.
Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan 28 Şubat Darbesi ve 27 Nisan e-Muhtırası Alt Komisyonu’nda basına kapalı olarak konuşan, dönemin Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’in çarpıcı açıklamalarının resmi tutanakları, çarpıcı ifadeler içeriyor. “Merhum Erbakan ‘kanlı mı olacak kansız mı’ dediğinde yavaş yavaş asker olarak korktuk. Pompalı tüfeklerin bazı yerlerde toplandığı bilgisi vardı” diyen Karadayı’nın, o dönem kapalı kapılar ardından yaşananlara ilişkin açıklamaları tutanaklara şöyle yansıdı:
Asker dinsiz lafı
TARİKAT LİDERLERİ BAŞBAKANLIK’TA: Tarikat liderlerinin, sarıklı, cüppeli, sakallı, şalvarlı, rejim karşıtı bazı görüşleri Başbakanlık şeyine intikal etti. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde rejim karşıtı vaazlar verilmeye başlandı. Bunlar tabii bizi üzdü, Türkiye’yi üzdü. Yollarda trafik kesilmek suretiyle namaz kılmalar başladı. Sincan’daki Kudüs Gecesi, Filistin halkına destek yönünden çıkıp rejim karşıtı olaylar haline döndü. Orada televizyon habercisi bir kadın da dövüldü. TSK’ya dinsizlik iftiraları atılmaya başlandı. Her kışlada cami olmasına rağmen her nedenle asker dinsiz çıktı ortaya. Aczimendiler’in Ankara yürüyüşü çıktı ortaya. Çeşitli cemaatlerin laikliğe aykırı beyanatları var.
O gün çok geç gitmiş
TANKLARIN YÜRÜMESİ TESADÜF: Ters zamanda ters iş, ters rastlantı. Şimdi orada Sincan olayları oluyor bir de, tanklar oradan geçiyor. Darbe söylentileri ortaya çıktı. Bu tankların yürüyüşünden benim haberim yoktu. Sayın Cumhurbaşkanı’na bunu söylemiştim. Sonra öğrendim ki tanklar oradan geçer ve Askeri Havaalanı var ya, oranın NATO’yla irtibatı olurmuş, zaman zaman oraya gider eğitim yaparlarmış. Tanklar o gün geç gitmiş. Çünkü tanklardan birisi arıza yapmış. Tanklar yürüdü ama bunun sebeplerini kimse bilmiyor.
ASKER OLARAK KORKTUK: İslam Birliği lafları çıktı. İnsanlar, ‘Türkiye nerede gidiyor’ diye düşünmeye başladı. Merhum Başbakan, ‘bunlar fasa fiso” dedi. ‘Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ eylemleri çıktı, ‘mum söndü oynuyorlar’ denildi. ‘Gulu gulu dansı’ lafı ortaya çıktı. Sonra gene bir ifade ‘kanlı mı olacak, kansız mı olacak? Bu rejim kanlı mı değişecek, kansız mı değişecek?’ Bu çok vahim bir ifade. Ne demek, ‘Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?’ Tabii, ‘kadayıfın altı kızardı, kızarmadı’ lafları var. Bu arada tabii, dış etkileri de görmeye başladık ama biz yavaş yavaş asker olarak korkmaya başladık. Allah korusun, PKK durmuş, bitmiş, yeni başta bir iç huzursuzluk çıkarsa, biz bundan korkuyoruz. Partiyle, şununla bununla alakamız yok, bir şikayetimiz de yok, davam ediyor biz ama bu şekilde söylemler, bu şekilde eylemler bizi rahatsız ediyor.
BİZİ SİYASETE SOKMAYIN DEDİM: Ondan sonra, ben Sayın Başbakan’a, rahmetliye dedim ki; ‘Efendim, bu konularda basında, şurada burada askeri siyasete çekecek çok baskılar, görüntüler var. Bizi, askeri siyasete sokmayın ve o görüntüyü ortadan kaldıralım. Başbakanlık’ta bir grup kurun, o grup onları ifade etsin, artık bundan sonra biz ancak gelen raporları size göndeririz...
Hâlâ üzülürüm
POSTMODERN DARBE DEMEK APTALCA: “Çevik Bir, sizin adınıza konuşanlar diyor ki ‘bu bir postmodern darbedir’. Öyle mi” sorusu üzerine, postmodern darbe ifadesini kullanan fevkalade aptalca bir ifade kullanmıştır. Hani bazı insanlar vardır, ileri çıkmak, önde görünmek şeyi... Bunu kim çıkarttı, nereden çıkarttılar hâlâ hayıflanırım ve üzülürüm.
BATI ÇALIŞMA GRUBU YOK: Batı Çalışma Grubu diye bir grup yoktu. Yani ismi böyle yani Batı Çalışma Grubu diye bir grup. Şu anda dava meselesi, fazla konuşmak istemiyorum. Fişleme meselesini de ilk defa duyuyorum. Dava açıldıktan sonra duydum, şaşırdım kaldım. Güven Erkaya’nın Meral Akşener’i tehdidinden haberim yok.
Akşener: Çevik Bir beni de fişledi
Dönemin İçişleri Bakanı, şu an TBMM Başkanvekilliği görevini yürüten MHP milletvekili Meral Akşener’in 28 Şubat’a ilişkin çarpıcı açıklamaları ise tutanaklara şöyle yansıdı:
ERKAYA CASUSLUKLA SUÇLADI: MGK’da rahmetli Güven Erkaya, bu Batı Çalışma Grubu kısmını açtı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın bilgisayarını boşaltıp casusluk faaliyeti yaptığımıza dair bir suçlamayla karşılaştım orada. Meğer rahmetli Hoca BÇG belgesini almış Cumhurbaşkanı’na götürmüş. Cumhurbaşkanı da Karadayı’ya vermiş. Ben şimdi bu belgeyle ilgili, ‘siz ne yapıyorsunuz kardeşim’i beklerken, birden casus oldum. Sonra Karadayı beni telefonla aradı. Yani işte soruşturma olmasa da olur ama Bülent Orakoğlu’nun açığa alınmasını istedi, ben de açığa almayacağını söyledim.
SEN DE ÖLDÜN: Bir Doğru Yol Partisi’nden bir milletvekili arkadaş bana dedi ki, ‘çoluğunu çocuğunu ve kocanı yurt dışına çıkar, sen de öldün’.
ÇEVİK BİR BENİ DE FİŞLEDİ: Çevir Bir imzasıyla benim hakkında bir araştırma yaptırılıyor, fişleme. O oradan oraya gidiyor, karakol polisine geliyor. Düşünebiliyor musun eski İçişleri Bakanı adına yapılıyor mu iş. Tesadüfen kayınbabama soruyorlar, ‘nasıl bir kız’ diye? Fişleme böyle garip birşeydi. Ben kendim için görmüştüm.
Hafızalara kazınan sözler
Siyasi literatüre birçok ünlü söz kazandıran Erbakan, 28 Şubat sürecine şu sözleriyle damga vurmuştu:
GULU GULU DANSI: Erbakan 3 Kasım 1996’da gerçekleşen kazanın ardından patlayan Susurluk skandalı üzerine organize edilen “sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemini, “gulu gulu dansı yapıyorlar” diye nitelendirmişti. Erbakan, “Susurluk fasa fiso” sözleriyle de tartışmalara yol açmıştı.
KANLI MI OLACAK KANSIZ MI?: 13 Nisan 1994’te Refah Partisi Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada; “Şimdi ikinci bir önemli nokta, Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak, bu kelimeleri kullanmak bile istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkça görsün diye bu kelimeleri kullanma mecburiyetini duyuyorum.
Erbakan bildiriyi nasıl imzaladı
Karadayı'ya göre Erbakan'a metin iki kez gitti:
KARADAYI’YA GÖRE ERBAKAN’A METİN İKİ KEZ GİTTİ: MGK’da, 28 Şubat’ta, MİT Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı birifing verdi. 18 maddelik bir tablo çıktı ortaya. Burada, basında; baskıyla... Hayır kesinlikle. Sayın Cumhurbaşkanı tecrübeli bir adamdı, her maddeyi tek tek ‘Sayın Başbakanım bu maddeye iştirak ediyor musunuz? Sayın Genelkurmay Başkanı, iştirak ediyor musunuz?...’ diye herkese tek tek sordu. Bunu bilesiniz. Artık 18 madde bittikten sonra bildiri hazırlandı ama herkes çok yorulmuştu. 10,5 saat düşünebiliyor musunuz toplantı. Cumhurbaşkanı dedi ki, ‘Yarın kaleme alınsın, yarın imzalayalım’ ve MGK Genel Sekreteri ertesi gün getirdi, imza ettik. Başbakan’a gitmiş iki sefer, hani ‘gecikti imzalamadım’ lafları var.
AKŞENER’E GÖRE 18 MADDEYİ ÖNCE İMZALAMADI: Toplantıdan imzalanmadan çıkıldı ama bu 18 madde üzerinde mutabakatımtırak bir konu oluştu. 18 maddeyi imzalamadı bir süre, rahmetli Erbakan Hoca, bütün siyasi partilerin liderlerini dolaştı ve destek istedi, bu kararların Meclis gündemine getirilmesini istedi. Liderler bu işe karışmayacaklarını beyan ettiler. Onlar onu yanlız bıraktılar. Sonra imzaladı. Sonra, ‘Yani imzalayalım, gerilimi düşürelim, ondan sonra da uygulamayalım’ düşüncesiyle imzalandı. Nitekim hayata geçirilmiş herhangi bir şey olmadı. Baskılar arttı.