Altın Portakal’ın ödüllü yönetmeni Ülkü Erakalın'ın, Zeki Müren’in ölüme giden son dokuz gününü anlatan “Çığlık Çığlığa Bir Sevda” adlı filminin galası 46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali çerçevesinde yapılacak.
Erakalın’ın Türk sanat müziğinin en önemli isimlerinden Zeki Müren’in yaşamını konu alan film, Yeşilçam’ın ustaları ve yeni yeteneklerini aynı sette buluşturuyor:
Ediz Hun, Selma Güneri, Irmak Ünal, Özgür Özberk, Cenk Sözeri, Kutalp Bağlan, Tomris Oğuzalp’in rol aldığı filmin çekimleri Alanya’da tamamlandı. Filminin Türk Sanat Müziği arşivine önemli bir belge olarak kalacağını belirten Erakalın, yapıtının dünya galasının Altın Portakal Film Festivali’nde yapılmasının, kendisi için ölümsüz bir gurur olduğunu; bu gururu sevenleriyle bölüşmenin sevincini yaşayacağını vurguladı.
‘Zirvede doğdu, zirvede öldü’
Erakalın’ın senaryosunu yazıp yönettiği filmin görüntü yönetmenliğini Tangör Toydemir, müzik düzenlemesini Serkan Akgün ve kurgusunu Serhat Solmaz yaptı. Erakalın; “Çığlık Çığlığa Bir Sevda” filmini şu cümlelerle özetliyor:
“Verdiği sözü tuttu efsane sanatçı… Kendisine ödül olarak verilecek ilk şarkısını okuduğu mikrofonuna kavuşacaktı. Kavuştu da… Mikrofonu eline aldığı an, hazırladığı mutlu yolculuğun sonu gelmişti. Bir koltuğa yığılır gibi oldu ve fenalaşıp kendisini kaybetti. Çağrılan doktor ilk müdahaleyi yaptığında ise, büyük sanatçı çoktan hayata veda etmişti. İstediği de buydu zaten. Son arzusu istediği gibi gerçekleşti. Zirvede doğmuştu. Bütün efsane sanatçılar gibi zirvede öldü.”
Yeşilçam şarkıları
Ülkü Erakalın’ın sanat yaşamı “Anı ve Belgelerle Yeşilçam Şarkıları” başlığı altında, 46. Festival içinde kutlanacak. 15 Ekim Perşembe günü AKM Aspendos Salonu’nda düzenlenecek gecede, Erakalın anılarını ve belgelerini, Yeşilçam şarkıları eşliğinde sinemaseverlerle paylaşacak. Piyano çalıp, şarkılar söyleyecek olan Erakalın’a sürpriz konuklar eşlik edecek.
‘Beni benden dinleyin’
Çeşitli televizyon kanallarına 600'e yakın dizi çeken Ülkü Erakalın, yaşam öyküsünü şu şekilde özetliyor:
”Kökü Direklerarası’ndan günümüze ulaşan sanatçı bir anne- babadan dünyaya geldiğim için, boğuşma ve mücadele içinde geçen yaşamım, müzik ve sinema ile yoğruldu. Çocukluğum Safiye Ayla'ları, Müzeyyen Senar'ları, Perihan Sözeri ve Münir Nurettin'leri dinlemekle geçti. İstanbul Belediye Konservatuarı'nda Cemal Reşit'ler, Muhiddin Sadak'lar, Ekrem Zeki'ler, Şerif Muhittin'ler, Vecihe Koray'lar ve Muzaffer Tema'lardan aldığım klasik müzik eğitimi sayesinde; Mozart, Beethoven, Schuman, Bach ve Chopin gibi ustaların eserlerinden esinlenerek ve de onları yorumlamaya çalışarak, bambaşka dünyalarda buldum kendimi… Sonra gazetecilik dönemim başladı. Bu sayede Türk tiyatro, müzik ve sinemasının tüm sanatçılarını yakından tanıma ve yıllar boyu onlarla röportaj yapma imkânlarını buldum. Ve de çok ilginçtir yaşamımda ne hayal ettimse tek tek gerçekleştirdim. Hem ünlü yazarlar hem de yarattığım ünlü karakterler ile akraba oldum bugüne dek.
Cahide Sonku'dan başlayarak efsane kadınları; Türkan Şoray'ı, Hülya Koçyiğit'i, Fatma Girik'i, Filiz Akın'ı, Selda Alkor'u; Belgin Doruk, Neriman Köksal ve Muhterem Nur'u; benim için son star olan Hülya Avşar'ı, tek tek kameramın önünden geçirdim.''