31 Ocak 2024 06:29
Prof. Dr. Selva Demiralp
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi
5 Şubat'ta açıklanacak olan Ocak ayı enflasyonunun geçen senenin aynı ayında gelen yüzde 6.5’lik rakamı zorlaması bekleniyor. Yeni yıl ile birlikte yönetilen yönlendirilen ürün fiyatlarındaki zamlar, vergi artışları ve ücret artışlarının etkilerinin enflasyon patikasını da yukarı çekmesi bekleniyor. Buna ilave olarak Ocak ayında hız kazanan kurdaki değer kaybı da, devam etmesi durumunda enflasyonist baskıları besleyecektir.
Aşağıdaki grafikte Koç Üniversitesi’nden arkadaşlarım Cem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş ile yaptığımız enflasyon tahminini paylaşıyorum. Ana senaryomuz Ocak ayı enflasyonunun geçen seneki gibi yüzde 6.5 gelmesi yönünde.
Bu durumda Ocak itibariyle yıllık enflasyon değişmiyor ve yüzde 65’te kalıyor. Bu senaryoda Mayıs ayında yüzde 72 ile zirve yapması beklenen enflasyonun yıl sonunda yüzde 49 seviyesine inmesini bekliyoruz.
Ocak ayında baz senaryomuzdan daha düşük (yüzde 5.5) bir enflasyon rakamı gelmesi durumunda Mayıs ayındaki zirve yüzde 69’a düşerken sene sonu enflasyonu da yüzde 44’e geriliyor (iyi senaryo).
Öte yandan eğer baz senaryomuzdan daha kötümser bir şekilde Ocak enflasyonu yüzde 7.5 gelirse o zaman Mayıs ayındaki zirve yüzde 75’e çıkarken yıl sonu enflasyonu yüzde 54’e yükseliyor (kötü senaryo).
Genel seçimlerden hemen sonra kaleme aldığım bir yazıda yüzde 8.5’deki politika faizi ve yüzde 40’lardaki enflasyona bakarak yeni ekonomi ekibinin takip edebileceği güvercin ve şahin iki senaryo paylaşmıştım.
Güvercin senaryo, politika faizinin ilk aşamada yüzde 20’li seviyelere çıkarılıp sonrasında ise yüzde 30’lı seviyelerde tutulacağı senaryo idi.
Daha uygun gördüğüm şahin senaryoda ise önden yüklemeli 25-30 puan faiz artışı ile politika faizinin pozitif seviyelere yaklaştırılabileceğini, sonrasında ise 40’ları aşan seviyelerde tutulması durumunda kur seviyesi ve enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınabileceğini not etmiştim.
Yeni merkez bankası ekibinin takip ettiği patika bu iki senaryonun karışımı oldu. Faizlerin geldiği nihai seviye benim şahin senaryomda belirttiğim yüzde 40’ların üzerinde, yani yüzde 45 seviyesinde gerçekleşti. Buna rağmen sekiz ay önce yüzde 35’lerde seyreden Haziran 2024 enflasyon beklentileri bugün yüzde 70’lere dayandı.
Bu sorunun tek bir cevabı yok. Katkı veren faktörleri sıralayacak olursak:
Yazıyı sonlandırmadan önce sıkça yanlış anlaşılan hassas bir konuya açıklık getirmekte fayda var. Enflasyonun yüksek kalma sebebi olarak üretkenlik artışı olmaması, gıda sektöründe aracılık ve ulaşım faaliyetlerinin etkin olmaması, kamuda tasarruf ve vergi reformu ihtiyacı gibi sebepler sık sık dile getiriliyor.
Bunlar şüphesiz ki enflasyonla mücadele için önemli unsurlar. Ancak enflasyonu etkileyen sebepleri tartışırken uzun vade ile kısa vadeyi birbirine karıştırmamak lazım.
Enflasyonu belli bir eşik değerin altına inmesini engelleyen yapısal sebepler elbette mevcut. Ancak bu yazının odağı farklı. Yazıda Mayıs 2023 sonrası dönemde 36.5 puanlık faiz artışına rağmen yüzde 40’dan yüzde 65’e çıkan ve önümüzdeki beş ayda yüzde 75’i zorlaması muhtemel enflasyonun altında yatan sebepler inceleniyor.
Bu kısa dönemde büyük ölçüde sabit kalan uzun vadeli faktörleri enflasyon trendinin bozulmasından sorumlu tutamayız. İşte bu sebeple yazıda kısa vadeli faktörlere odaklandık ve para politikasında böylesi bir sıkılaşmaya rağmen enflasyon beklentilerinin neden kontrol altına alınamadığı sorusuna cevap aradık.
© Tüm hakları saklıdır.