BBP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Ahmet Namık Akdoğan, ölümüyle Türkiye'yi yasa boğan tıp öğrencisi Enes Kara'yla ilgili “Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız? Bir ayyaş öldü diye meyhaneleri mi kapatacağız" tepki toplayan sözlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Bu şekilde gündeme geldiği için üzgün olduğunu belirten Akdoğan, Kara’nın ailesinden mensubu olduğu camiadan özür diledi. Akdoğan “Söylediklerimin haklılığı veya haksızlığı üzerinde bir açıklama ve yorum yapmak istemiyorum. Bunun, bugün için bir anlamının da olmadığını düşünüyorum. Düşündüklerimin ifade şekli de yeri de zamanı da uygun değildi. Genel Merkezimizle de görüşüp, üzerime düşen ne varsa ayrıca gereğini yapacağım” dedi.
Eskişehir'de "Çalışan Gazeteciler Günü" dolayısıyla yerel basın mensuplarıyla bir araya gelen BBP MKYK Üyesi , Akdoğan "Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız? Bir ayyaş öldü diye meyhaneleri mi kapatacağız. O zaman ÇYDD, Lions Kulübü gibi yerlerde kapatılsın" diye konuşmuştu.
Sözlerinin gündem olmasından sonra Ahmet Namık Akdoğan'dan yeni açıklama yaparak, "Kardeşim ben bunun latife olduğunu orada bulunan 13 gazeteci arkadaşın huzurunda söyledim ondan sonrada evladımızın intiharına üzüldüğümü kendine uygun olmayan bir yurtta kalmaması gerektiğini ifade ettim. Etmedim mi?" ifadelerini kullanmıştı.
Akdoğan'ın sözlerinin gündem olmasının ardından BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Bu ülkenin her acısı bizim açımızdır. Enes Kara'nın kaldığı yurtta hayatına son vermesinden büyük üzüntü duydum. Ailesine başsağlığı, sabır diliyorum. Bu hadise bir kutuplaşma meselesi yapılmadan gerekli incelemeler yapılıp tekrarının yaşanmaması için de tüm tedbirler alınmalıdır" demişti.
Akdoğan bugün yazılı bir açıklama yaparak olaydan dolayı yaşadığı üzüntüsünü dile getirdi. Akdoğan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla gazeteci arkadaşları misafir ettiğimiz bir toplantı tertip ettik.
Salona girerken, çoğunu yıllardır tanıdığım 13 basın mensubu arkadaşın, kendi aralarında ‘cemaat yurtlarının kapatılması’ ile ilgili samimi bir ortamda tartıştıklarını gördüm.
Kullandığım kelimeleri tam olarak hatırlamamakla birlikte, ‘Münferit bir olay yüzünden tüm yurtların kapatılmaması gerektiği…’ ve alkollü bir şahıs tarafından katledilen bir kızımızı örnek göstererek, ‘O zaman meyhaneleri de kapatalım mı?” anlamında bir şeyler söylediğimi hatırlıyorum. Sonrasında planlanan toplantımız devam etti.
Toplantıda, bu konu ve konuşma hiç gündeme gelmedi. Toplantı sonrasında, iki basın mensubu şahsın, aramızda ayak üstü geçen konuşmayı haber haline getirdiklerini fark ettim. Sonrasında pek çok haber sitesi, konuyu gündeme taşımaya çalıştılar.
Söylediklerimin haklılığı veya haksızlığı üzerinde bir açıklama ve yorum yapmak istemiyorum. Bunun, bugün için bir anlamının da olmadığını düşünüyorum.
Düşündüklerimin ifade şekli de yeri de zamanı da uygun değildi. Enes kardeşimizin elim bir şekilde vefatının ardından, böyle bir konu ve bu şekilde gündeme geldiğim için üzgünüm.
Ailesinden, gazeteci arkadaşlarımızdan, mensup olduğum camiadan ve kamuoyundan özür dilerim. Genel Merkezimizle de görüşüp, üzerime düşen ne varsa ayrıca gereğini yapacağım."