03 Şubat 2022 10:14
Geçen sezon Fenerbahçe'de sportif direktör olarak görev alan ve Erol Bulut'la yolların ayrılmasının ardından teknik direktörlüğe geçen Emre Belözoğlu, yaşanan süreçle ilgili "Sportif direktörlükten hocalığa geçişi başkan istedi. Benim kafamda da bu durum yoktu ama kulübün o dönemde buna ihtiyacı olduğu için kabul ettim bu durumu. Kolay da olmadı" dedi.
Başakşehir Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, gündeme dair birçok konuda açıklamalarda bulundu. Son haftaya kadar her maçı kazanmak için oynayacaklarını ve hedeflerinin Avrupa olduğunu söyleyen Belözoğlu, Fenerbahçe’de görev aldığı dönemde ise hatalarının olabileceğini ama bilerek yanlış yapmadığını söyledi. The Guardian jürisinde Burak Yılmaz’ın yanında Kante, De Bruyne, Salah ve Lewandowski’ye oy verdiğini de belirten Belözoğlu, transfer döneminde ise güçlü ve ligi bilen isimleri kadroya kattıklarının altını çizdi.
Başakşehir’in genç teknik direktörü Emre Belözoğlu, İhlas Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Öncelikle takımın başına geçtiği andan itibaren yakalanan ivme ve Antalya’daki kampta yapılan çalışmalar hakkında konuşan Emre Belözoğlu, "Biz ilk imza attığımız günden bugüne gelinen süreçte, iyi bir ivme yakaladığımızı düşünüyoruz. İyi çalıştık, iyi hazırlanmıştık. Gelmeden önce de fiziken iyi bir takım bulduk. Ama sonuçta 8 maçın 6’sını kaybetmiş ve motivasyon olarak biraz düşük bir takım vardı. İlk maçın Beşiktaş maçı olması ve kazanılması, akabinde gelen galibiyetler takımı ciddi bir yükselişe soktu. Oyun tarzımızı ilk günden itibaren göstermeye çalıştık.
Topa sahip olmak istediğimizi, topu rakibe vermek istemediğimizi, 2 ve 3. bölgelerde daha opsiyonlu ve daha hareketli bir takım olabilecek kalibreye sahip olduklarını oyunculara anlatmaya çalıştım. Son 2 maçta da oyunu kaybetmedik ama skorlar gelmedi. Kayserispor maçında seri yakaladığımız kadrodan 3, 4 önemli oyuncu yoktu. Göztepe maçında da bence ikinci yarıda çok rahatlıkla fark yakalayacak pozisyonlar bulduk ama değerlendiremedik. Futbolda bunlar var. Her maçı kazanamazsınız, hele ki bizim ligimizde maç kazanmak çok zordur. O yüzden her maçtan ayrı bir ders çıkardık. İyi bir çalışma ortamı sağlıyor bize kulübümüz. Oyuncuların gelişme süreci devam ediyor, bizim de gelişme sürecimiz devam ediyor. İyi bir başlangıç oldu ama sonunu iyi getirmek istiyoruz. Çünkü ligin ikinci yarısı daha zor olacaktır" diye konuştu.
Sezon sonu hedefi hakkında açıklamalarda bulunarak sözlerini sürdüren Emre Belözoğlu, "Başakşehir’in en üstlerde olmak dışında hedefi olamaz. Ben futbolcuyken burada hep şampiyonluğu kovaladık ve son haftalarda kaçırdık. Ben ayrıldıktan sonra da takım şampiyonluğu yaşadı. En kötü Avrupa kupalarında oynayabilecek oyun gücüne ve oyuncu gücüne sahibiz. Bizim hedefimiz başka bir kulvar olamaz. Avrupa’ya gitmek istiyoruz. Puan farkı kolay kapatılacak gibi görünmüyor ama üst üste 4-5 galibiyetle takımlar kendilerini başka bir yerde bulabiliyor. O yüzden biz sonuna kadar her maçı kazanmak için oynayacağız ve sezon sonunda istediğimiz yerde olacağımıza inanıyoruz" dedi.
Serdar Gürler, Salih Uçan, Emre Çolak ve Trezeguet transferleriyle ilgili konuşan genç çalıştırıcı, "Transferlerin karşılığı olur ya da olmaz bunu bilmiyorum. Futbol, önceden kestirilebilir bir oyun değildir. Oyuncu performansı da önceden kestirilebilir değildir. Değişkenliklere hazırlıklı olmak lazım. Yeni bir oyun, yeni bir oyuncu grubuyla oynamaya çalışıyoruz. Onlar da sezon başında benim oyunumla başlamadılar ama adapte oldular, gelişim içindeler. Yeni bir oyuncu istediği kadar yüksek profilli olsun, başka bir oyunun ve oyuncu grubunun içine giriyor. Mutlaka adaptasyon her oyuncu için geçerli olmasa da süre alacaktır. Bu isimler iyi oyuncular, güçlü oyuncular ve ligi bilen oyuncular. Özellikle 3. bölgedeki etkinliğimizi artırabileceğine inandığımız oyuncular olması nedeniyle transferlerini istedik. İnşallah onlar bize, biz de onlara iyi geliriz. Kulübümüz de gerçekten yıllardır çok iyi yönetiliyor. Yöneticilerimiz ve başkanımızın verdiği destek için de teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.
Legia Varşova forması giyen Mahir Emreli’yle ilgili girişimde bulunduklarını da sözlerine ekleyen Emre Belözoğlu, "Biz aslında oyuncuyla ilgilendik ve görüşmelerimiz de oldu. Fakat oyuncunun çıkışıyla alakalı kulübünün beklentileri var. Oyuncu, kulübünde istemediği bir olay yaşadı ve ayrılmak istediğini ifade etti. Ancak ayrılış süreci uzun sürdü. Bizim de çabuk almamız gereken kararlar var. Ocak ayı transferi kolay değildir. Bize katkı vereceğine inandığımız bir oyuncuydu ama şu an için olmayacak gibi duruyor" diye konuştu.
Trabzonspor’a transfer olan Edin Visca hakkında da konuşan Emre Belözoğlu, "Edin Visca, Başakşehir tarihinin en önemli oyuncusudur benim gözümde. Ben de onun kaptanlığını yaptım ve her zaman onu bir numaraya koyarım. Büyük takımda olması gerekiyordu, o havayı koklaması gerekiyordu. Kendisine başarılar diliyorum. Temiz ve kaliteli bir oyuncu, aynı zamanda iyi bir insan. Yerinin doldurulması çok güç bir oyuncu. Bu sene ligde birçok parametrede en yakın oyuncuya iki kattan daha fazla üstünlük kurmuş bir isim. Edin Visca’nın, büyük bir takıma transfer olması demek, o büyük takımı otomatikman şampiyonluğun en büyük adayı yapacaktı. Önemli bir oyuncuyu kaybettik, yerini doldurmak zor olacak. Son 2 maçta da eksikliğini hissettik. Bizim oyunumuzun bütününün büyük bir parçasıydı. Ama inandığımız bir düzenimiz ve bir sistemimiz var. Mevcutta da kaliteli oyuncularımız var. Boşluğu doldurmak için çalışacağız. Kendisi için güzel geçen Başakşehir serüveninin tamamlanmasının ardından inşallah Trabzonspor’da da çok başarılı olur" açıklamasında bulundu.
Göreve gelmesinin ardından takımda yaşanan çıkış için ise Emre Belözoğlu, "Hiçbir şey tek başına yapılmaz futbolda. Belli başlı parametreler var. Bunlardan birisini iyi yapmak yetmez. İyi bir sistem kurmak da yetmez, sadece motive etmek de yetmez. Hepsini içinde barındıran süreçler var. O süreçlerde oyuncuya bunları vermek lazım. Bir sistemi inşa etmek için antrenman da yetmez. Oyuncuları sisteme inandırmak, sistem içinde keyif aldıklarını hissettirmek ve başarıya giden yolun bu olduğuna inandırmaktan geçiyor bu. Birçok teknik adamın kendisine göre antrenmanları, oyun anlayışları var, kendilerine göre taktik analizleri ve tarzları var. Ben futbolu bırakmaya yakın bir dönemde 3-4 sene buna çok kafa yordum, dersime çok çalıştım. Oyuncuya oynamak istediğim oyunu anlatabilecek bazı metotlar geliştirdim. Şu an için iyi gidiyor ama kendimizi güncellemek ve yenilemek de olmazsa olmazımız. O yüzden günü yakalamak, anı yakalamak, bizden çok daha önde olan sistemleri, kulüpleri yakalamak için devamlı üretmemiz gerekiyor. Takımdaki isimlerle birlikte oynamanın da etkisi olmuştur. Ama bu da yetmez. Onlara saha içinde yardım edemiyorum ve kenardan destek vermeye çalışıyorum. Bu başka bir pozisyon olduğu için daha iyi yönetmemiz gereken bir koltukta oturuyoruz. O yüzden sadece saha içinde onlara kulübede bir güven vermek amacındayım. İnşallah bunu başarmaya gayret göstereceğim" değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye’nin büyük kulüplerine meydan okuduk"
Göreve gelmeden önce taraftarların kendisi için astığı pankart hakkında da konuşan Emre Belözoğlu, "Her insan sevildiğini hissetmek ister. Sevilmek güzel bir duygudur. Herkese de bu yakışır. Biz Başakşehir’de çok güzel seneler geçirdik. Şampiyonluklara oynadık. O bütçeyle büyük başarılar elde ettiğimizi düşünüyorum. Zamanında Türkiye’nin büyük kulüplerine meydan okuduk ve günün sonunda bir gün o şampiyonluk geldi. Şampiyonluk senesinde payı olan birisi değildim ama şampiyon olduklarında oyuncu arkadaşlarım kadar mutlu oldum. O zaman Fenerbahçe’de oynamama rağmen biz şampiyonluktan uzaktık. Buraya karşı bir aidiyetim var. Beni seven ve benim de çok sevdiğim insanlar var. Taraftarımız da çok sayıda olmasa da bize verdiği az ama samimi destek bizi gerçekten mutlu ve motive ediyor. Onlara bir kez daha teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Brezilyalı futbolcu Junior Caiçara’nın, "Emre hoca burada şampiyonluk yaşayamasa da, kazandığımız şampiyonlukta onun da içinde bulunduğu sistem vardı. O nedenle şampiyonluğa katkısı oldu" ifadeleri hatırlatıldıktan sonra Emre Belözoğlu, "Çok teşekkür ederim Junior’a. Biz de kulübün oluşumunda mutlaka katkısı olan oyunculardan birisi olduğumuzu düşünsek de, o dönemdeki şampiyonluk daha pragmatik geldi. Okan hocaya da çok yakıştı bu şampiyonluk. Keza aynı şekilde Abdullah Avcı’nın da, kulübün bu şekilde ilerlemesinde, hedef kulüp haline gelmesinde çok büyük bir payı olduğunu düşünüyorum. Biz o dönemde ayrıldık ama mutlaka sistemin içinde olumlu anlamda bir yerlere dokunmuşuzdur. Futbol, hayatınızın merkezinde olması gereken bir oyundur. Ben bunu bütün arkadaşlarıma futbolcuyken de söyledim. Başakşehir’deki arkadaşlarıma milli takıma kadar gidebileceklerini söyledim, inandırdım ve gittiler de. Büyük yerlere geldiler. Hem madden hem manen bunun mutluluğunu yaşadılar. Her oyuncu önemli ve değerlidir. Ama benim için futbolu hayatının merkezine koymuş futbolcu her şeyden daha değerlidir. Burada çok güzel bir aile ortamımız var. Junior’a da tekrar teşekkür ediyorum. Hepsi bizim için çok değerli arkadaşlarımız, kardeşlerimiz. Başakşehir de örnek bir aile. Futbol için yaşayan bir kulüp. Biz de bu gelişimin içinde hala olmaya devam edeceğiz. Bundan dolayı da çok mutluyum" şeklinde konuştu.
Fenerbahçe’de sportif direktörlük koltuğundan kalkıp takımın başına geçtiği süreçle ilgili olarak Belözoğlu, "Benim futbolu bıraktıktan sonraki ilk günümden itibaren aklımda teknik adamlık vardı. Bunu o dönemki başkanımız ve yönetimimizle de paylaşmıştım. O dönem için kulübün benim o pozisyonuma ihtiyacı vardı. Elimizden geldiğince doğru işler yapmaya çalıştık. Mutlaka hatalarımız olmuştur ama bilerek, isteyerek bir yanlış yapmadık Fenerbahçe’ye. O yüzden bu durum benim için önemli ve değerliydi. Giderken birçok insan teveccüh gösterdi. Ayrılırken birçok insan üzüldüğünü söyledi, sokakta birçok insanın bana ağlayıp sarıldığına şahit oldum. Bu durum benim için onur ve gururdu. Ama ne olursa olsun, teknik adamlık benim futbolu bırakmaya yakınken, hedeflerimi ve hayallerimi oluşturduğum bir meslekti. Hazırlığım vardı. Futbolla alakalı hiçbir konuda sağlığım elverdiği sürece çekinmem. Hayatımı futbol için planladım. Ailemden sonra futbol benim için en değerli durumu oluşturur" dedi.
Futbolda 'Patron' olarak tabir edilen sportif direktörlükten teknik adamlığa geçişiyle ilgili de konuşan turuncu-lacivertlilerin teknik direktörü, "Patronluk çok benim inandığım bir durum değil futbolda. Patronluk, bir şirkette ya da fabrikada olur ama futbolun içinde birçok paydaş var. Başkanı, yöneticisi, futbolcusu ve herkesin o yapının içinde bir pozisyonu olmalı. Herkesin birbirini yönettiği süreçler olmalı. Sportif direktörlükten hocalığa geçişi başkan istedi. Benim kafamda da bu durum yoktu ama kulübün o dönemde buna ihtiyacı olduğu için kabul ettim bu durumu. Kolay da olmadı. Beraber çalıştığımız Erol hoca vardı. Kendisine de bu süreci anlattık. Kolay kararlar değildi ama inandığım bir doğru varsa çekinmeden yapmaktan geri durmadım. O gün Fenerbahçe için doğru olanın o olduğunu düşündük ve beraber hareket ettik. Fenerbahçe’de çalıştığım her kişiyle güzel duygular içinde ayrıldım. Bu başkan için de geçerli, Erol hoca için de geçerli. Yapmamız gereken oydu ve yaptık. Bütün Fenerbahçeliler için sonu daha iyi olsun, daha güzel olsun isterdim" açıklamasında bulundu.
"Eskiden planlarımızı patır kütür döküyorduk ortaya"
Kariyeri için uzun metrajlı planlar yapmadığını sözlerine ekleyen Emre Belözoğlu, "Kendime sakladığım hayallerim ve düşüncelerim var. Gençliğimizde birçok planımızı ve programımızı patır kütür döküyorduk ortaya. Ama şimdi öyle değil. Başkanlık gibi zaten bir isteğim yok. Ama ben genç bir teknik adamım. Kendimi geliştirmek, güncel oyuna motive edip yeni bir şeyler hazırlamak, insanlara yeni bir şeyler göstermek, oyuncuları yeni bir metotla eğitmek gibi bir arzu isteğim var. Bu benim için hedef olabilir. Futbolu geliştirecek şeylerin içinde olmak benim için hedef olabilir. Başkanlık ya da patronluk, benim gündemimde olan konular değil" diye konuştu.
Teknik adam olarak oyunun içinde de kalmak istediğini söyleyen Teknik Direktör Emre Belözoğlu, "Bazen antrenmanlarda oyuncularla yer alıyorum. Antrenmanlarda yer almak bazen onları da yarışmacı kimliğe sokabiliyor. Tabii ki mesafeli ilişkiler uzun ömürlü oluyor. Her konuda bu böyledir. Arkadaşlıkta da, evlilikte de, şirkette yöneticiyle çalışan arasında da mesafe olması gerekiyor. Benim de oyuncularımla aramda bir mesafe var. Benim girebileceğim, onların girebileceği bir alan var. Bunu iyi canlandırıp bir şekilde uygulamaya geçmeniz gerekiyor. Ben şu an için inandığım metotları uygulamaya çalışıyorum. Ama saha kenarında oyuncuların yanında olmak bence onlara güven verir. Çünkü yanlarında onlardan daha tecrübeli ve üst seviyede oynamış bir hocalarının olması bence onları motive edecektir" diyerek devam etti.
Süper Lig’deki genç teknik adamların mutlaka Avrupa’da çalışma hedefinin olması gerektiğini de vurgulayan Belözoğlu, "Mevcutta genç olan bütün arkadaşlarımızın hedefi yurt dışı olmalı. Türkiye’de nasyonal hedefler var. Herkesin planları vardır ama bence Avrupa’ya gitmek, Avrupa’da mücadele etmek, Türk genç hocalarımızın hedefi olmalı" dedi.
The Guardian tarafından dünyanın en iyi 100 futbolcusunun seçildiği oylamada jüri üyesi olarak görev alan Emre Belözoğlu, Burak Yılmaz’a oy verdiğini ifade ederek, "Burak Yılmaz’a oy verdim tabii ki ama hak ettiği için verdim. Geçen sene göğsümüzü kabarttı, bayrağımızı dalgalandırdı. Birçok yıldızın içinde yılın sporcusu seçildi ve fazlasıyla hak etti. Ben kendimce belirlediğim oyunculara oy verdim. Kante, De Bruyne, Salah, Lewandowski, Burak vardı oy verdiklerim arasında. 7-8 oyuncuya oy verdim. Çok kişi oy kullandı. Burak Yılmaz hak ettiği bir ödül aldı. Hak ettiği bir konumda. Birçok Türk gencine bu anlamda örnek bir isim. Bu yaşlarda Avrupa’da ismini duyurmak, ülkemizin ismini duyurmak herkese nasip olacak işler değil. Çok çalışmak, hayatının merkezine futbolu koymaktan geçiyor. O da bunu başardı. Ailesiyle birlikte işine konsantre ve hayatın gerçeklerine motive. Birçok oyuncunun çok daha ötesinde başka bir performans sergiliyor bence" ifadelerini kullandı.
Son olarak hedefleri hakkında konuşan Emre Belözoğlu, "Şu anda hayalimde çalıştıracağım bir takım yok. Hedef olarak sadece kendimi geliştirmek, Başakşehir’in başarısı için daha dominant, daha kazanan, daha net, oyuncuları mutlu eden bir oyun inşa etmek var. Onun dışındaki zaten kaderimiz ve bunu yaşayıp göreceğiz. Ama mutlaka hedeflerim arasında ülkemi futbolcu olarak nasıl temsil ettiysem, hoca olarak da temsil etmek isterim. Spesifik bir takım ismi vermeyeyim ama mutlaka oynadığım takımlarda bir gün hoca olarak da görev almak isterim. Ama şu anda gerçekten bir takım ya da bir lig üzerinden değil, kendi gelişimim ve Başakşehir’in başarısı için neler yapabilirim diye düşünüyorum. Hedeflerim ve hayallerim bu yönde" diyerek sözlerini tamamladı.
© Tüm hakları saklıdır.