Bir çok takipçim, beni, "kendilerini ihmal etmekle" suçladı, haklılar. Youtube'un kendine özgü, samimi, informal, daha amatör bir yanı var ve onu sevmeme rağmen olmadı. Çünkü ben her tür yayına çok ders çalışarak çıkan bir insanım. Bu da vakit ve enerji istiyor
Bugüne kadar youtube'da insanlar beni izledi ve ben de o tıklardan bir kuruş para kazandım gibi bir olay olmadı. Kazanılan para, yayın için çalışan ekip ve kanalın giderlerine gitti. Zaten bunu beni tanıyan herkes biliyor. O zaman sorun ne?
Sorunun birinci parçası kanala gelirken, "youtube kanalım ölmesin" talebimi kabul eden yönetimin, şimdi herkes için fikir değiştirmesi. Ama bize dayatılan şey, "youtube kanallarınızı kapatın" olsaydı, bu da, kabul ederiz veya etmeyiz, bir yere kadar tartışılabilir bir şeydi.
Ben kanalın kadrolu elemanı değilim, baştan anlaşmamızda da, "youtube devam edecek" vardı. Dolayısıyla kanalın bana böyle bir şey dayatma hakkı yok. Ama sürekli söylenen, "Türkiye'nin bu durumunda, ekranda olmanız lazım" nedeniyle bu da belki kabul edilebilirdi.
"Kanal, gelirin yarısını bana vereceksiniz" dedi
Kanal yönetimi, youtube kanalımızı HalkTV çatısı altına getirmemizi ve böylece kendisini bir platform (MCN) olarak konumlamayı istiyor. Bu da olabilir. Ama burada da bir şart ileri sürüyor, "kanal gelirinizin yarısını bana vereceksiniz". İşte ipin koptuğu nokta bu.
Herkes bana, "para kazanmıyorsun, o halde niye kabul etmiyorsun? Hem de para kazanmış olursun" dedi. Ama sorun parada değil, sorun para olsa ben o kanalda haftada 4-5 yayın yapar zaten para kazanırdım. Burada büyük bir etik sorun var, herkes o sorunu görmezden geliyor.
Bir kanalda ekrana çıkmak için, youtube kanalında yayın yapıp, onun gelirinin yarısını kanala vermek (aslında geliri kanal alıp bize verecek) bana ahlaken doğru gelmedi/gelmiyor. Böyle bir şeyi kabul etmeyi alçaltıcı, incitici buldum.
Başında böyle anlaşsak veya kanalın kadrolu elemanı olsam veya youtube kanalım olmasa ve "sana bir kanal kuralım" diye gelseler böyle olmayabilirdi. Zaten hiçbir talepte bulunmadan kanal için sponsor geliri olsun diye ekonomi yayını da yaptım.
Çeşitli çözüm teklifleri oldu, bir ay çeşitli pazarlıklar yapıldı. Seyirciler de bir şeyler sezdi. Ama her uzlaşmadan sonra, uzlaşma bozuldu ve en başa döndük. Burada iğneyi kendime batırayım, ilk uzlaşma bozulduktan sonra ben de her seferinde el yükselttim.
Ama, "ben ne yayın yapsam zaten izleniyor" sözünün patron tarafından söylenmesinin ağırlığı, bu mesleğe bunca yılını veren bir insanı incitip, öfkelendiriyor. O zaman benim gece gündüz rapor okumamın, analiz yapmamın, içerik üretmemin hiçbir önemi yok yani.
Ayrılık olmaması için çaba harcayan tüm dostlara teşekkür ederim. Sevgili @AysenurArslantv çok özür dilerim, olmadı. Ama senin de hep söylediğin gibi, ben "deve için değil, ama ilkesel pire için yorgan yakabilenlerdenim".
Ve ekrandaki her yayınımı izleyerek destek veren, çok güzel ratinglerle, "çalıştığıma değdi" dememe neden olan tüm seyircilere de teşekkür ederim. Benim söyleyeceklerim var; bunları söylemeye devam edeceğim. Umarım siz de dinlemeye devam edersiniz. Sağ olun."