103 emekli amiralin imzaladığı Montrö bildirisine imza atmayan emekli Oramiral Nusret Güner, yayınlanan bildiriyle tamamen hemfikir olduğunu, bunun darbe iması değil, bazı tehlikelere dikkat çekmek olduğunu söyledi. “Montrö Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğini ön planda tutar. Montrö'yü değiştirme girişimi (Kanal İstanbul dahil) Türkiye'ye kötülüktür” diyen Güner, “AKP hükümeti; Kanal İstanbul Projesi'nin özellikle siyasi, stratejik ve askeri yönleriyle, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşlerinin ne olduğunu mutlaka Türk Milleti'ne açıklamalıdır. Bu kurumlar, iktidarın duymak istediklerini mi, yoksa gerçekleri mi dile getirmiştir, bilinmeli” ifadelerini kullandı.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’e konuşan Güner, tartışma yaratan askeri okullara girişte “İrticai faaliyetlere karışmamış olma” koşulunun kaldırılmış olmasının sorumluluğunun sadece siyasilere yüklenemeyeceğini, hayati tehlikeleri siyasilere yeterince anlatamayan, onları ikna edemeyen üst düzey komutanların tarihi sorumluluğu olduğunu ifade etti.
Şu anda hiçbir askeri/ siyasi gücü bulunmayan ama 30-40 yıllık devlet deneyimi olan 104 emekli amiralin Montrö Sözleşmesi'nin hayati olduğuna, tarikat mensuplarının Deniz Kuvvetleri'ne alınmasının tehlikesine dikkat çekmesini, “Demokratik bir hareket” olarak değerlendiren emekli Oramiral Güner, şunları kaydetti:
“Türkiye Cumhuriyeti'nin geldiği noktada, komutanlarının yaptıklarına hemen hüküm verip ‘Edepsizlikle' suçlayan bir Sahil Güvenlik Komutanlığı! İçlerinde bir zamanlar kendilerine de komutanlık yapmış olan büyüklerini ‘Edepsizlik yaptılar' diye yargılıyor. Bu sözleri söyleyenler şimdiden tarihe ‘Kara leke' olarak geçmiştir.”
“Tek arzuları ülkesinin güvenliği/refahı olan emekli amiraller üzerinden asker karşıtlığı hortlatılmak isteniyor”
“Montrö Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğini ön planda tutar. Montrö'yü değiştirme girişimi (Kanal İstanbul dahil) Türkiye'ye kötülüktür. Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'ye sağladığı en büyük dezavantaj nedir? Türkiye; ticaret gemilerini, küçük bir sağlık vergisi dışında, hiçbir ücret ödemeden geçirmek zorundadır. Ancak, Karadeniz'in bir Türk gölü olduğu süre hariç, yüzyıllar boyunca, Osmanlı da yüzde yüz egemen olmamıştır. Yüzyıllardır, tam bir hakimiyetin söz konusu olmadığı Türk Boğazlarında; Türkiye kendini savaş tehdidi içinde hisseder veya bir savaşa girerse, geçişler için tek başına söz sahibi ülke Türkiye olacaktır.”
“Geçiş sınırlandırılması Harp Gemileri için geçerlidir. Ticaret Gemileri için Montrö tüm ülkelere geçiş serbestisi veriyor. İstanbul Boğazı'ndan serbestçe geçme hakkı olan bir ticaret gemisinin, para vererek Kanal İstanbul'dan geçmek isteyebileceği ayrıca değerlendirilmelidir.”
“1936 Montrö Sözleşmesi; İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı olarak tarif edilmiş olan Türk boğazlarını kapsar. Kanal İstanbul bu tarifin dışındadır. Türkiye'ye, bir ölçüde de Karadeniz'e kıyısı olan devletlere avantaj sağlayan Montrö Sözleşmesi hayatidir.”