İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhur İttifakı'nın İstanbul adayı Murat Kurum'un "Ulaştırma Bakanı'na sordum, İmamoğlu açılışa davet edilmedi' açıklamasına yanıt verdi. Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan'ın davet mailini ekranda gösteren İmamoğlu, "Bu acemi adaya bunu postayla yollayacağım. Utanır mı bilmem!" ifadelerini kullandı.
Projelerini hatırlatan İmamoğlu, "Bizim dönemimizde kreş konuşuluyor, burs konuşuluyor, dağıttığımız süt konuşuluyor. Bunlar bizim dağıttığımız sütle dalga geçiyorlar. 250 bin çocuğa süt dağıtan amcaları İmamoğlu'nun mega projesi Halk Süt. Anlayana." mesajını verdi.
İmamoğlu, Silivri İçme Suyu Yatırımları açılışı ve halk buluşmasında konuştu.
İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Burası benim en çok önem verdiğim noktalardan biri. Silivri ile ilgili rapor vereyim. Selimpaşa alt geçidini bilir misiniz. Yıllarca buraya gelip gidiyoruz. Benim babam da Selimpaşa'da oturuyor. Yol bir yerden sonra bitiyor. Bunu yapmak bize nasip oldu. Hayırlı uğurlu olsun. Kiptaş Silivri'de çok huzur mekanlar ve evlerini sabit taksitle yapıp teslim ettik. Başkaları gibi değil ne dediysek yaptık zamanından önce bitirdik. Bunların yaptığı ihmal, israf ve ihanet. Bizim dönemimizde kreş konuşuluyor, burs konuşuluyor, dağıttığımız süt konuşuluyor. Bunlar bizim dağıttığımız sütle dalga geçiyorlar. 250 bin çocuğa süt dağıtan amcaları İmamoğlu'nun mega projesi Halk Süt. Anlayana. Talanı, rantı bu şehrin üzerinden attık şimdi tamamen kovacağız. Ben bu şehrin insanını birbirinden ayırmadım. Sen o parti, sen bu partidensin demedim. İşin sırrı budur; eşitliktir, adalettir!
"Melen Barajı da onların yalanları da bitmedi"
“Bu büyük şehirde önemli israflardan birisi, ne yazık ki bu konuda, özellikle su konusunda yapıldı. İhmal ve israfın bir ayrı penceresi, yıllarca İstanbul'a söylenen en büyük yalanlardan birisi çme suyu konusunda söylendi. Nedir biliyor musunuz? O büyük israfın, o büyük yalanın adı; Melen Barajı. Hatırlayın; 2019’da Sayın Cumhurbaşkanı, o dönemde meydanlarda bana ithamda bulunarak, ‘O bilmiyor. 2050 yılına kadar, ben, İstanbul'un su sorununu çözdüm’ dedi. Melen Barajı'nın bittiğini düşünüyordu. ‘Melen Barajı'nı bitirdik’ dedi. Hatta, ‘2071 yılına kadar su sorunu yaşanmayacak bu şehirde’ dedi. Bunu dediler ama Melen Barajı da onların yalanları da bitmedi. Ben, seçimden sonra bir gittim ki, koca barajın bütün o duvarları çatlaklar içerisinde. 10 yıl önce temelini attıklarında’ ‘2 yılda bitireceğiz’ diyenler, bugün Meeln Barajı’nın adını ağızlarına bile almıyorlar. Aynen Kanal İstanbul'un adını ağızlarına almadıkları gibi. Ortada Melen Barajı diye bir şey yok; ortada Melen Barajı rezaleti var. Melen Barajı rezaletinde imzası olanlar, bugün hiç utanmadan, bir de ‘İstanbul'a 6 yeni baraj yapacağız’ diye vaatte bulunuyorlar. Vatandaşı bu kadar kolay kandırabileceklerini düşünüyorlar. Bakın, size bir şey söyleyeyim. Kandırma işinde, bunlar çok marifetli. Ama iki konuda marifetlerini ispat etmişler. Bu iki konu ne biliyor musunuz? Sırası geldi mi ‘Aldandık’ diyorlar. Sırası geldi mi aldatıyorlar. Bu millet, aldananı da sevmez, aldatılanı da sevmez. Bu millet, başına aldananı da getirmez, aldatanı da getirmez; seçmez kardeşim.”
Murat Kurum'a yanıt verdi: Utanır mı bilmem
"Ben dün Altyapı ve Ulaştırma Bakanımızla beraberdim. İmamoğlu'na herhangi bir davet yapılmamış.” diyen Murat Kurum'a yanıt veren İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Cuma günü Sancaktepe'de, şöyle naif bir şey söyledim. ‘Bu zamana kadar hiç davet edilmemiştim. İlk kez, Sirkeci-Kazlıçeşme tren hattının açılışı için tarafıma davet geldi. Çok teşekkür ederim. Bu davete katılacağım. Çünkü yanlış uygulamanın bitmesi gerekir’ dedim. Aynen böyle söyledim. Ertesi gün ses, acemi adaydan çıktı. Acemi aday dedi ki, ‘Hayır, hayır…’ büyük bir şey yakalamış gibi, ‘Ulaştırma. Bakanlığı’na sordum. ‘Ekrem İmamoğlu davet edilmedi’ dedi. Kendi kendine davet uyduruyor’ dedi. Sevindi ya. Bakın, adam sevindi yani. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın, İstanbul'da bir açılışa davet edilmemesine sevinen biri olur mu Allah aşkına? Normal biri ne der? Yani ben daveti uydurmuş olsam dahi ne der? ‘İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıdır. Başımızın üstünde yeri var. En güzel şekilde ağırlarız.’ AK Parti seçmeni İstanbullu hemşerilerim bunu duysun. Özellikle bu sözleri duysun. Bakın çok ayıp, çok ayıp! Ayıp değil mi? Bizim toplumumuzun örfüne, adetine yakışan bir tavır mı bu? Hayır. ‘Davet etmedik’; etmesin. Vallahi takdiri size bırakıyorum.”
"Kıvırmaya başlayacak"
“Ama iş burada bitmedi. Bakın, diyebilirsiniz ki, ‘Sen de davet edilmedin kardeşim madem, neden ‘Davet edildim’ diyorsun, diyebilirsiniz. Şimdi ekranlara bir görüntü istiyorum. Bir görüntü gelecek. İyice bakın. Şimdi bu bana gelen davet maili. Aldım, getirdim, burada. İşte yazıyor. Kimden geliyor? Açılışın olduğu yerin ilçe belediye başkanı Sayın Ergun Turan'dan. Yukarıda yazıyor. Buradan Fatih Belediye Başkanı'na teşekkür ediyorum davet için. İyi düşünmüş, güzel düşünmüş. Sonra nereye geliyor? Aşağıda yazıyor bak. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı protokolüne geliyor. Yani benim protokolüme ne zaman gelmiş? 22 Şubat Perşembe öğleden sonra 3’ü 26 geçe. Konu ne? Aşağıda yazıyor. Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistemi açılış daveti. Mektuba, davetiyenin dijital hali de eklenmiş. Yani sadece bununla kalmamış, bir de dijital hali eklenmiş. Cumhurbaşkanı'nın da katılacağı yazıyor. ‘Açılışa törenine katılmanızdan onur duyarız’ diyor. Kim diyor? Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu. Şimdi benim için, ‘Kendi kendine davet uyduruyor’ diyen bu acemi adaya, bunu postayla yollayacağım. Utanır mı bilmem. Hiç sanmam ama, utanır mı bilmem. Bu maili gördü ya, şimdi kıvırmaya başlayacak. ‘Aslında öyleydi de böyleydi.’ Yazıyorum bakın buraya; Fatih Belediyesi'ne suç atar. Fatih Belediye Başkanı'na suçu atıp, kaçar bu. Yazık ya. Vallahi yazık.”
İmamoğlu ekranda Fatih Belediye Başkanı'nın kendisine yolladığı davet mailini gösterdi
Kurum'a ÇED raporu tepkisi
“Bakın biraz ar etse, verdiği ÇED raporunda ‘heyelan tehlikesi yok’ diye imza atıp, Erzincan'da 9 kişinin heyelanla ölmesinin acısını yaşardı. Bunu yapmak ve ailelerin acılarına ortak olmak yerine, magazin programına çıkıp, gülerek, gülerek, ‘ÇED raporu ile ne alakası var’ demezdi. Şimdi bu daveti gördü. Herkes gördü. Çok net bunu anladı. Artık ne yapması lazım? Nezaketli biriyse, en azından çıkıp özür dilemesi gerekir. Bakın bir şey daha söyleyeyim. Henüz geç değil. Ben buradan tekrar edeyim. İster Fatih Belediyesi, ister Ulaştırma Bakanı, ister Cumhurbaşkanı… Tarafıma davet yenilenirse, ben bu hattın açılışına gene gideceğim. Gene katılırım. Sorun yok. Bakın; İstanbul'da devletimizin bir açılışına katılmak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin vazifesidir; bir. İkincisi… Bakın İstanbul'da bir açılışa Büyükşehir Belediye Başkanı’nı davet etmek de vazifedir;iki. Üçüncüsü ne biliyor musun? O cumhurbaşkanlığı koltuğu da bu milletin, o bakanın koltuğu da bu milletin, bu belediye başkanlık koltuğu da bu milletin. Onu, onlar bilmiyor. Bunu onlara öğreteceğiz. Daha ileri gideyim. Bu dediğim tavır ve davranış, mecburiyettir. Bu nezaketi, devlet katından uzak tutmak doğru değildir. Bu iş, acemi adayın ağzına konu edilecek sıradanlıkta bir olay da değildir.”
"Milletin gündemi daha önce Kanal İstanbul muydu?"
“Bakın; Kanal İstanbul meselesini hatırlayın. ‘Kanal İstanbul, efendim halkın gündeminde değil, halkın gündeminde olmayan konulara ben girmiyorum.” Kanal İstanbul ne zaman halkın gündeminde oldu? Kanal İstanbul ya Sayın Cumhurbaşkanı'nın gündemi oldu ya oraya yatırım yapan bazı Arap Yarımadası ülkelerindeki iş adamlarının gündemi oldu ya da sıklıkla sen konuştun. Hatta şöyle konuştu: ‘Ya-pa-ca-ğız.’ Aynen böyle dedi. Onun için millet, sizin bu yalanlarınıza aldanmayacak. Millet, sizi kırk yılda bir çarşıda, pazarda gördüğünde sizler pazara geldiğinizde, ‘Bana ne olur Kanal İstanbul'u yap mı dedi? Böyle bir şey mi dedi? Milletin gündemi daha önce Kanal İstanbul muydu? Hayır. Aynen bugün olduğu gibi, hayat pahalılığıydı, geçinememekti, iş bulamamaktı. Enflasyon bu ülkede üç hanelere çıkmış, emekliye, Cumhuriyet tarihinin en kötü dönemi yaşatılmış, pazarlarda kadınlar, erkekler, ağlayarak geçim sıkıntısını anlatıyor. Ben pazarlardayım kardeşim. Her gün bir semtte pazara gidiyorum. Vatandaşla dertleşiyoruz. Dertlerini dinliyorum, sıkıntılarını dinliyorum. Geliyor annemiz, babamız, amcamız, teyzemiz, kardeşimiz, evlatlarımız, daha küçücük çocuklar bile sıkıntısını anlatıyor. Böyle kafa kafaya veriyoruz. Kulağımı ona dayıyorum, onu sessizce dinliyorum. İnsanlar yokluk, kıtlık, yoksulluk içinde; bunlar hala neyin peşinde?”
“Bu kadar rahat yalan söyleyen, seçim öncesi her renge boyanıp, her kılığa girenlerden İstanbul'a hiçbir fayda gelmez. Allah memleketimizi, milletimizi, şehrimizi, hemşehrilerimizi bunlardan korusun. Bunlar belediyeciliği bilmez. Bunlar ancak israfı bilir. İstanbul'a ihaneti bilir. Ben demedim kendisi defalarca tekrarladı ‘İhanet ettim bu şehre’ diye. 2019’da bunların düzeni bozuldu. Düzeni bozulan o bir avuç insan, o günden beri sürekli yaygara koparmaya çalıştılar. Çünkü İstanbul'un başardığını gördüler. Hep birlikte, milletçe, el ele, kol kola, israfı bitirdik. Bu şehre biz hizmeti getirdik. Bu şehre en güzel hizmeti biz taşıdık. Beş yıldır bu şehirde, herkesten çok sizin sözünüz geçiyor. Siz ne derseniz, o oluyor. Siz daha fazla metro istiyorsunuz; yapıyoruz. Daha çok yeşil alan diyorsunuz; açıyoruz. Kreş, Halk Süt, Anne Kart, yurt, Kent Lokantası, kütüphane, otopark, okul, spor tesisi… Siz istiyorsunuz, biz yapıyoruz. Sizinle aynı yolda, sizinle aynı hedefe doğru ve yalnız sizi dinleyerek yürüyoruz.”