Politika

Ekrem İmamoğlu'ndan üç bavulla YSK'ya başvuran AKP'ye tepki: Bu çantalarla adliyeye gidenleri hatırlıyorsunuz değil mi?

"Kimse kendi malını devretmiyor"

16 Nisan 2019 17:57

Resmi olmayan sonuçlara göre, 31 Mart seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, AKP'nin İstanbul seçimlerinin yenilenmesi talebiyle YSK'ya yaptığı başvuruya tepki gösterdi. Ergenekon sürecinceki içinde sahte evrakların bulunduğu bavullara gönderme yapan İmamoğlu, "Bu çantalarla beraber daha önce adliyeye gidenleri hatırlıyorsunuz değil mi? Vatanseverlerin canına mâl olan o kumpası hatırlıyorsunuz değil mi?" diye sordu. 

İstanbul Belediye Başkanlığı makamı için "Kimse kendi malını devretmiyor" ifadesini kullanan İmamoğlu, "Bu ülkede Türk vatandaşı ne kadar teminatlıysa, Kürt vatandaşım da o kadar teminatlıdır" dedi.

Şişli'de halka seslenen İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Ekranda çantaları görünce zannetim ki makam sahibi olan insanlar pılını pırtını topladı bir yere gidiyorlar. Meğer YSK'ya gidiyorlarmış. Bu çantalarla beraber daha önce adliyeye gidenleri hatırlıyorsunuz değil mi? Vatanseverlerin canına mâl olan o kumpası hatırlıyorsunuz değil mi? Bunlar aynı kafa. 

Ben kimsenin hakkını yemedim ama 16 milyon insanın hakkını da yedirmeyeceğim. 

Bu seçim Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinin en değerli en önemli süreçlerinden bir tanesidir. Halkın iradesi sandığa yansımıştır. Şimdi tutanağı tutacaksınız sonra mazbatayı vereceksiniz. Bunu tekrar tekrar il seçim kuruluna hatırlatıyorum. YSK'ya sesleniyorum; sürecin ilk gününden bu yana binlerce insan İstanbul'da oylara sahip çıkmıştır. Her birine teşekkür ediyorum. İstanbul Gönüllüleri sürece büyük katkı sundu. Ne zaman ki arıza çıkarmaya başladılar, Türkiye'nin her yerinden gelen milletvekillerimiz, genel başkan yardımcılarımız, çözüm üretmişlerdir. YSK'ya sesleniyorum, iğne deliği kadar boşluğu yoktur sürecin. Bu süreç ahlaklıdır. Tarihi vazifenizi yerinize getirin. Bir an önce olağanüstü itirazı netleştirin, işimize bakalım. Mazbatamızı verin, bu halk Şaraçhane'de kutlama yapmayı bekliyor.

Çocuklarımız, gençlerimiz diyor ki, her şey güzel olacak. Kimsenin sizin canınızı sıkmaya hakkı yok. Neymiş efendim biz çalışamazmışız. Meclis fazlaymış, belediye başkanı merkezi hükümetle anlaşamazmışız. Ben bu ülkeye, bu şehre hizmet etmeye geldim mi? Bu ülke Ankara'daki hükümeti seçti mi seçti. Ben İstanbul'a belediye başkanı seçildim mi? Biz millete hizmette yol arkadaşıyız. 

Arkadaşlar, önümüzde çok az bir zaman kaldı. Geleceğe umutla bakacağız. Gençlerle üreteceğiz. Çocuklarımıza güzel bir çevreyle şehir hazırlayacağız. 

Kimse kendi malını devretmiyor. 16 milyon İstanbul'un belediye başkanlığını bu kardeşinize devredecekler. O şaibe naralarını bu kulaklar duymuyor. Kendi başarısızlıklarını örtmeye çalışıyorlar. 

Biz milletçe bir aradayız. Dünyanın en güzel şehrinde hayatımızı sürdürüyoruz. İstanbul dünyanın en güzel şehri. Bu nimetin bilelim. Bu şehre asla ihanet etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz. Bu şehre hizmet edeceğiz. Bu şehrin insanının insanca, eşit bir şekilde yaşaması için adil bir yönetim olacağız. Bu şehirde yaşayan herkesin kardeşliği için mücadele edeceğiz. Ayrımcılık yapmayacağız. Herkesin inanç özgürlüğü için mücadele vereceğiz. Herkesin inancına, ibadetine saygı gösteren bir yönetim olacağız. Bu şehirde, hele de Şişli'de Hristiyan vatandaşımız da var Ermeni vatandaşımız da var... Azınlık diye bir kavram yok. Kardeşlik için mücadele edeceğiz.

Ben size bir şey söyleyeyim, bu gökkubbe altında, bu cennet vatanda bir arada yaşamanın zenginliğinin tadına varmalıyız. Bu ülkede Türk vatandaşı ne kadar teminatlıysa, Kürt vatandaşım da o kadar teminatlıdır. Kol kola olacağız. 

Gençlerin hayallerini başka ülkelerde değil bu şehirde kurmasına izin veren, üreten, iyi insan olan bütün İstanbullular yoldaşım olsun istiyorum. Hedefimiz dünyanın en güzel şehrini yaşatmak. Ama yoldaşlığın kuralları var; ben 7/24 sizin yanınızdayım. Birbirimizin yanlışını büyüten değil, düzelten olacağız. Bir çalışacağız, siz denetleyeceksiniz.