ABD ile Türkiye arasındaki Papaz Andrew Brunson krizi sonrasında yükselişe geçen dolar, siyasilerin açıklamalarıyla rekor üstüne rekor kırıyor. Türk Lirası her geçen gün yabancı paralar karşısında hızla değer kaybetmeye devam ediyor. Acil bir kriz programının devreye sokulması gerektiğini belirten ekonomistler, Türkiye’nin 1929 politikalarını izlemesi tavsiyesinde bulundular.
Türk Lirası ve Türkiye ekonomisi zor günlerden geçiyor. Ekonomi politikaları ve yeni sisteme duyulan güvensizlik sürerken, ABD ile büyüyen sorunlar TL’deki kaybı hızlandırdı. Dolar, tarihi zirvesi olan 6.8703 liraya çıktı. Rekor üstüne rekor kırdı. Kurdaki günlük yükseliş yüzde 23.3’ü bulurken yükselişte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘ekonomik savaş’ söylemi, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı ve tatmin edici bulunmayan ekonomi yaklaşımı ile son olarak dün akşam saatlerinden ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptırım açıklaması etkili oldu.
Aydınlık'te yer alan haber aynen şöyle:
Uzmanlar, ekonomik krizin çözümü için “planlı ekonomiye” geçilmesi ve 1929 modelinin esas alınması gerektiğini belirtti. Ekonomide yaşanan yapısal sorunlara ABD kaynaklı operasyonun da eklenmesi ile birlikte döviz kurları hızla yükseldi. Döviz kurlarındaki yükseliş faizleri de artırırken, özellikle döviz borcu olan şirketler ciddi sıkıntıya girdi. İşadamları borçlarını yeniden yapılandırmak için bankalarda kuyruğa girerken, icralık olanların sayısı da hızla artıyor. Ekonomistler acil bir kriz programının devreye sokulması gerektiği vurgusu yaparken, AKP’nin tek başına krizin üstesinden gelmesinin olanaksız olduğunun görüldüğünü, ekonominin dış operasyonlara açık hale gelmesinde iktidarın izlediği politikaların etkili olduğunu ifade ettiler.
Krize planlı ekonomi
Ekonomist Nazif Ekzen, Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin kalkınmasını tamamlamamış bir ülke olduğunu belirterek, kalkınmanın tamamlaması için planlı yürüyüş dışında bir seçeneği olmadığını söyledi. Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden çıkabilmesi için denenmiş uygulamalar olduğunu kaydeden Ekzen, şunları söyledi:
“Türkiye bugün 1929’u örnek almalıdır. O dönemde Türkiye’nin elinde parası da yoktu. Planlı bir ekonomi ile mucize yarattı. Bugün kurulu ana sanayilerin önemli bir bölümü o dönemden kalmadır. Demir-çelik sektörü bunun en somut örneğidir. Türkiye bunları yaparken de bir kuruş borç almamıştır. Türkiye geçmişte bunları büyük dayanışma ile aşmıştır. Sanayide, eğitimde her alanda yapılanlar bellidir. Dünya’da en yüksek büyüme gerçekleştirilmiştir. Bunların tartışılacak bir yanı da yoktur. Türkiye bugün içinde bulunduğu krizi de 1929’u örnek alarak aşabilir.”
Türkiye’nin 1929’da izlediği politikaların NATO’ya girmesiyle birlikte tersine döndüğünü, bugün yaşananların da bunun sonucu olduğunu vurgulayan Ekzen, “Türkiye’yi seven insanların yeniden kalkınma hamlesine girmesinden başka çare yok. Türkiye’nin bir krizde olduğu gerçektir. Ama bu krizi aşacak alternatifi ve kadroları da vardır. Çıkış yolu tecrübesi de bulunmaktadır. Türkiye bugün görevde olan kadrolarla krizi aşamaz” dedi.
"Güven sağlanmalı"
Prof.Dr. Esfender Korkmaz da dövizde yaşanan gelişmelerle ilgili Aydınlık’a yaptığı açıklamada, dış borçlarda riskin arttığını, temerrüde düşme tehlikesinin ortaya çıktığını söyledi. Türkiye’nin risk priminin 400’ü aşmasının ciddi sıkıntılara neden olacağını belirten Korkmaz, önümüzdeki dönemde dışarıdan alınacak kredilerde maliyetlerin ciddi oranda yükseleceğini söyledi. Türkiye’de şu anda en büyük sorunun “güven” olduğunu kaydeden Korkmaz, şu görüşleri savundu:
“Türkiye bugünkü noktaya bile bile geldi. Yapılan uyarılar dinlenmedi. Şu anda yönetime güven ciddi oranda sarsılmış durumda. Yöneticilerin açıklamalar güveni daha da sarsıyor. Bütçeden para dağıtarak seçimde oy alabilirsin. Ama sorunu büyütürsün. Yaşadığın bu felaketten kaçamazsın. Acil önlem şart. Herkesin önünü, yarınını görmesi lazım. Bunun yolu da planlı ekonomiden, üretim ekonomisinden geçer.” Prof. Dr. Korkmaz acilen yapılması gerekenlerle ilgili de şu önerilerde bulundu:
“Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp acil istikrar programını açıklamalıdır. Kısa vadede yapılması gerekenler de şunlardır: Faizler artırılmalıdır. Merkez Bankası, kuru da gözeteceğini belirtmelidir. Kontrollü kur politikasına geçilmelidir. Kamuda hızlı ve katı tasarruf politikası başlatılmalı, popülist politikalardan vazgeçmelidir. İkincisi IMF tartışması bitti. 220 milyar dolarlık borcu çevirebilmemiz için IMF ile temasa geçilmesi gerekiyor.”