Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Yıl sonunda temennim faizi tek hanelere indirmeliyiz” sözlerini iktisat bilimcileri ve ekonomistler değerlendirdi. Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Sadece siyasi bir gösteriş için iktisat bilimine ve geniş anlamda ekonomik gerçeklere uymayan sadece siyasi bir söylemden ibaret olan sloganlar sarf ediliyor”, Prof. Dr. Şenol Babuşçu, "Baz etkisi nedeniyle zaten enflasyon düşecek. Algı yönetimi yapacaklar”, ekonomist Murat Sururi Özbülbül de, “Enflasyonun çok yüksek olduğu ülkelerde bankalara düşük faizle borç veriyorsanız bu servet transferdir" dedi.
Erdoğan, dün akşam katıldığı televizyon programında politika faizi ile ilgili olarak, “ABD'nin faiz artırımı dediğiniz nedir? Ne kadar bir oran? Ciddi bir oran yok. Şu anda diyelim ki ABD'de faiz artırımı yüzde 6 olabilir. Avrupa'ya geliyorsunuz, orada da yüzde 4-5. Son toplantıda Para Piyasası Kurulu faizi yüzde 12'ye indirdi. Temennim odur ki bir sonraki toplantıda yine indirerek, yıl sonunda tek hanelere indirilmesi” açıklamasını yaptı.
İktisat bilimcileri Prof. Dr. Erinç Yeldan, Prof. Dr. Şenol Babuşçu ve ekonomist Murat Sururi Özbülbül, Erdoğan’ın bu açıklamasını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.
TIKLAYIN - Erdoğan: Yıl sonuna kadar faizi tek haneli rakama indirmeliyiz; asgari ücret için aralık ayında adım atacağız
“Sadece siyasi siyasi bir söylemlerden ibaret olan sloganlar sarf ediliyor”
Ekonomi yönetiminin piyasanın gerçeklerini göz ardı ettiğini belirten Prof. Dr. Erinç Yeldan, Erdoğan dahil ekonomi hakkında yapılan açıklama ve alınan kararlar için “vitrinde kalmak, ilgi çekmek için yapılıyor” değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Yeldan’ın açıklaması şöyle:
"Türkiye’de herhangi bir para veya maliye geniş anlamda ekonomik programı veya stratejisi artık izlenmiyor. Yandaş şirketlere, yandaşlara rant aktarmak, gelir transferi yapmak için anlık günlük kararlar alınıyor. Bunların dışında sadece siyasi bir gösteriş için iktisat bilimine ve geniş anlamda ekonomik gerçeklere uymayan, sadece siyasi siyasi bir söylemlerden ibaret olan sloganlar sarf ediliyor. Böyle bir sözün iktisadi değerlendirmeye tabi tutulamayacağını düşünüyorum. Piyasa davranışları da zaten çok kısa ve anlık tepkiler verip bu kararları göz ardı ediyor.
“Piyasa ekonomi yönetimini ciddiye almıyor”
Düşünebiliyor musunuz, FED Başkanı ya da ciddi bir merkez bankası başkanı ya da ekonomiden sorumlu kişisi yıl sonuna kadar faizler üzerine herhangi bir değer verse o ülkede yer yerinden oynar. 25-50 baz puanlık kararlar bunlar. Ekonomi yönetimi o kadar piyasanın gerçeklerinden kopmuş ki piyasa bunları asla ciddiye almıyor. Herkes kendini koruyacak şekilde davranışlar sergiliyor. Bu açıklamalar vitrinde kalmak, ilgi çekmek için yapılıyor.”
“Baz etkisiyle enflasyon düşecek”
Prof. Dr. Şenol Babuşçu da baz etkisi nedeniyle zaten enflasyonun düşeceğini belirterek, yapılan için “Algı yönetimi” dedi. Babuşçu, şunları söyledi:
"Politika faizini kasım ayına kadar yüzde 9’a kadar çekecekler. Baz etkisiyle enflasyonun düşeceğini bildikleri için faizi düşürüp enflasyonu düşürdüklerini söyleyecekler. Oysa enflasyonun düşüşü sadece baz etkisinden kaynaklanıyor. Yoksa fiyat artışları sürecek.
“Algı yönetimi yapmaya çalışacaklar”
Kasım ayında yüzde 90’lar civarında olacak enflasyon baz etkisi nedeniyle aralıkta 10 puan, ocakta 10 puan düşecek. Böylece, 'Faizi düşürerek enflasyonu 90’dan 70 düşürdük' diyecekler. Algı yönetimi yapmaya çalışacaklar. Etkileri açısında baktığımızda ise politika faizi etkisiz hale geldiği için 9 ya da 8’e düşmesi hiç önemli değil. Artık kimse dikkate almıyor."
“Bu bir servet transferidir”
Ekonomist Murat Sururi Özbülbül de Merkez Bankası’nın siyasete teslim olduğu için politika faizinin Erdoğan’ın açıkladığı gibi tek haneye inmesinin mümkün olduğunu söyledi. Bankalara verilen düşük faizli krediler için de “Bu bir servet transferidir” değerlendirmesini yaptı. Özbülbül şunları söyledi:
"Hiç şüphesiz ki Merkez Bankası politika faizini indirebilir. Merkez Bankası’nın tamamen politikanın emrine girdiği bir ortamda bunu gayet rahat yapar. Sorun ise bu indirim yapıldığında ne olacağıdır. Şu an Merkez Bankası’nın bankalara verdiği borç faizi çok düşük. Enflasyonun çok yüksek olduğu ülkelerde bankalara düşük faizle borç veriyorsanız bu servet transferdir. Yapılan birilerini zengin etmek anlamına gelir. Bankalar düşük faizle borç alıyor sonra kamuya ve işletmelere kredi olarak yüksek faizle verip para kazanmıyor.
“Kağıt paraların kıymetli maden cinsinden bir karşılığı yok”
Önemli olan faizin değil enflasyonun düşmesidir. Enflasyon her zaman her yerde parasal bir olgudur. Arz talep dengeleri yüzünden ortaya çıkan fiyat değişmeleriyle de bir ilgisi yoktur. Tamamen alım satımda kullanılan paranın değerinin değişmesi ile ilgili bir konudur. Bugün itibariyle kağıt paraların altın ya da gümüş gibi kıymetli maden cinsinden bir karşılığı yoktur. Günümüzde kağıt paralar devletlerin çıkardığı sıfır faizli sonsuz faizli vadeli senet niteliğini taşır. Paranın dolaşımdaki miktarı arttığı zaman para değer kaybeder parayı basan otoritenin itibari azaldığında para yine değer kaybeder. Bu tamamen parasal bir olgudur.
“Kurlar yükseldiği için enflasyon olmaz”
Kurlar esas olarak iki ülke para biriminin satın alma gücündeki değişimleri gösterir. Kurlar yükseldiği için enflasyon olmaz. Enflasyon yükseldiği için kurlar yükselir. İktidarlar istemediği ve enflasyonist politikalar uygulamadığı sürece enflasyon yükselmez. Enflasyonun temel sebebi vergi gelirinin bütçe açığına yetmemesi, bu yüzden para basımının zorunda kalınmasıdır. Bütçeden 9 milyonluk bir veriye bakarken onca israf ve harcama yaparken buna vergi gelirlerinin yetmesi mümkün değildir. Bu yüzden para basılıyor ve enflasyon çıkıyor.”