T24 - Eric Clapton ve Steve Winwood, 13 Haziran Pazar akşamı Kuruçeşme Arena'da konser verdi. İki saat süren konseri 13 bin civarında bir hayran kitlesi izledi. Radikal gazetesi yazarı Tuğrul Eryılmaz, "Son dönemin en iyi konserine imza attılar Kuruçeşme Arena'da. Eminim Jimi Hendrix de yukarıdan Eric Clapton'ı izleyip yaşayan en büyük gitar ustası demiştir. Özellikle 'Layla'yı çalıp söylediği bölümü anlatmak mümkün değil, orada olmak gerekirdi" dedi.
Tuğrul Eryılmaz'ın Radikal gazetesinde "Efsane gitarların gecesi" başlığıyla (15 Haziran 2010) yayımlanan yazısı şöyle.
65'lik Eric Clapton ve 63'lük Steve Winwood, son dönemin en iyi konserine imza attılar Kuruçeşme Arena'da. Eminim Jimi Hendrix de yukarıdan Eric Clapton'ı izleyip yaşayan en büyük gitar ustası demiştir. Özellikle 'Layla'yı çalıp söylediği bölümü anlatmak mümkün değil, orada olmak gerekirdi
Saat tam 21.10’da başladılar ve hiç es vermeden 23.10’da bitirdiler. Kuruçeşme Arena’yı dolduran hayranlarını kırmayıp bir de bis yaptılar ve sessizce gittiler. Leonard Cohen ve Bob Dylan’a saygımız sonsuz ama 65’lik Eric Clapton ve 63’lük Steve Winwood, son dönemlerin en başarılı konserine imza attılar. Eminim Jimi Hendrix de yukarıdan Eric Clapton’ı izleyip yaşayan en büyük gitar ustası demiştir. Özellikle akustik çaldığı ve ‘Layla’yı söylediği bölümü ve Hendrix klasiği ‘Voodoo Chile’ın 16 dakikalık versiyonunu çaldığı bölümü anlatmak mümkün değil, orada olmak gerekirdi.
Ya Steve Winwood’a ne demeli? Joe Cocker-Peter Gabriel karışımı sesiyle bizleri taa Spencer Davis grubu günlerine götürdü. ‘Gimme Some Lovin’i söylerken Rezzan Tuncay, Ahmet Tonak gibi profesörlerden 120 kiloluk İrlandalı ‘amca’ya kadar herkes zıp zıptı. Sırf benim yüzümden yaş ortalaması yükselmeyen bir konserde zıplamak pek keyifli oldu. Hayatımda hiç bu kadar çok 50 (aslında 60 civarı bile hiç abartı olmayacak) yaşını aşmış insanın bir anda ‘teenager’ mood’una girdiğini, tabii ki kilolardan ve ayakta dikilmenin ağrılarından değil ruhlardan bahsediyorum, görmemiştim.
Gece tahmin edilebileceği gibi blues ağırlıklıydı ama rock da ihmal edilmedi. Eh, dünyanın en iyi blues yapan ‘beyaz çocuklar’ından başkası da beklenmezdi. Her notanın hakkı sonuna kadar verildi. Bu kadar temiz icra edilmiş bir ‘loud music’ konseri dinlemek kolay nasip olmaz. Clapton ve Winwood ikilisi kafalarına göre çaldılar ama yaşları 17 ile 70 arası değişen hayranlarının beklentilerini çok kulak arkası etmediler. ‘After Midnight’ kalabalığı dalgalandırdı. ‘Voodoo Chile’ herkese boyut değiştirtti. Neredeyse hiç konuşmadılar. İki üç kez ‘teşekkür’ edildi, bir de Eric Clapton ‘Mr. Steve Winwood’ dedi. Hepsi bu. Gece gitarların gecesiydi.
Bütünüyle muhteşemdi
Yaklaşık 13 bin seyircinin olduğu gecenin en büyük süksesi ise, sürpriz ‘Cocaine’ oldu. ‘Layla’ ve ‘Crossroads’ kadar kıyamet kopardı. Aslında şunu çaldılar bunu söylediler ya da söylemediler demek çok ayrıntı. Konser bütünüyle muhteşemdi. Yalnızca 99 lira ödeyerek, yalnızca Clapton ve Winwood’u değil, Traffic, Cream, Spencer Davis Group ve Blind Faith’i de dinlemiş olduk. Araya ‘Yardbirds’ de sıkışsa fena olmazdı denilebilir ama bu kadarlık kusur kadı kızında bile bulunur. Kabataş’a giden teknede karşımızda oturan İspanyol çift ‘For Your Love’ı mırıldanıyordu da oradan aklımıza geldi.