T24 - ‘Slowhand’ lakaplı gitar efsanesi Eric Clapton, bu gece rock müziğin mihenk taşlarından Steve Winwood’la Kuruçeşme Arena’da sahne alacak.
CNN’nin ünlü sunucusu Larry King’in konuğu olan Eric Clapton, dedesinin kendisine babası olarak tanıtılmasını, yakın arkadaşı George Harrison’ın eşi Pattie Boyd’la yaşadığı aşkı, alkol ve uyuşturucuyla mücadelesini ve oğlu Conor’ı kaybettiğinde hissettiklerini seyirciyle paylaştı. İşte 12 Ekim 2007 tarihli özel röportajdan satır başları.
Uyuşturucu ve alkol kullandığın bir dönem oldu. İntihar girişiminde de bulundun. Tüm bunlara rağmen hayatta olduğun için kendini şanslı hissediyor musun?
Talihli biri olduğumu düşünüyorum. Şans diye bir şey varsa, doğru zamanda doğru yerde olmaktır.
Alkolü bırakmayı nasıl başardın?
12 Adım (alkol ve uyuşturucuyu bırakma programı) görüşmelerine 20 yıldır gidiyorum. İnsanlara yardıma çalışıyorum. Hatta bu konuda bir kitap bile yazdım.
Beatles grubunun gitaristi George Harrison ile arkadaşlığın nasıl başladı?
‘Yardbirds’ grubunda çaldığım dönemde Londra’da tanıştık. Beatles üyeleri çok sıcakkanlıydı. Yanıma gelip kendilerini tanıttılar. Derken George’la arkadaş olduk.
Ve onun karısı, Pattie Boyd’a tutuldun.
Kendime onu düşünme hakkını veremezdim. Ama sabah uyandığım andan itibaren aklımdan çıkmıyordu. Evlilikleri sona erene kadar adım atmadım, sonra harekete geçtim
George bunu nasıl karşıladı?
Göstermese de, içten içe çok kırılmış olabilir. Cevabını çok net hatırlıyorum. “Senin sevgilin olmasına izin vereceğim” demişti.
Senin müzik yaşamını nasıl etkiliyordu?
‘Layla’ albümünü, o dönemde çıkardım. Onun hakkındaki hislerimi anlattığım bir albümdü.
Ve sonuçta, George’u senin için terk etti, değil mi?
Neticede evet. 70’li yılların ortasıydı.
“Bana bunu nasıl yaptın”
George Harrison’ın 2001 yılında ölümü seni nasıl etkiledi?
Japonya’daydım. Uzun süredir hasta olduğunu biliyordum. Haberinin gelmesinin an meselesi olduğunu da biliyordum. Akşam bir konserim vardı. Kulise geldiğim zaman söylediler. Kızgındım. Adeta bunu kişisel olarak algıladım. Çok aptalcaydı. Ama “Bana bunu nasıl yaptın” der gibiydim.
Eşiyle birlikte olmanıza rağmen arkadaş kaldınız mı?
İkimiz de müzisyendik. Üstesinden geldiğimiz bir konuydu. Yani, kız arkadaşlar, eşler, o günlerde rastlantısal olarak yaşadığımız ilişkilerdi. Şimdi öyle değil ama...
“Dedemi babam sanıyordum"
Senin hayatına dönelim. Annen, 2’inci Dünya Savaşı sonunda bir Kanadalı askerden hamile kaldığında 15 yaşındaydı. Seni annen ve baban sandığın, anneannen ve deden büyüttü. Bu gerçeği ne zaman öğrendin? Ve ne hissettin?
Sanırım bunu öğrendiğimde 7-8 yaşındaydım. Şanslı olduğumu düşünmüştüm. Çünkü zor bir durumdu. Hayatımda, tuhaf dönüm noktaları var. O yaşta bir çocuk için çok fazla içedönük ve kırılgan olmuştum. Ama üstesinden gelmeyi başardım.
Baban hakkında ne biliyorsun?
Ailemdeki erkekler iyi insanlardı. Mükemmel bir dedem vardı. Bugün bile bana öğrettiklerinin izinden gidiyorum. Dayılarım da iyi insanlardı. Gerçi güçlü ilişkilerimiz olmadı ama onların yerini kimse tutamaz.
Kabullenmez zor
Oğlun Conor’dan konuşmak ister misin?
Dört yaşında New York’ta öldü. Annesiyle ayrılmıştık. O, erkek arkadaşıyla yaşıyordu ve başka bir çocuğu daha vardı. Öğle yemeğinde buluşacaktık. Telefon etti, Conor’ın pencereden düşüp öldüğünü söyledi. Telefonu kapatıp, hiç olmamış gibi davranmaya çalıştım. Oraya gittiğimde ambulans ve polisi görünce anladım gerçek olduğunu...
Olay nasıl oldu?
Araştırma sonunda ‘kaza’ olduğu açıklandı. 50’nci katta biri penceresini temizliyormuş. O odaya gidebilecek gücü bulamadım.
Ölümünün senin üzerindeki etkisi neler?
Bugün artık toparlandım. Ama hayatım boyunca onun yasını tutacağım. Olaydan bir süre sonra yaşadığım birkaç şey, ‘her şeyin bir amacı olduğuna’ inanmamı sağladı. Konuk olarak katıldığım bir toplantıda yanıma bir kadın geldi. “Eğer çocuklarıma bir şey olursa ben de gün boyu içerdim ve sarhoş dolaşırdım” dedi. Bu söz, son içme nedenimi de ortadan kaldırdı
Onu hala özlüyor musun?
Her an özlüyorum.
‘Tears in Heaven’ isimli şarkıyı onun için yazdın değil mi?
Evet.