Haftalık Economist dergisi son sayısında başyazılarından birini, 1915 olaylarının 100. yılında Türkiye-Ermenistan ilişkilerine ayırdı. Dergi "İyileştirme zamanı" başlıklı yazıda, "Türkler, soykırım kelimesi üzerinde tartışmaktansa Ermeniler ile ilişkilerini düzeltmeli" yorumunu yaptı.
Economist'in başyazısı, "Günümüzde hiçbir şey geçmiş kadar tahrik edici olmaz" cümlesiyle başlıyor. Yazıda Papa Francesco'nun Pazar günü Vatikan'da Ermeniler için düzenlediği bir ayinde "soykırım" sözcüğünü kullandığı, Türkiye'nin de öfke ile Vatikan Büyükelçisini geri çağırdığı hatırlatılıyor. "Bu tartışma ne Türkler ve Ermeniler için, ne de 100 yıl öncesinin kurbanlarının anısı açısından hiçbir anlam ifade etmiyor" diyor Economist.
Dergi ABD Başkanı Barack Obama'nın daha önce bu göreve adayken Ermeni lobisine 1915'te olanları "soykırım" olarak nitelendirme sözünü verdiğini ancak daha sonra sadece "Meds Yeghern" (Ermenicede "Büyük Felalet" anlamına geliyor) ifadesini kullandığını belirtiyor.
BBC Türkçe'de yayımlanan habere göre, Economist bu duruma karşın gerçeklerin Papa'nın sözünün doğru olduğunu gösterdiği görüşünde. Dergi bu noktada, "soykırım" kavramını 1943'te literatüre kazandıran Polonyalı Raphael Lemkin'in de Ermeni tezine destek verdiğini hatırlatıyor.
'Türk hükümeti milliyetçilik tuzağına düşüyor'
Derginin başyazısı şöyle sürüyor:
"Türk hükümeti sorunu hayati bir ulusal çıkar olarak görerek, milliyetçilik tuzağına düşüyor. Bunun yerine geçmişte işlediği günahları kabul etmeli. Tıpkı Britanya, Almanya ve Rusya gibi diğer Avrupalı güçler gibi, Türkiye'nin de itiraf etmesi gereken çok şey var. Türkiye geçmişte sadece Ermenilere değil Süryanilere, Rumlara ve Kürtlere de kötü davrandı; onları sınırdışı etti, öldürdü. Ancak Türkiye'nin gurur duyması gereken şeyler de var. Örneğin Osmanlı İmparatorluğu, Yahudiler de dahil olmak üzere tüm etnik azınlıklarına, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla çok daha fazla hoşgörülü davranmıştı."
Economist Türk hükümetinin bugün de azınlıklara muamele alanında sağladığı ilerlemeyle övünebileceğini belirtiyor:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, modern Türkiye'nin kurucusu Kemal Atatürk'ün dar ve laik milliyetçiliği ile arasında mesafe koydu. Erdoğan, ülkenin en büyük azınlığı olan Kürtlerle barışa yakın, ki bu tüm seleflerinin ulaşamadığı bir hedef. Üstelik Erdoğan geçen yıl da 1915 olaylarının kurbanı olan Ermenilerin torunları için bir taziye mesajı yayımlamıştı" diyor dergi...
'Türkiye'nin yaklaşımı zarar verici'
Economist daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha milliyetçi, İslamcı ve otoriter bir söylem geliştirdiğinin altını çiziyor. Dergi, Türkiye'nin 1915 olaylarına yaklaşımını "zarar verici" olarak nitelendiriyor ve bir kez daha Ermenilerle ilişkileri düzeltmeye çalışmanın daha iyi bir yol olacağını vurguluyor.
Derginin başyazısı şu satırlarla noktalanıyor:
"2008-2009'daki kısa süreli 'futbol diplomasisi' sonrası Türkiye ve Ermenistan aralarındaki sınırın karşılıklı açılmasını öngören protokolleri imzaladılar. Ancak protokoller onaylanmadı. Bunun nedeni de soykırım tartışması değildi. Türklerin, müttefikleri Azerbaycan ile Ermenistan arasında dondurulmuş bir sorun olan Dağlık-Karabağ'ın çözülmesini bir koşul olarak sunmakta ısrar etmeleriydi. Halbuki bu sorunun çözümü için en iyi şans, Türkiye ve Ermenistan arasında daha iyi ilişki kurulması ve iki ülke arasındaki sınırın açılmasıydı. Zira Ermenistan aksi takdirde, sıkışmış hissediyor ve Rusya'nın desteğine bağımlı hale geliyor."
"Sıradan Ermeniler için 1915'teki korkunç olaylarının 100. yıldönümünü anma yolunda en umut verici fikir, kutsal dağları Ararat (Ağrı) Dağı'na ve eski başkentler Ani'ye yeniden doğrudan erişim imkanı elde etmeleridir. Türkiye'deki iki bölge de halen onlara kapalı. Türkiye için ise en iyi anma töreni Ermenistan'la ilişkilerin düzeltilmesi olacaktır."