Ebola Nehri, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Ekvator vilayetinin ormanlarında akan küçük bir nehir. Belçikalı bilim insanlarının 1976 yılında kurtçuğa benzeyen virüsü ilk tespit ettikleri yer de burası. Virüs şimdi yeniden Ekvator vilayetine geri döndü. Bölgede en az iki kişi Ebola virüsünden hayatını kaybetti.
Hamburg merkezli Bernhard-Nocht Enstitüsü virüs teşhis birimi başkanı Dr. Schmidt-Chanasit, şu bilgiyi veriyor: “Ebola virüsü bu bölgede dolaşıyor. Geçmişte daha küçük ya da büyük salgınlara yol açtı. Bu salgın, muhtemelen Batı Afrika'daki salgınla bağlantılı değil.”
Şu ana dek Liberya, Sierra Leone, Gine ve Nijerya'da bin 500'den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu, tarihteki en ağır Ebola salgını. Ancak virüsün Kongo'da ortaya çıkışı Batı Afrika'dakinden daha farklı görünüyor. Dr. Schmidt-Chansit, “Batı Afrika ile kıyasladığımızda ölüm oranı çok daha düşük. Yüzde 20 oranında. Dolayısıyla bu Ebola virüsünün daha az patojenik olan farklı bir türü olabilir" diyor.
Bazı Ebola türleri insanlar için tamamen zararsız olabiliyor ve sadece maymunlarda hastalığa yol açabiliyor. Örneğin Reston adı verilen virüs, Ebola'nın mutasyona uğramış bir türü. Çin ve Filipinler'de gözlemleniyor. Ancak şu anda Batı Afrika'da yaygın olan türü en ölümcülü ve yüzde 90 oranında ölüme yol açıyor.
Kongo'da önlemler
Ekvator vilayetinde iki kişinin ölümüne yol açan virüsün tam olarak türünü tesit edebilmek birkaç gün daha sürebilir. Bu, Kongo'da yaşanan yedinci Ebola salgını. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanı Felix Kabange Numbi, alınan önlemleri şöyle sıraladı: "Şu ana kadar açıkladığımız tüm önlemleri güçlendiriyoruz. Özellikle de tıbbi personel için koruyucu ekipmanları hazır bulunduruyoruz. Vakalar konusunda aktif araştırmalar yapıyor ve hasta olan kişilerin kontak kurduğu kişileri takip ediyoruz. Tüm defin işlemlerinin güvenli bir şekilde yapılmış olduğundan emin oluyoruz. Kesinleşmiş vakalar ve toplumda nedeni bilinmeyen ölümleri yakından inceliyoruz.”
Silahlı çatışmaların ve doğal kaynaklar konusunda sürekli mücadelenin olduğu Kongo gibi bir ülkede hastalığın çok çabuk yayılması riski mevcut. Özellikle de az gelişmiş altyapısıyla Batı Avrupa kadar geniş topraklara sahip olduğu düşünüldüğünde…
Ancak Schmidt-Chanasit'e göre tüm bu olumsuzluklara rağmen hastalık, etkilenen bölgenin karantina altına alınması nedeniyle çok fazla yayılmayabilir. Dr. Schmidt-Chanasit, “Çok iyi hazırlanmışlar. Hastaları nasıl izole edeceklerini biliyorlar. Ve bu salgının gerçekten uzak bir bölgede olduğunu vurgulamalıyız. Yani salgının Kinşasa gibi bir kente, başkente ulaşması şansı yok çünkü yüzlerce kilometre uzakta" ifadelerini kullanıyor.