Yaşam

E-Okul’da fişlenme kaygısı

E-okul sistemine aktarmak için okulların, anne-baba ve velilerden talep ettiği bilgiler, fişlenme kaygısı yarattı.

30 Ocak 2009 02:00

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kurulan e-okul sistemine aktarmak için okulların anne-baba ve velilerden talep ettiği bilgiler, fişlenme kaygısı yarattı. Formlarda anne-babanın üyesi olduğu dernekler ve sivil toplum örgütleri soruluyor.

Okullar tarafından öğrenci velilerine gönderilen "e-okul için öğrenci bilgileri" başlıklı yazıda, "2007-2008 Eğitim ve Öğretim yılı sonunda tüm Türkiye'de öğrenci bilgileri, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kurulan ve geliştirilen e-okul sistemine aktarılmaktadır" denilerek şunlar talep ediliyor: Öğrencinin ve anne-babasının kimlik bilgilerinin yanı sıra, öğrencinin ve anne-babasının sağlık bilgileri, öğrencinin dininin ne olduğuna ilişkin bilgiler, anne-babanın medeni durumuna, anne ve babanın üye olduğu sosyal ve kültürel dernekler, sivil toplum örgütlerine ilişkin bilgiler.

Hassas veriler

Söz konusu formda, öğrencinin geçirdiği ameliyat çeşitleri (apandist, fıtık, göz, kalp, diğer), kullandığı cihazlar (görsel, işitsel, ortopedik, diğer), geçirdiği hastalıklar (çocuk felci, sara, menenjit, havale, diğer), sürekli hastalıkları (alzheimer, astım, böbrek yetmezliği, felç, hepatit, kalp, kanser, parkinson, sara, siroz, şeker, tansiyon, verem, diğer), sürekli kullandığı ilaç (astım, kalp, sara, şeker, diğer) ve dinine ilişkin bilgiler (Budist, Hıristiyan, İslam, Musevi, diğer) isteniyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın e-Okul sistemi için istediği bilgileri Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Leyla Keser Berber NTVMSNBC’ye değerlendirdi.

Zübeyde Kılıç (Eğitim-Sen Genel Başkanı):

Resmen bir fişleme örneği

Uygulamanın, sadece veliye öğrenciyle ilgili gerekli olan bilgileri ulaştırması veya okul tarafından veliyle ilgili eğitim-öğretim açısından gerekli bilgilere anında ulaşılabilmesini amaçlaması gerekiyor. Fakat bu örnek resmen bir fişleme örneği. Birçok kurumda rastlanan, açıkça fişleme örneği.

Belirli bir niyete hizmet eden uygulamalar

Veliler çok açık ve rahat davranarak bu bilgileri verdiğinde, velilerin ve öğrencilerin fişlenmesine neden olacak. Ayrıca bu bilgileri alan ve değerlendiren öğretmenlerin, velilerin üye oldukları bu kurumları baz alarak öğrenciye karşı tavır ve davranışlarını farklılaştırması gibi sonuçlara yol açabilecektir. Bu açıdan problemlidir. Bu tür soruların kesinlikle bu tür formlarda olmaması gerekir. Bunlar amaçlı ve belirli bir niyete hizmet eden uygulamalardır.

Amaç dışına sapmış

Genel anlamda bir e-okul uygulaması var fakat hazırlanan özel soruların formatlarını, içindeki bilgileri, içeriklerini okullar kendilerine göre de değiştirebiliyorlar. Onlar bunu zenginleştirme, farklılaştırma anlamında düşünüyorlar ama bu noktada tek standart üzerinden gidebileceğimiz bir uygulama yok. Ancak görülüyor ki, bu uygulama amaç dışına sapmış. Uygulama problemli ve e-okul uygulamasının amaç ve hedeflerini aşan bir durum.

Bize de şikâyetler geldi

Direkt e-okul uygulaması kapsamında olmasa bile o bağlamda gösterilerek özellikle ekonomik durumları iyi olmayan öğrencilerin bizzat evdeki tek tek ihtiyaçlarına kadar öğreniliyor. Öğrencinin ekonomik durumunun iyi olup olmadığı tespit edilebilir ama özel gerekli araç-gereç ve ihtiyaç noktasındaki bir tespit çok fazla ayrıntılı değerlendirilmez. Daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde belediyeler üzerinden yardım aktarma noktasında kullanıldığına dair bize de şikayetler ve bilgiler geldi.

Hukuksal süreç etkileyecek

Türkiye'nin tarihsel sürecini incelediğimizde fişlemenin insanlar açısından yarattığı sonuçları hep birlikte izliyoruz. Bu daha da özel bir durum olduğu için mutlaka bizim tarafımızdan da değerlendirmeye alınacak. Gerekli hukuksal ve örgütsel süreci işleteceğiz.

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Leyla Keser Berber ise "Milli Eğitim Bakanlığı gibi bundan sonra başka kurum veya kuruluşların yapacağı bu tür talepler karşısında daha dikkatli olalım" uyarısında bulundu. Berber, e-devlet projesi ve hassas bilgilerin paylaşılmasıyla konusunda önemli bilgiler verdi:

Yrd. Doç. Dr. Leyla Keser Berber (Bilgi Üni. Öğretim Üyesi):

Mahrem bilgilerde cimri davranalım

Verilerimizle mahrem kalma hakkına sahip olduğumuzu unutmayalım. Milli Eğitim Bakanlığı gibi bundan sonra başka kurum veya kuruluşların yapacağı bu tür talepler karşısında daha dikkatli olalım. Devlete karşı "anonim" olarak yaşamamızı sağlayacak bu veri katogorilerini paylaşmakta oldukça cimri davranalım. Hassas veya özel niteliği olan verilerinizi açık ve yazılı rızanız ve yasaların belirlediği hukuka uygunluk sebeplerinden biri olmadan hiç bir kişi, kurum, kuruluş veya şirket talep edemez.

Jandarma da talep etmişti!

Jandarma, suçun önlenmesi, suçla proaktif mücadele gibi amaçlarla Meclis Alt Komisyonuna verdiği bir dilekçe ile özel niteliği olan kişisel verilere ilişkin 7. Maddenin de, 22. Maddedede sayılan hükümler arasına eklenmesini ve istisnaların kapsamının genişletilmesini talep etmişti ve herkesin tepkisini çekmişti.

Ancak aynı hassas verilerin bir bölümünü Milli Eğitim Bakanlığı'nın e-Okul Projesi çerçevesinde talep etmesi, konunun "hassasiyeti" hakkında bilgisi olmayan birçok velinin de hiçbir sakınca görmeden bu bilgileri öğrencinin okulu aracılığıyla Milli Eğitim Bakanlığı'na vermiş olmaları ve Bakanlığın bu yolla birçok kişinin hassas verilerini elde etmiş olması, Jandarma'nın talep yazısından daha çok tepki gösterilmesi gereken bir durumdur.

Çünkü e-Okul Projesinde şu an Bakanlık somut olarak kişilerin sağlık verileri ve dini görüş ve inanışlarına, üyesi oldukları dernekler ve sivil toplum örgütlerine ilişkin bilgileri elde etmiş durumdadır. Bu bilgiler kullanılarak ilgili öğrenci ve aile bireylerine ilişkin olarak profil çıkartılması son derece kolaydır. Herkesin tepki göstermesi gereken bir durum sözkonusu.

Veriler ve özellikleri

Hassas veya Özel Niteliği Olan Kişisel Veriler, kişilerin ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep veya diğer inançları, dernek, vakıf ve sendika üyeliği, sağlık ve özel yaşamları ve her türlü mahkumiyetleri ile ilgili kişisel verilerdir ve bu veriler açıklandıkları takdirde birey bakımından ayrımcılık tehlikesini bünyesinde barındırdığı için hukuk düzenleri ve özel olarak veri koruma yasaları tarafından sıkı kurallarla korunmaktadırlar. Dolayısıyla hasas veriler bakımından kural: Kesin İşlem Yasağı'dır. Avrupa Birliği'nin 95/46 Sayılı Veri Koruması Direktifi'nde yer alan ilkeler ile Türk Hukukunda önemli Anayasal ilkelerden olan özel yaşamın gizliliği ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin aynı ilkeyi vurgulayan 8 maddesi de, kişisel verilerin korunmasında dikkate alınması gereken temel hükümlerdir.
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "Kişisel Verilerin Kaydedilmesi" kenar başlıklı 135. maddesinin 2. fıkrası hukuka aykırı olarak hassas verilerin işlenmesini suç saymıştır.

Kişisel verilerin kaydedilmesi

Madde 135 - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Neden bu proje?

2006 tarihli Bilgi Toplumu Strateji Raporu ve Raporun eki Eylem Planında sorumlu olarak gösterilen kamu kurumları tarafından gerçekleştirilecek e-devlet projelerinin temel hedefi, devlet tarafından vatandaşa sunulan hizmetlerin tek noktadan (e-devlet ana kapısı) vatandaşın kullanımına açılması, bu sayede bürokrasinin azaltılması, zaman ve masraflardan tasarruf edilmesidir. Bir yandan bu hedefler gerçekleştirilirken öte yandan gözönünde bulundurulması gereken diğer önemli bir nokta da, bu projelerin kamudaki gerek yapılacak yatırımlar, gerek toplanacak bilgiler bakımından mükerrerliği de önlemesidir. Bir kamu kurumunun gerçekleştirdiği proje ve bu kapsamda topladığı bilgiler, gerekli olduğu ölçüde diğer kamu kurumları tarafından da kullanılabilmelidir. Ancak; gerek bu bilgilerin toplanmasında gerek paylaşımında kişisel verilerin gizliliği ve korunmasına ilişkin ulusal ve uluslararası ilkelere ve yasal düzenlemelere mutlaka sadık kalınmalıdır.

Ne işe yarıyor?

Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kimlik numaraları ile kayıtlı oldukları ve nüfus bilgilerini barındıran MERNİS Projesi, kamu kurumları tarafından kimlik bilgilerine ihtiyaç duyulduğunda ortak bir veri tabanı olarak hizmet etmek üzere tasarlanmış ve hayata geçmiştir. Dolayısıyla öğrenci kimlik bilgileri zaten bir şekilde Milli Eğitim Bakanlığı'nda mevcutken ve öğrencinin T.C. kimlik numarası üzerinden velilerin de kimlik bilgilerine erişmek mümkün iken, bu bilgilerin tekrar sahadan toplanmaya çalışılıp vakit kaybedilmesinin ve mükerrerliğin bir anlamı yok.

Hukuka aykırı

Çocuğa ve aile bireylerine ilişkin kişisel sağlık bilgileri bakımından da Sağlık Bakanlığı'nın Sağlık.NET projesi dururken, Milli Eğitim Bakanlığı'nın sahadan e-okul projesi gerekçesiyle bilgi toplaması hukuka aykırıdır. Burada özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nın talep ettiği sağlık verileri bakımından bir görev de Sağlık Bakanlığı'na düşmektedir. Sağlık Bakanlığı'nın e-Okul Projesi ve bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığı'nda yürütülen çalışmalara müdahil olması ve doğrudan Sağlık Bakanlığı'nın yetkisindeki bu konuya ilişkin olarak ilgili tüm tarafları bilgilendirmesi gerekmektedir. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı işi, yarın başka bir kurumu da yapabilecek ve sağlık verilerimizi Sağlık Bakanlığı'nın bilgisi dışında başka kurumlar veya Google'da tutabilecektir, internetteki bu konuda hizmet veren herhangi bir web sayfası da!

Vatandaş haberdar edilmeli

Kişisel Verilerin Korunması hakkında toplumdaki bilgi eksikliği de bu tür uygulamaların sonuca ulaşmasını ne yazık ki kolaylaştırıyor. E-Vatandaş, e-devlet, bilgi toplumu gibi kavramlardam dem vurduğumuz bu yıllarda, bu yeni düzende bireylere haklarını, yeni uygulamaları ve bu hakları nasıl kullanacaklarını e-Devlet çalışmaları çerçevesinde anlatmamız kaçınılmaz. Burada kamuoyunun bilgilendirilmesi noktasında sorumluluk hem söz konusu e-Devlet Projesini yürüten ilgili kamu kurumuna hem de e-Dönüşüm Türkiye Projeisni Koordine eden Devlet Planlama Teşlikatı'na aittir. Ülkede yaşayan herkesin hayatını bu derece yakın ve temelden etkileyecek birçok çalışma yapılırken, eş zamanlı olarak bunlardan vatandaşların da haberdar edilmesi gerekir.