Cumhuriyet'ten Öznur Oğraş Çolak'ın haberine göre, “hané” sergisinin oluşum sürecini şöyle anlatıyor sanatçı, “Lisans öğrencilik yıllarımda ‘pencere’ metaforu kullanarak işler üretmeye başlayınca; Gaston Bachelard’ın Mekânın Poetikası kitabı, bu dönemde benim elimden düşürmediğim, baş ucu kitabım olmuştu. Sanat Kuramı ve Eleştiri yüksek lisans programında okurken sıra tez yazmaya gelince konu olarak heykel sanatında bir bakış mekânı olarak pencere metaforunu ele almaya karar verdik. Bu kitapla yolum yeniden kesişti ve yeniden okudum" diye konuştu.
Mekâna ait bir eleman olan pencerenin aslında özgürlük, mahremiyet kavramlarını içinde barındırdığını söyleyen Ülker, “Bu kavramları irdelerken de en çok hastanelerde, yetiştirme yurtlarında, akıl hastaneleri, hapishaneler gibi toplu yaşınılan alanlarda ihlal edildiğini (kendi yaşamımdan referanslarla da) ortaya koyunca ‘hanê’ sergisinin heykelleri de ortaya çıkmış oldu” ifadelerini kullandı.
Sergide, Nermin Ülker’in kimileri renkli kimileri paslanmış soyut formlardaki heykelleri; sahip oldukları çizgiler, planlar, boşluklar-doluluklar, kurgular ve yönlenmeleriyle sanatçının yaşamının gerilimlerinden referans alıyor. Düzen ile karmaşıklığın birlikteliğinden doğan dengenin hayran bıraktığı sergi 27 Nisan’a kadar görülebilecek. Sanatçının 18 yapıtı sergide yer alıyor.