Düzce Depremi'nin üzerinden 20 yıl geçti. 12 Kasım 1999 Cuma günü saat 18.57’de 30 saniye süren 7.1 büyüklüğündeki depremde, 758 kişi yaşamını yitirdi, 3 bin 33 kişi yaralandı, binlerce kişi de evsiz kaldı. Düzce yeni bir depreme hazır mı? Düzce Valisi Zülkif Dağlı deprem konusunda birçok bilgilendirme çalışması yaptıklarının altını çizerek, "Deprem öldürmez, ihmal öldürür” dedi. Dağlı ayrıca depreme her zaman maruz kalabilecek olan Düzce açısından kesinlikle yatay mimarinin yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yaptı. TMMOB Mimarlar Odası Düzce Oda Temsilcisi Sedef Sönmez Buçgün ise özellikle imar barışı, kentsel dönüşüm gibi konularda yapılanların vahim yanlışları bünyesinde barındırdığına dikkat çekerek"'İmar Barışı' adı altında topluma sunulan kaçak yapılaşma affı ile denetimsiz, mühendislik hizmeti almamış yapılar yasal hale getirilmekte, toplum güvenliği, sağlığı görmezden gelinmekte, hukuksuzluk, mühendislik, mimar ve şehir planlama hizmetleri olmaksızın yapılı çevre üretimi ve kaçak yapılaşma olağanlaştırılmaktadır" dedi.
Depremin bilançosu
Düzce'de 710 kişi öldü, 2 bin 679 kişi yaralandı. 23 bin konut yıkılırken, 16 bin 474 konut orta, 22 bin 503 konut ise az hasar gördü. Kentte 3 bin 837 iş yeri yıkılırken, 2 bin 573 iş yeri orta hasar, 1606 iş yeri ise az hasar aldı.
Depremden Düzce'ye göre daha az etkilenen Bolu'da ise 48 kişi ölürken, 354 kişi de yaralandı. 2 bin 532 konut yıkılırken, 5 bin 736 konut orta hasar, 14 bin 13 konut ise az hasar gördü. Kentte 218 iş yeri yıkıldı, 828 iş yeri ise az hasar aldı.
Deprem nasıl gerçekleşti?
73 km uzunluğunda olan bu fayın 30 km'lik batı bölümü 17 Ağustos 1999 depreminde kırılmıştı. 12 Kasım 1999 depremi ise fayın 43 km uzunluğundaki doğu bölümünün kırılması sonucunda gerçekleşti. 12 Kasım 1999 depremi, 17 Ağustos 1999'daki kırılmaların Düzce fayının doğu bölümünü tetiklemesi sonucu meydana gelmişti.
Gazete manşetleri
Düzce Valisi: Düzce açısından kesinlikle yatay mimariyi yaygınlaştırmalıyız
Depremin yıldönümünde konuşan Düzce Valisi Zülkif Dağlı deprem konusunda birçok bilgilendirme çalışması yaptıklarının altını çizerek, "Deprem öldürmez, ihmal öldürür” dedi.
Dağlı, tedbir alma hususunda neler yaptıklarını şöyle anlattı:
“Bu manada tedbirimizi almak durumundayız. Bu manada neler yapılıyor diye düşündüğümüzde; kentsel dönüşüm adını verdiğimiz deprem riski olan binaların tamamen yıkılıp, yerlerine sağlam binaların yapılması en önemli meselemiz. Ayrıca deprem konusunda bir de konsept değişikliği oldu. Biz kriz yönetiminde ülke olarak çok iyi bir aşamadayız. İl olarak da aynı şekilde. Ancak risk yönetimi dediğimiz afetleri önceden tahmin edip, bunları önlemeye dönük çalışmalara yoğunluk vermek durumundayız. Afet öncesi 1 liralık yapılan yatırım afet sonrası 7 liralık zararı önlemekte. Bununla ilgili ülkemizde 2014 yılında acil durum planına geçildi. Kamu, özel sektör ve vatandaşlarımızdan oluşan müdahale ekipleri oluşturulmak üzere çalışmalar yeni bir boyut kazanmış oldu. Afetin olduğu andan itibaren tüm birimlerin çalışmalarını yapmaları önemli. İlimiz depreme alışan ve deprem kültürü olan bir il. Burada eğitim diyoruz, tedbir diyoruz. Eğitim deyince 3 yılda 65 bin öğrencimizi eğittik. Depreme duyarlılık konusunda eğitim verdik. Öğretmenlerimize de bu eğitimi verdik. Ayrıca 2019 yılında da afetlerle ilgili bir yoğun çalışma var. Her ay bir konsept belirlenerek bu çalışmalar yapılıyor. Evimizde her kişiye göre afet acil durum çantası bulundurmak gerekiyor. Bunun çalışmasını yapmıştık. Toplanma alanları konusunda çalışma yaptık. Depreme her zaman maruz kalabilecek olan Düzce açısından kesinlikle yatay mimariyi yaygınlaştırmalıyız. Yine yapılarımızın tamamını kesinlikle zemin üzerine 2 katı geçmeyecek şekilde imar etmek zorundayız. Buna uymayan inşaatlara yapı izni verilmemeli.”
"İmar Barışı ile kaçak yapılaşma olağanlaştırılmaktadır"
Habertürk'ten Mehmet Şimşek'e konuşan TMMOB Mimarlar Odası Düzce Oda Temsilcisi Sedef Sönmez Buçgün özellikle imar barışı, kentsel dönüşüm gibi konularda yapılanların vahim yanlışları bünyesinde barındırdığına işaret ediyor. Buçgün imar barışı konusunda şunlara dikkat çekiyor:
"'İmar Barışı' adı altında topluma sunulan kaçak yapılaşma affı ile denetimsiz, mühendislik hizmeti almamış yapılar yasal hale getirilmekte, toplum güvenliği, sağlığı görmezden gelinmekte, hukuksuzluk, mühendislik, mimar ve şehir planlama hizmetleri olmaksızın yapılı çevre üretimi ve kaçak yapılaşma olağanlaştırılmaktadır. İmar affı ile meşrulaştırılan yapıların afetler karşısında yaşayacağı yıkımın sorumluluğu sadece başvuru sahibine yüklenmekte, toplumsal güvenlik hiçe sayılmakta, bir vatandaşın canı bir diğerinin beyanına emanet edilmektedir. Sadece Düzce'de bilimsel gerçekliklerden uzak yapılan imar barışı başvurularının yoğunluğuna bakarak bile, Düzce'nin yeni bir depreme hazır olmadığını söylemek mümkündür."
"Deprem için hazırlık süreçleri sözde kentsel dönüşüm planlamaları ile gerçekleştirilemez"
Deprem için hazırlık süreçlerinin sözde kentsel dönüşüm planlamaları ile gerçekleştirilemeyeceğine dikkat çeken Sedef Buçgün konuşmasını şöyle sürdürüyor:
“Deprem günümüzdeki bilgi birikimi ve teknolojik gelişmelerle, olacağı belirlenen, ancak ne zaman yaşanamayacağı bilinemeyen doğa olayıdır. Ancak kendi başına afet değildir. Deprem için hazırlık süreçleri de kendi başına sözde kentsel dönüşüm planlamaları ile gerçekleştirilemez. Deprem sırasında mümkün olan en az zararı görmek adına yapılması gereken çok yönlü önlemleri eşgüdüm altına almayı hedefleyen, uzun dönemli bir perspektifte yapılması gereken işleri programlayan, yeşil alanlardan ulaşım ağlarına, imar alanlarından alt yapı çalışmalarına kenti her alanını içeren planlamalarla ve bu planlamaların birbirlerini tamamlayacak biçimlerde ilişkilendirerek bir ana program iskeleti çevresinde kurgulamaya çalışan Yol Haritası çıkarmaktır. Bu çerçevede Düzce yeni bir depreme hazır mı? sorusuna yanıt olarak imar affı gibi yanlış uygulamalardan sadece bir kaçını sıralamak yeterli olacaktır. Düzce'de 1999 depreminden sonra yeni yapılan inşa faaliyetlerinde kat sınırı sürekli olarak artırılmıştır. Özellikle belli bölgelerde yakın zamana kadar yükseklik sınırı olmaksızın imar faaliyetlerine izin verilmiştir. Üstelik 20-30 ve belki daha fazla katlı yapıların yapılmasının önünün açıldığı bu kararlar öncesinde, gerekli alt yapı çalışmaları yapılmamış, toplanma alanları yeterince planlanmamış, ulaşım gereklilikleri sağlayacak ağlar gibi pek çok önemli planlama yapılmamıştır."
Yapılması gerekenler neler?
Burçgün, Düzce' de ve ülkemizin her kentinde depremlerin afetlere yapılacak olanları şöyle sıralıyor:
“Karar süreçlerinde bilimin rehberliğinde kamu ve toplum yararının esas alınması, kentsel dönüşüm olarak sunulan politikanın değil, kentsel sağlamlaştırma politikasının temel alınması, İmar affı gibi kaçak ve güvensiz yapılaşmaya özendiren politikalardan bir an önce vazgeçilmesi, yaşam alanlarımızın pazarlanacak bir meta olarak görülmemesi, kent ölçeğinde rantsal anlayıştan uzak, arazi kullanım planlarının yapılmasının, afetlere yönelik planlama süreçlerinin, yoksulluğun ve eşitsizliğin azaltılması hedefi ile ele alınmasının, başta merkezi ve yerel yönetimler olmak üzere tüm toplumsal kesimlerce, kent yönetimi, planlama, mühendislik ve mimarlığın bütüncül bir süreç olarak algılanması, afet ve afet sonrası süreçlerin yönetimi hakkında, merkezi yönetimlerce geliştirilecek politikaların, bilim insanlarının, meslek odalarının, akademik kuruluşların ve ilgili tüm kesimlerin dikkate alınarak oluşturulması ve insan eli ile afete dönüşen depremin zararlarının azaltılmasına yönelik yapılacak eylemlerin olmazsa olmazları olduğunu vurguluyor ve hatırlatıyorum."