T24 - Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, hükümetle mesafelerinin Türkiye'de iş yapan her grup kadar olduğunu, ancak ''iktidara yakın oldukları yolunda bir algılama bulunduğunu'' söyledi. Şahenk, GE’nin Garanti Bankası’ndaki hisse satışıyla ilgili olarak da, ''Avrupa’dan da Ortadoğu’dan da talep var. Türkiye’ye gelecek kalitede bir grup olmasını önemsiyoruz'' dedi.
ABD’li ortağı General Electric, Garanti Bankası’ndaki hisselerini satma kararı aldı. Bankanın hisseleri için Bank of Egypt, Rus Sberbank ile Ortadoğu’dan bir diğer büyük bankanın ciddi alıcı olduğu belirtildi.
Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk; küresel krizin seyrinden Vogue dergisine, TÜSİAD başkanlığından iktidara yakın olup olmadığına kadar birçok konuyu Milliyet gazetesine değerlendirdi.
Eylem Türk'ün Şahenk ile yaptığı söyleşi şöyle:
‘Fenerbahçe maçına gitmeyi özlüyorum’
Şahenk en büyük hobisinin Fenerbahçe olduğunu söylüyor.
“O kadar yoğun çalışıyorum ki iki aydır maça gidemiyorum. İnşallah bu hafta sonu kızımla maça gideceğiz. Bazen bunları çok özlüyorum” diyor. Gelecekte Fenerbahçe başkanlığına nasıl baktığıyla ilgili sorumuzu da “Şimdi değil ama ileride neden olmasın” diye yanıtlıyor.
‘Risk iştahı gelse bile eskisi kadar likidite piyasaya akmayacak’
Küresel kriz bundan sonra nasıl bir seyir izler?
Bugün Yunanistan’da Portekiz’deki sorunlar konuşuluyor. Hatta İngiltere’nin reytingi düşecek deniyor. Hindistan ve Çin gibi ülkeler kendi yapılanmalarını sürdürüyor. Tüm bunların yanında risk iştahının yerine gelmesiyle birlikte eskisi kadar likidite piyasaya akmayacak. Ama tüm bunların sonunda piyasalar yavaş yavaş açılacak. Artık dünya büyümeye başlar. Dünya sıcak sütü, sindire sindire, üfleye üfleye içecek.
Peki Türkiye?
Türkiye tasarruf ve sermaye eksikliği olan bir ülke. Sadece ihracatla olmaz. Yatırımcıya ihtiyaç var. Türkiye’de özelleştirmelere devam edilmesi lazım. Türk firmalarının yurtiçinde de yurtdışında yabancılarla ortaklık yapması gerek. Türk iş dünyası Turgut Özal’ın da motivasyonuyla yurtdışında iş yapmayı öğrendi. İhracatın devam etmesi, markalı ürünlere geçilmesi ve verimli üretim şart. Bu tip kriz ortamlarında tüm bu söylediklerim yapılabilir. İnsanoğlu köşeye sıkıştığı zaman iş yapış şekillerini değiştirebiliyor. Öte yandan Türkiye’nin avantajı genç nüfusu. Dezavantajı da işsiz genç nüfusu. Türk insanı çalışkan ve akıllı. Bu nüfus 2030’lara gelindiğinde önemli bir varlık haline gelebilir. Bunun için plan ve program yapılmalı.
Plan demişken, siz Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın gerek orta vadeli planı gerekse üzerinde çalıştığı mali kural ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Genel planı gördüm. Bence gerçekçi ve uygulanabilir. Hatta uygulama sonuçlarının beklenenden daha iyi olacağını düşünüyorum. Piyasalara bir takım rasyolarla bunu biran evvel göstermek lazım. Türkiye şans tanıyor ve inanmak istiyor. Türkiye’nin makro ekonomik olarak konumu birçok ülkeden daha iyi.
Vogue lansmanı Türkiye için de iyi oldu
Vogue ile kadın dergileri piyasasına hızlı bir giriş yaptınız.
Medya grubumuzda Vogue bambaşka bir eksiği kapatıyor. Başarılı da oldu. İnşallah ilk sayıdaki başarısı da devamlı olur. Biliyorsunuz Vogue-Türkiye'nin Paris'te tanıtım organizasyonunu düzenledik. Son akşam düzenlenen kokteyle moda dünyasının önemli isimleri katıldı. Bu lansman bizden çok Türkiye için iyi oldu. Türkiye’nin konuşulduğu bir organizasyon oldu. Türkiye’yi Avrupa Birliği içinde kültür, sanat ve spor konularında tanınır hale getirmek lazım.
‘İktidarla yakın olduğumuz yönünde bir algılama olduğunun farkındayım’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan size ‘Ferit Kardeş’ diye hitap ediyor...
Kendisinin teveccühüdür. Sayın Başbakan benim sayarak sevdiğim önemli bir şahsiyettir. Ağustos ayında Aydın’ın Didim ilçesinde D-Marin açılışını yaptık. Bu açılışta 11 yaşındaki Zeynep Cidam adlı kız çocuğumuz Başbakanımız’dan yardım istedi. Babası işsizdi ve kardeşinin sağlık sorunları vardı. Başbakanımız’dan izin alıp aileye ben yardım etmek istedim. Aileye ev aldık, babasına iş verdik. Başbakanımız da takip etmiş ve bir yemekte yaptığı bir konuşmada bana bu şekilde seslenerek olayı hatırlattı.
İktidarla yakın bir görüntü çizdiğiniz konuşuluyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ekonomiyle ilgili pek çok şey söylüyoruz. Ben ekonomi üzerine konuşurum. Sayın Başbakan’a zaman zaman ziyaretlerimiz oluyor. Yabancı ortaklarımız geliyor onlarla birlikte ziyarete gidiyoruz. Başbakanımız, ‘Taş taş üstüne koyanı, biz omzumuzda taşırız’ der. Biz de yaptığımız yatırımların açılışına davet ediyoruz. Kendisi de kırmıyor ve geliyor. Biz Türkiye’de iş yapan her grup kadar yakınız , ne eksiği var ne fazlası. Bu işin tabiatı bu. Son 8 yıldır Türkiye’nin yaptığı aşamaları ve açılımları takdir ediyorum. Türkiye konum itibariyle bölgesinde önemli ve dünyada konusulan ekonomik ve politik bir güç haline gelmiştir. İktidarla yakın olduğumuz yönünde böyle bir algılama olduğunun ben de farkındayım. Ama yapılacak bir şey yok.
‘Biz kimseyi karalamak için yayın yapmıyoruz'
Bir süre önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Sabah – atv grubunun sahibi Ahmet Çalık, Bugün gazetesi ve Kanaltürk’ün sahibi Akın İpek, Habertürk grubunun sahibi Turgay Ciner ile sizin de isminizi vererek, elinizdeki medya gücünü MHP’yi karalamak için kullandığınızı öne sürmüştü. Bunu duyunca ne hissettiniz?
Biz kimseyi karalamak için yayın yapmıyoruz, haddimiz de değildir. MHP, Türkiye’nin çok önemli bir siyasi partisidir. Sayın Bahçeli de saygı duyduğum bir devlet adamıdır. O günkü açıklamasını o günkü gündemin bir yansıması olarak değerlendiriyorum. Medyada da bankacılıkta da insan önce kendisine hesap verebilmelidir. Çünkü başınızı yastığa koyduğunuzda rahat uyumanız lazım. Hak, hukuk muhasebesi yapmanız lazım. Tarafsız olmanız lazım. Biz kimseyi karalamak için yayın yapmıyoruz. Sadece haber aktarıyoruz. Yani, öyle bir şey yok.
‘Gelecekte TÜSİAD başkanı olmayı tabii ki isterim'
TÜSİAD’ın başkanlık seçimlerinde adınız sık sık geçti. İşlerinizin yoğunluğu nedeniyle başkan olmak istemediğinizi açıkladınız. Ancak ardından anket yoluyla Ümit Boyner ile aranızda bir yarış algısı yaratılmasına kızdığınız söylendi. Bu süreci anlatır mısınız?
Öncelikle kızma falan yok. Haddimize de değil. TÜSİAD çok önemli bir kurum. Türk ekonomisinin ve Türkiye’nin dünya standartlarına ulaşması için çalışmalar yapan bir kurum. Ve böyle bir kuruma başkanlık yapmak çok önemli. Çok çalışmanız gereken bir koltuk. Ben Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın başkanlık döneminde dernekte aktif olarak çalışmaya başladım. Gündemi dolu bir makam. Çok samimi söylüyorum bu koltuğun hakkını vermek lazım. Yoksa kartvizit bastırmak için TÜSİAD Başkanı olunmaz. Mevcut durumda benim aktif olarak çalışmam gereken kendi işlerim var. Karşılarında birebir yönetim kurulu başkanı istenilen iş görüşmelerimiz oluyor. Bu nedenlerle TÜSİAD’a yeterli vakti veremeyeceğime kanaat getirdim.
Siz derneğin akil adamlarından direkt bir başkanlık teklifi bekliyor muydunuz?
Birçok dostum ve ağabeyim TÜSİAD başkanı olmam için benimle oturup konuştu. Ben de iş yoğunluğumu anlattım. Kendileri de benim samimi olduğuma inandılar. Ümit Hanım bu işi zamanlamasını planlayarak yapacağına inandı. Çok da başarılı gidiyor. Hepimiz de destek veriyoruz.
Gelecekte TÜSİAD başkanı olmak ister misiniz?
TÜSİAD Başkanı olmayı tabii isterim. Kızım Defne büyüyüp holdingte görev aldığında bende bu tip görevlere daha fazla vakit ayırmayı isterim .
‘Türkiye'ye gelecek kalitede bir grup olmasını önemsiyoruz'
General Electric’in yüzde 20.85’ine sahip olduğu Garanti Bankası hisseleri için Bank of Egypt, Rus Sberbank ile Ortadoğu’dan bir diğer büyük bankanın ciddi alıcı olduğu söyleniyor. Siz batılı talipler olduğunu açıklamıştınız… Ortadoğulu bir ortağa nasıl bakarsınız?
Bizim bu konuda net bir bilgimiz yok. Avrupa’dan ve Ortadoğu’dan stratejik anlamda talep olduğunu duyuyoruz. GE ile yaptığımız bir anlaşma var. Hisse satışı gündeme geldiğinde ilk satın alma hakkı bizde. Resmi net görmeden ne yapacağımızı söylemenin imkânı yok. Üç ile altı ay sürecek bir çalışmanın başlangıcındayız. Stratejik ortakların yanında belli payları almak isteyen fonlar da olabilir. Bu ortaklığın Garanti Bankası’nı ileride memnun edecek, çizdiğimiz geleceğe uyacak, müşterimizi memnun edecek, Türkiye’ye gelecek kalitede ve Türkiye’ye önem veren bir grupla olmasını önemsiyoruz. Sonuç olarak Citibank, Barclays, Credit Suisse gibi kurumların da içinde Ortadoğu’dan ortaklıklar var. Birkaç ay içinde Garanti ile ilgilenen gruplarla yakın temasa geçeceğiz. Konuyu masaya koyup değerlendireceğiz.
Peki ya Türkiye’deki rakipleriniz bu hisselere talip olursa stratejiniz ne olur?
Hayatta her şey düşünülür, konuşulur. Yeter ki mantıklı olsun. Ama rekabet de olsun isteriz.