Sosyal Güvenlik

Dünyada hâlâ 218 milyon çocuk işçi var

Dünyada 218 milyon çocuk bir işte çalışıyor. Bu çocukların 958 bini Türkiye’de... Tabii bu sayılar sadece kayda geçenler. Çocukların işçi olarak çal&#

24 Kasım 2008 02:00

Dünyada 218 milyon çocuk bir işte çalışıyor. Bu çocukların 958 bini Türkiye’de yaşıyor. Tabii bu sayılar sadece kayda geçenler. Çocukların işçi olarak çalıştırılmasının en büyük nedeni yoksulluk olarak gösteriliyor.

958 bin büyük bir sayı olarak görülse de önceki yıllardaki çalışan çocuk sayısına bakıldığında bir iyileşme olduğu farkediliyor. Çocukların işçi olarak çalıştırılmasının en büyük nedeni yoksulluk olarak gösteriliyor. Hızlı nüfus artışı, göç hatta aile geleneği diğer nedenler arasında. Çocuk işçiliğini önlemenin en etkili yolu ise eğitim. 8 yıllık zorunlu eğitime geçildikten sonra çalışan çocuk sayısında düşüş gözlenmiş.

Birleşmiş Milletler (BM) "Çocuk Hakları Bildirgesi"nin imzalandığı 20 Kasım günü (1959) Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor. Türkiye, BM’nin yine bir 20 Kasım günü (1989) yayımladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1990 yılında imzaladı. Sözleşme, 27 Ocak 1995 tarihinde ise içhukuk kuralına dönüştü. 54 maddeden oluşan bu sözleşmede çocukların bir işte çalışmalarıyla ilgili maddeler de var.

18 yaşına kadar her insan çocuk

Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, 18 yaşın altındaki herkes çocuk. "Bu sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre, daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır." Aynı sözleşme taraf devletlerin, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek, sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ettiğini ve bu maddenin etkili biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya başka uygun yaptırımlar öngörüldüğünü de belirtiyor. Fakat durum ne yazık ki farklı. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2006 yılı küresel raporuna göre, dünyada 218 milyon çocuk çalışıyor. Bunların 126 milyonu ise tehlikeli işlere maruz kalıyor. ILO’ın araştırmalarına göre bu sayılar önceki yıllara oranla, çocuk işçiliğinin küresel boyutta yüzde 11, tehlikeli işlerde çalışan çocukların sayısının da yüzde 26 oranında azaldığını gösteriyor.

Niçin çocuklar çalıştırılıyor

Çocuk işçiliğinin birçok nedeni var. Ama en önemli nedenleri işsizlik ve yoksulluk. Ailelerin yaşadığı ekonomik güçlükler, çocukların okuldan alınarak çalıştırılmasına neden oluyor. Bunlar dışında kriz, hızlı nüfus artışı, göç gibi başka nedenler de bulunuyor. Yapılan araştırmalar çocuk işçiliğini önlemenin en etkin yollarından birinin eğitim olduğunu gösteriyor. Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkmasıyla çocuk işçilerde bir azalma gözlenmiş. Çocuk işçiliğinin bir başka nedeni ise kırsal kesimlerden, küçük kasabalardan büyük kentlere yapılan göç. Kırsal alanlardan kentsel alanlara göç eden aile fertlerinin, yeterli eğitime sahip olmamaları, vasıfsız işgücü konumunda olmaları nedeniyle çocuklar, ailelerinin geçimine katkı sağlamak amacıyla çalıştırılıyor. Geleneksel bakış açısı diğer bir neden olarak gösteriliyor. Özellikle, tarımla uğraşan kesimlerde, erken sanayileşme dönemine özgü bakış açısı ve yaklaşım, çocuk işçiliğini normal karşılıyor, bazen de gerekli görüyor. Bunun nedeni de çocukların çalışmasının ve ailelerine bu anlamda destek olmasının aile geleneğinde var olması.

Tabii sadece çocuk işçiliğine sadece yoksulluk, aile gelenekleri neden olmuyor. Mevzuattaki eksiklikler ve kuralların etkin uygulanmaması da önemli bir etken. Çocuk işçiliği ile ilgili olarak gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde birçok düzenleme var. Ancak daha kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. Özellikle mevcut mevzuatın etkin uygulanamaması, çocuk işçiliğinin önlenmesini güçleştiriyor.

Daha ucuz olduğu için, birçok işveren çocuk işgücüne talip oluyor. Medya Örgütlenmesi Yoluyla Çocuk İşçiliğine Karşı Farkındalık Geliştirme Projesi Koordinatörü Şahin Serim bölgelere göre çocuk işçi sayısının değiştiğini, bölgesel faktörlerin aynı zamanda çocuk işçiliğinin türlerini etkilediğini söylüyor. "Örneğin yaz aylarında Akdeniz ve Ege bölgelerinde turizmdeki canlanmanın etkisiyle bu bölgelerde sokakta çalışma ve hizmet sektöründe çalışma artıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile Karadeniz Bölgesi’nde ise daha çok tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çocuk çalışması görülüyor. Hasat zamanlarında bu bölgelerde çalışan çocuk sayısı oldukça artıyor."

Çocuk işçiler azalıyor

Bütün bunların yanı sıra sevindirici gelişmeler de var. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre çalışan çocukların sayısı son yıllarda azalma gösterdi. Mesela Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2006 yılı verilerine göre, 6-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 5.9’u yani 958 bini (632 bini erkek 326 bini kız olmak üzere) bir işte çalışıyor. Bu sayı 1999’da 1.630.000 hatta 1994’te 2.269.000 idi. Yine TÜİK verilerine göre 6-17 yaş grubunda ekonomik işlerde çalışan çocukların (Türkiye genelinde toplam 958 bin çocuk) 392 bini tarım, 271 bini sanayi, 205 bini ticaret ve 89 bini de hizmet sektöründe çalışıyor. Kırsal ve kentsel kesime göre dağılım yapıldığında ise çalışan çocukların 458 bini kentte, 500 bini ise kırsal kesimde.

Okula giden 13.772.000 çocuğun ise 7.574.000’i herhangi bir işte çalışmazken, 5.896.000’i ev işlerinde çalışıyor. 302.000 çocuk ise istihdam edilmiş durumda, yani hem okuyor hem çalışıyor.

Okul çağında olduğu halde okula gitmeyen 2.491.000 çocuğun 1.107.000’i ev işlerinde, 656.000’i dışarıda çalışıyor. Kalan 728.000 çocuk ise ne okula gidiyor ne çalışıyor.

Cinsiyete göre faaliyet kollarına dağılım yapıldığında durum şöyle:

Kız çocukların 189 bini tarımda, 85 bini sanayide, 30 bini ticarette, 22 bini de hizmet sektöründe çalışıyor. Erkek çocukların da 203 bini tarımda, 186 bini sanayide, 175 bini ticarette ve 67 bini hizmet sektöründe çalışıyor.

Çocuk işçilere yasak işler

Gece dönemine rastlayan sürelerde yapılan işler, yer altında veya su altında çalışılacak işler, alkol, sigara ve bağımlılığa yol açan maddelerin üretimi ve toptan satış işleri, parlayıcı, patlayıcı, zararlı ve tehlikeli maddelerin toptan ve perakende satış işleri ile bu gibi maddelerin imali, işlenmesi, depolanması işleri ve bu maddelere maruz kalma ihtimali bulunan her türlü işler, gürültü ve vibrasyonun yüksek olduğu ortamlarda yapılan işler, aşırı sıcak ve soğuk ortamda çalışma gerektiren işler ile sağlığa zararlı ve meslek hastalığına yol açan maddeler ile yapılan işler, radyoaktif maddelere ve zararlı ışınlara maruz kalınması ihtimali olan işler.

4857 sayılı İş Kanununun 71’inci maddesine dayanılarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan 25425 sayılı "Çocuk ve Genç işçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik", çocuk işçiyi, 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi olarak tanımlıyor. Çocuğun çalışması süresince güvenliği, sağlığı, bedensel, zihinsel, ahlaki ve psikososyal gelişimi, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınıyor. İş Kanunu’nun 71’inci maddesine muhalefet halinde işverene idari para cezası uygulanıyor.

Önlemek için projeler yapılıyor

Çocuk işçiliğinin önüne geçebilmek için yapılan birçok proje var. Bunlardan biri, yukarıda sözünü ettiğimiz Medya Örgütlenmesi Yoluyla Çocuk işçiliğine Karşı Farkındalık Geliştirme Projesi. Avrupa Birliği tarafından desteklenen program Hak-İş ve Türk-İş Konfederasyonları’nın ortaklığıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü iştirakiyle Antalya, İzmir ve Gaziantep illerinde yürütülüyor. 30 Kasım 2007 tarihinde başlayan proje kapsamında söz konusu illerin Büyükşehir Belediyeleri, ıl Emniyet Müdürlükleri, ıl Milli Eğitim Müdürlükleri, Bölge Milli Eğitim Müdürlükleri, İŞKUR İl Müdürlükleri, SHÇEK (Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu) Bölge Müdürlükleri, Sanayi ve Ticaret Odaları, esnaf örgütleri, işçi temsilcileri ve yerel medya kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Çocuk Hakları Yuvarlak Masaları oluşturuldu. Proje Koordinatörü şahin Serim, çocuk işçiliği konusunda çözüm önerilerinin bu gruplarda tartışıldığını belirtiyor. "Üçlü sosyal diyalogun (işçi-işveren-hükümet temsilcileri) en güzel örneği bu yapıda tartışıldı." Antalya, İzmir ve Gaziantep illerinde çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri, çocuk işçiliğini önleme konusunda ulusal ve uluslararası mevzuat gibi konuların işlendiği ve 450 işçi temsilcisinin katıldığı Toplu Bilgilendirme Seminerleri düzenlendi. Antalya, İzmir ve Gaziantep illerinde faaliyet gösteren yerel TV kanallarında programlar yapılarak yerel halk bilgilendirildi. Hazırlanan konuyla ilgili belgesel film, yakında yerel ve ulusal TV kanallarında yayınlanmaya başlayacak. Son olarak toplumun tüm kesimlerinin yararlanabileceği bir Çocuk Hakları El Kitabı’nın hazırlanıp bütün ilgili kurumlara ve işçi temsilcilerine dağıtılması planlanıyor.

Çocuklar eğitime yönlendirildi

Bir diğer proje Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (IPEC). Projenin Türkiye’de 2005-2007 döneminde uygulanması için Kasım 2005’te Avrupa Komisyonu ve ILO arasında bir sözleşme imzalandı. Bu teknik destek projesi, yedi ilde (Çankırı, Kastamonu, Ordu, Sinop, Erzurum, Elazığ ve Van) ILO Türkiye Ofisi ve onun birincil ulusal ortağı olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından yürütüldü. ILO Türkiye Direktörü Gülay Aslantepe, bu çalışmaların sonucunda önemli düzeyde başarı elde edildiğini belirtiyor. "Politika oluşturma düzeyinde ÇSGB’nin, il düzeyinde ise valilerin, projenin sürdürülebilirliği ile ilgili olarak ortaya koyduğu kararlılık elde edilen en önemli başarılardan biri oldu. Proje ayrıca ulusal ve yerel düzeyde duyarlılığın ve sahiplenmenin artırılmasına katkıda bulundu." Duyarlılığın artırılması için sistematik bir yaklaşım benimsendiğini söyleyen Aslantepe, ulusal ve yerel çalışmaların uyumlu ve karşılıklı şekilde destekleyici olduğunu belirtiyor. Projede toplam 1.500 çocuk hedeflendiği halde, proje kapsamında 4.891 çocuğa ulaşılmış. 200 aile bireyine ulaşılması planlanırken proje süresince toplam 1.722 aile bireyine ulaşılarak bilgilendirme, mesleki beceri kazandırma ve sosyal hizmetlere yönlendirme hizmetleri sunulmuş. ABD Çalışma Bakanlığı finansmanıyla yürütülen IPEC projeleri 31 Aralık 2007’de sona erdi. Sokakta, sanayide, mobilya sektöründe ve tarımda mevsimlik işlerde çalışan birçok çocuk, işten çekerek eğitime yönlendirildi. Yerel kaynakları harekete geçirmede il valilikleri, belediyeler ve yerel sivil toplum kuruluşları beklentilerin çok üzerinde katılım ve katkı sağladığını belirten Aslantepe "Proje, 2007 yılı sonu itibariyle 19 binin üzerinde çocuğun çalışma yaşamından çekilmesini veya çalışma yaşamına girmesinin önlenmesini sağladı. IPEC desteğinin sona ermesini takiben tüm projelerin yürütücü kuruluşlar ve yerel yönetimlerin işbirliğinde sürdürülebilirliği sağlandı" dedi.

Mutlaka izlenmesi gereken 4 yol

Serim, Türkiye’de sorunun çözümü için gerek hükümet gerek sivil toplum örgütleri düzeyinde önemli girişimler bulunmadığını belirtiyor. "1994 yılında benimsenen BM’nin Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1998 yılında onaylanan ILO’nun 138 sayılı Asgari Yaş Sözleşmesi, 2001 yılında onaylanan 182 sayılı Çocuk ışçiliğinin En Kötü Biçimlerinin Önlenmesi Sözleşmesi ile önemli adımlar atıldı." Ancak bütün bu girişimlerin ve imzalanan uluslararası sözleşmelerin sorunun çözümü için yeterli olmadığını ifade eden Serim, çocuk işçiliğinin olumsuz yönleri konusunda, yerel halkın, çalışan ve çalışma riski altında bulunan çocukların ve ailelerinin duyarlılıkları geliştirilmesi, çocuk haklarını koruyucu ve çocuk çalıştırılmasını önleyici yasalar çoğaltılmalı ve uygulanabilirlikleri sağlanması gerektiğini söylüyor. "Sivil Toplum Kuruluşları, üniversiteler, medya ve tüm kamu kurumları çocuk işçiliği konusunda koruyucu önlemler alma yolunda işbirliği yapmalıdır." Serim proje kapsamında edindikleri tecrübeye göre çocuk işçiliğine karşı projelerde dört yolun mutlaka izlenmesi gerektiğini söylüyor.

1. Sorunun çözümü içi yerel ve ulusal medya ile birlikte hareket etmeli. Bu hareket aynı zamanda medya sektörünün sosyal sorumluluğu olmalı.

2. Çocuklara ve ebeveynlere bilinç artırma çalışmaları devam etmeli. Bu çalışmalar kapsamında çocuk ve aileye yönelik hijyen, beslenme, aile sağlığı, aile planlaması, çocuk bakımı, psikolojik danışmanlık, beceri kazandırma gibi eğitim ve seminerler düzenlenmeli. Zorunlu eğitim kampanyalarına aralıksız devam edilmeli, sokakta ve tarımda çalışan çocukların YİBO’lara (yatılı ilköğretim bölge okulları) yönlendirilmesi ve yerleştirmesi konusunda rehberlik yapılmalı.

3. Ebeveyne istihdam imkânı sağlanmalı: Bu kapsamda özellikle çocukları sokakta çalışan ya da çalışma riski bulunan ailelere mesleki eğitim yoluyla beceri kazandırılmalı ve düzenli gelir getiren bir işte istihdam edilmeli sağlanmalı.

4. Ulusal ve yerel sosyal diyalog ortamının sağlanması ve katılımcı yaklaşımın tesis edilmesi ve tarafların işbirliği sorunun çözümünde çok önemli. Bu kapsamda çocuk işçiliği izleme mekanizmalarının kurulması, metodolojinin tespit edilmesi, sürdürülebilirliğin sağlanması gerekir.