Ankara’da sığınmacı ve mültecilerle ilgili çalışmalar yapan Dünya Evimiz Derneği yöneticisi Burçak Sel, Esad rejiminin düşmesinin ardından Suriyeliler’in evlerine geri dönecekleri tartışmalarına ilişkin olarak, “Ortam hala güvenli değil. Mülteciler şu an tedirgin. Bir kararla gönderilmekten endişe ediyorlar. Geri dönmek için en az 1 yıl beklemek gibi bir düşünceleri var” diye konuştu.
Dünya Evimiz Derneği’nden Burçak Sel, Esad rejiminin düşmesinin ardından Suriyeliler’le ilgili yaşanan tartışmaları değerlendirdi. Sahada Suriyeliler’le sürekli olarak görüştüklerini söyleyen Sel, şunları aktardı:
“Suriyeliler ülkelerine geri dönmek için kendilerine 6 ay 1 yıl gibi bir süre veriyor”
“Gelen görüntülere göre çok ciddi bir mülkiyet problemi var. Çok ciddi bir güvenlik problemi var. Bu tarz bilgilerden dolayı pek çoğu gitmekle ilgili endişeler yaşıyor. En azından Ankara’daki mülteciler için konuşursak kendilerine güvenli bir ortam oluşuncaya kadar 6 ay 1 yıl kadar bir süre verdiklerini görüyoruz. Ve buradaki hayatlarının çocuklarının okul durumuna göre plan yaptıklarını görüyoruz.
“Mülteciler arasında yaş azaldıkça geri dönme isteği de azalıyor”
Görüştüğümüz ailelerin çocuklarından bazıları ağlayarak tepki gösterdi. Ülkeleri olarak Türkiye’yi görenler var. Mültecilerde yaş azaldıkça geri dönme isteği de o kadar azalıyor. Yetişkinler kadar umutlu ve istekli değiller. Yetişkinlerden daha çabuk entegre olmuş durumdalar. Aralarında Arapça bilmeyen Türkiye’yi ülkesi olarak kabul eden mülteci çocuk ve gençler var.
“Sınır kapılarındaki mülteciler halihazırda Geri Gönderme Merkezi’nde olanlar”
Medyada dolaşıma sokulan Cilvegözü’nden yansıtılan görüntüler ile sanki halihazırda yığınla bekleyen insan varmış bir gibi algı yaratılıyor. Ama biz aslında biliyoruz ki son birkaç senedir geri gönderme merkezleri tıklım tıkış. Burada çok büyük bir Suriyeli popülasyonu var. Pek çoğunun geçici koruma kimliği aktif değil. Pek çok problemle karşı karşıya insanlar. Gidenlerin, kapılarda olanların geri gönderme merkezindeki kimliği pasif olan insanlar olduğunu görüyoruz.
“Mültecilere iktidar tarafından geri gönderilmeleri için bir basınç var”
Aslında idare tarafından da bir basınç var geri gitmeleri için. Ankara’nın en az 7-8 noktasında göç idaresinin yönetiminde olan arabalar var. Geri gönderme merkezlerine bu insanları götüren arabalar. Sokakta bir gün gezerken senin kimliğin aktif değil diyerek geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya olmalarına rağmen geri dönmekle ilgili tereddütleri var.
Burada doğan göçmen çocuklarıyla ilgili uzun zamandır kimlik sorunları yaşanıyor. Anne babanın geçici koruma statüsünde yeni doğan çocuk var ama çocuk kimliklenmemiş ya da kimliği aktif hale getirilmemiş. Böyle pek çok sorun var. Bu sorunlar artacak gibi gözüküyor.
“İHH ve Deniz Feneri gibi kuruluşların İdlib’te konteyner yapıları başlamıştı”
İdlib’e iktidara yakın İHH ve Deniz Feneri gibi insani yardım kuruluşlarının konteyner inşaatları başlamıştı zaten. Bu insanlara geri göndermek için yapılan bir yığın hazırlık vardı. Bu hazırlığın yapıldığı bölge hala güvenli değil.
Suriye’ye gittiklerinde başlarını sokacakları bir ev olmadığı gibi sahiplenmeyi düşündükleri arazinin bile kimin elinde olduğu belirsiz. Esad’ın mücadeleye girdiği muhalif bölgelerde çok ciddi bir devlet hizmetlerinden yoksun kalma durumu var. Bu fotoğrafta bu insanların özellikle çocuklu ailelerin bunu göze almaları pek mümkün değil.
Devlet tarafından zorla gönderilmezse Suriye güvenli olana kadar gideceklerini düşünmüyorum. Buradaki mülteciler tanıdıklarının gönderdikleri videolarda bir zamanlar yaşadıkları yerin tanınmaz halde olduklarını görüyorlar. Mülteciler arasında çocuklu olan çok ciddi kronik rahatsızlığı olan insanlar var. Bu insanların okul ve hastane hizmetlerine ulaşması çok zor.
Uluslararası hukukta en arzu edilen şey gönüllü geri dönüştür. Bu mülteci statüsü başlamış kişinin ülkesine gitmekte istekte bulunması demektir. Bu gönüllülük ve güvenli ülkeye dönüş esasına dayanır. Bölgedeki gelişmelere göre oradan daha fazla mülteci gelebilmesi ihtimali bile var. Sadece Türkiye’ye değil Lübnan’a Ürdün’e daha güvenli bölgelere geçişler olabileceğini düşünüyoruz.
“Bu insanlar sadece erkeklerden oluşmuyor ki”
Elektriğin suyun bile çok zor sağlandığı barınmanın sağlanamadığı bir yere kimse gitmek istemez.
Bu insanlar sadece erkeklerden oluşmuyor ki. Çok çocuklu bir aileyi düşünün bu ailenin başına ne geleceği belli değil. Bir zamanlar sahip oldukları evleri arazileri harap olmuş durumda.
Döndüklerinde daha önce sahip oldukları arazilere de ulaşamazlar çünkü tapu yok. Suriye güvenli olmadan dönmelerini beklemek insani değil. Türkiye’deki mültecileri gittikçe sıkıştıran baskıdan ve ekonomik darboğazdan çok daha kaotik bir Suriye bekliyor onları.
Şu an çok erken geri dönüşü konuşmak için. Gidecekleri ülkelerinin güvenli olana kadar bu insanların herhangi yere gönderilmeyeceği bir sistemin oturtulması gerekiyor.
Bu olaylar patlak vermeden önce İdlib’te güvenli bölge oluşturma hazırlığı başlamıştı.
Elbette ki o bölgeye yerleştirilmek istenen insanlar yavaş yavaş belirleniyordu ama o Cilvegözü kapısının önündeki görüntüler geri gönderme merkezlerinde olan mültecilerdir. Ankara’daki mültecilerden kitleler halinde giden yok. Bağıra bağıra gitmek istiyoruz diyen aile yok. Gidince geri dönemeyeceklerini biliyorlar.
“Türkiye eğer geri dönüşü başlatacaksa Suriye’de kamu düzeninin sağlanması gerekiyor”
Almanya 1000 euro teşvik veriyor gitmek isteyene, deli saçması öneriler bunlar. Türkiye asırlardır kamu düzenini ve idari teşkilatlanma açından Ortadoğu düzeninin en güçlü devletlerinden biri oldu, iyi bir gönüllü geri dönüş politikası kurulabilir.
Umuyoruz ki Türkiye Avrupa’nın iki yüzlülükle davrandığı bütün büyük devletlerin kendi hesabını güttüğü bir dönemde denge rolü üstlenip en iyi şekilde uluslararası kurallara uygun bir şekilde gönüllü geri dönüşü sağlar. Ancak Türkiye’yi bundan alıkoyabilecek çok ciddi bir ekonomik bir darboğaz var.
Hem sivil topluma hem devlete hükümete ve muhalefete çok büyük rollerin düştüğü itidalli olunması gerektiği bir dönemden geçiyoruz.
Türkiye vatandaşlarının da giderek sıkışan durumlarını göz arda etmeden ama yoksulluğun da faturasını mülteci topluluklarına kesmeden gönüllü geri dönüşün de bir hak olduğunu unutmadan hareket edilmesi gerekiyor. Türkiye eğer gönüllü geri dönüşü başlatacaksa Suriye’de bir an evvel kamu düzeninin sağlanması için uluslararası aktörlerle masaya oturması gerekiyor”