Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez, gazeteci Murat Yetkin’in sorularını yanıtladı. Hükûmetin ülkedeki yüksek enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğunu düşündüğünü ifade eden Lopez, “Birçok insan için bunun kolay olmadığını ve gerekli sabır ve azmi istemenin zor bir istek olabileceğini biliyorum. Ancak dürüst olmak gerekirse bunun alternatifinin çok daha kötü olacağını düşünüyorum” dedi.
Lopez, “Sürdürülebilir bir şekilde istihdam yaratmak istiyorsak, ekonomik kaynakların ülkede verimli bir şekilde tahsis edilmesini sağlamamız gerekecek ve enflasyon yüksekken bunu yapmak çok zor. Enflasyon düştükçe ve ekonomi yeniden canlandıkça bu, enflasyonla mücadeleye daha da yardımcı olacak ve istihdam yaratılmasına yardımcı olacaktır” görüşünü ifade etti.
Lopez, Dünya Bankası’nın Türkiye’ye 2018-2023 dönemi için verdiği desteğin kriterlerinin neler olduğunu ve 2024-2028 dönemi için yeni kriterlerin neler olduğunu şöyle açıkladı:
“Dünya Bankası CPF’leri genellikle üç filtreye dayanır. Birincisi, ki bunun ana filtre olduğunu söyleyebilirim, ülkenin öncelikleridir. Hiçbir ülke, hükümetin önceliği olmayan faaliyetler için cazip koşullarda bile borçlanmaz. Türkiye örneğinde, öncelikler 12. Ulusal Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program’da (OVP) yer almaktadır. İkinci filtre, finanse edilen faaliyetlerin Banka’nın ekonomik büyümeyi teşvik etme, yoksulluğu azaltma ve yaşanabilir bir gezegen sağlama görevleriyle uyumlu olması gerektiğidir. Üçüncüsü ise kurum olarak müdahalelerde karşılaştırmalı bir avantaja sahip olmamızdır. Bu genel kriterlerin ötesinde, 2024-2028 dönemine ilişkin programımız, Şubat 2023 depremleri ve Mayıs 2023 genel seçimlerinin ardından ekonomik beklentilerdeki önemli gelişmelerden etkilenmiştir.”
Deprem bölgesine yeni projeler
Lopez, “Dünya Bankası’nın desteklemeyi planladığı depremle ilgili başka kalkınma projeleri olacak mı?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:
“Evet, depremden etkilenen bölgeleri desteklemek için ek projeler geliyor. Tesislerini (yani atölyelerini vb.) kaybeden mikro küçük ve orta ölçekli işletmeleri destekleyecek bir proje hazırlıyoruz. Haziran 2023’te, etkilenen firmalara faaliyetlerine devam edebilmeleri için işletme sermayesi şeklinde destek sağlayan 450 milyon dolarlık bir operasyonu onayladık. Bu operasyon uluslararası kalkınma ortakları tarafından çok iyi karşılandı ve hem Japon İşbirliği hem de İspanyol İşbirliği ikili angajmanlarından kaynak eklediler. Ayrıca Uluslararası Finans Kurumu, istihdam yaratma, afetlere karşı dayanıklılık ve rekabetçiliği desteklemek amacıyla beş özel bankaya teminatsız kredi sağlamak üzere 600 milyon dolarlık bir girişim başlatmıştır. Ancak uygulama sırasında gördük ki bu firmaların üretimlerini kalıcı bir şekilde yeniden tesis etmeleri gerekecek ve bunun için de fiziksel tesisler kritik önem taşıyor. Yeni operasyon da buna odaklanacak. İkinci bir operasyonda ise depremden etkilenen bölgelerle oldukça ilgili olan tarım sektörüne bakacağız.”
Enflasyonla mücadele
Lopez, “Desteklemeyi planladığınız projelerden herhangi birinin Türkiye’nin yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadelesine yardımcı olacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:
“Makroekonomik sürdürülebilirlik de dahil olmak üzere çeşitli konularda Hükümet ile akıcı bir diyalog içindeyiz. Hükümetin ülkedeki yüksek enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğunu düşündüğümü daha önce de açıkça ifade etmiştim. Birçok insan için bunun kolay olmadığını ve gerekli sabır ve azmi istemenin zor bir istek olabileceğini biliyorum. Ancak dürüst olmak gerekirse bunun alternatifinin çok daha kötü olacağını düşünüyorum. Sürdürülebilir bir şekilde istihdam yaratmak istiyorsak, ekonomik kaynakların ülkede verimli bir şekilde tahsis edilmesini sağlamamız gerekecek ve enflasyon yüksekken bunu yapmak çok zor. Enflasyon düştükçe ve ekonomi yeniden canlandıkça bu, enflasyonla mücadeleye daha da yardımcı olacak ve istihdam yaratılmasına yardımcı olacaktır.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.