Politika

DTP operasyonunu bu ifade başlatmış

Aralarında DTP'li yöneticilerin olduğu ve 51 kişinin gözaltına alındığı dünkü (14 Nisan 2009) operasyonu bir ifade başlatmış.

15 Nisan 2009 03:00

PKK’nın Türkiye’deki yasadışı faaliyetlerini yönetip yürüttükleri ileri sürülen kişi ve kuruluşlara yönelik Diyarbakır merkezli yapılan ve DTP genel başkan yardımlarının da aralarında bulunduğu 51 kişinin gözaltındaki soruşturmaları sürerken, bu operasyonun başlamasına DTP’nin ‘Gençlik Yapılanması’nda yer alan Recep Sade’nin ifadelerinin neden olduğu ortaya çıktı.


PKK’nın Türkiye’deki yasadışı faaliyetlerini yürüttükleri gerekçesiyle dün sabah karşı Diyarbakır merkezli 12 ilde eş zamanlı düzenlenen ve gözaltına alınan, DTP Genel Başkan Yardımcıları Kamuran Yüksek, Bayram Altun, Selma Irmak’ın da aralarında bulunduğu 51 kişinin soruşturmasına, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde devam ediliyor.

Komitenin bürosunda arama

Özel yetkili 5 savcı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, PKK’nın Türkiye kordinasyonunda yer aldığı belirtilen ve gözaltında bulunan 8 kişinin irtibat bürosu olarak kullandığı, zaman zaman DTP’li milletvekilleri ile belediye başkanlarının da ziyaret ettiği Diyarbakır’ın Elazığ Caddesi'nde Diyar Galeria binasındaki 12 numaralı daireye düzenlenen baskında, büro didik didik arandı. 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi yedek hakimliğinden alınan el koyma ve arama kararından sonra yapılan aramada bilgisayar, hafıza kartları, CD’ler bir takım belge, rapor ve evraka el koydu. İki çuval dolusu evrakın da incelenmesinin sürdüğü bildirildi.
Şüphelilerin soruşturması sürerken, operasyonun ayrıntıları da ortaya çıkmaya başladı. Gözaltına alınan 51 kişinin, 2 yıl önce DTP’nin gençlik yapılanmasına yönelik operasyonda yakalanan Recep Sade'nin verdiği ifadeler doğrultusunda yakalandıkları bildirildi. Elazığ’da gözaltına alındıktan sonra hakkında Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde örgüt üyesi olmak suçundan dava açılan Recep Sade’nin DTP-PKK arasındaki bağlantı, Türkiye kordinasyonu adı altında PKK’nın verdiği emir ve talimatlar doğrultusunda DTP’nin strateji belirlediği ifadeleri üzerine yakalanan DTP’lilerin yakın takibe alınarak 2007 yılından beri soruşturmanın devam ettiği ve son 4 aylık telefon dinleme kararıyla da operasyonun başladığı bildirildi.

Gözaltına alınanların, Bağımsız Gençlik Hareketi, Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi, Halk İnisiyatifi, Özgür Yurttaş Hareketi ve Demokratik Halk Birlikleri adı altında PKK’nın siyasallaşmasına yönelik eylem ve faaliyetlerde bulundukları öğrenildi. Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulanan Recep Sade polise verdiği 40 sayfalık ifadesinde, PKK-DTP arasındaki ilişkiye ayrıntılı biçimde yer veriliyor. 51 DTP’linin gözaltına alınmasına yol açan operasyonu başlatan Sade’nin ifadesi şöyle:

“PKK’nın gençlik yapılanmasının tek çatı altında toplanması amacıyla DTP adına faaliyet yürüten gençlik yapılanması, 2007 yılının Şubat ayında Diyarbakır’da geniş katılımlı bir konferans yaptı. Bu oluşum PKK’nın Türkiye Çalışma Grubu’nun önerisiyle Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) adını aldı. Bu oluşumun temel faaliyeti ise PKK’ya, gençlik aracılığıyla yardım etmek, örgütün kırsal alana eleman takviyesini karşılamaktır. Bu yapılanma ‘Türkiye Meclisi’ adıyla 30 kişilik birimden oluşuyor. Bu 30 kişi içinde de ayrıca 8 kişilik bir yönetici kordinasyonu bulunuyor. Bunlardan biri dönem sözcüsü, 7’si bölge sorumluları, 22 kişi belirlenen il ve bölgelerde aktif eleman olarak faaliyet yürütüyor. Bunlar doğrudan örgüte bağlı olarak çalışıp çeşitli dönemlerde de örgüt kamplarına giderek buradaki yöneticilerden aldıkları talimatları çalıştıkları bölgelerde uyguluyorlar. YÖGEH (Yurtsever Özgür Gençlik Hareketi), BAGEH (Bağımsız Gençlik Hareketi) gibi gençlik yapılanmaları YDGH adıyla bu şekilde tek çatı altında toplantı. Bu oluşumun amacı legal zeminde siyasi çalışma yapmak olsa da, asıl amacı PKK bünyesinde Kandil Dağı’nda oluşturulan Türkiye Çalışma Merkezi’nin (TÇM) talimatlarını gençlere ve halk kitlelerine uygulatmak, eleman ihtiyacını karşılamak, Türkiye Cumhuriyeti’ni gerek ülke içinde, gerekse uluslararası düzeyde zora sokan faaliyetleri yürütmekle görevlidirler. Örgüt için önem arz eden özel gün ve tarihlerde ise kitlesel organizasyonları yürütmektedirler. Yine örgütten gelen talimatlar doğrultusunda birinci ve ikinci ‘Edi Bese’ (Artık yeter) hamlesel süreci, Serhıldan (Başkaldırı) kampanyaları, basın açıklamaları, miting, yürüyüş, cenaze törenleri gibi kalabalık eylemlerle örgütün lider kadrosuna ve askeri kanadına moral ve destek verilmektedir.”

Gözaltına alınan 51 kişiden 13’ünün 2007 yılının Şubat ayında Diyarbakır’da gerçekleşen konferansa katılan kişiler oldukları bildirilirken, soruşturma dosyasına yansıyan bu kongrede şu kararları aldıkları ortaya çıktı:

* Askere gitmemek için vicdani ret kararını kampanyaya dönüştürmek.
* Okullarda ana dilde eğitim kampanyası başlatmak.
* Tüm sivil toplum kuruluşlarında örgütlenerek güçlü bir yapı sağlamak.
* PKK için önem arz eden günlerde eylemsellik ön planda tutularak eylem yapılması için gerekli çalışmaları sağlamak.
* Bir yıl içinde Abdullah Öcalan’ın tutukluluğu ve sağlığıyla alakalı herhangi bir gelişme kaydedilmediği taktirde bu yapılanmanın Türkiye yürütmesi sorumlu tutularak bir daha görev verilmemek üzere yapıdan çıkarılmasını sağlamak.
2007 yılı Şubat ayında yapılan bu konferans sonrası yayımlanan, ‘Siyasal gelişmeler’ başlıklı faaliyet raporunda ayrıca Türkiye Meclisi yapılanmasının, Kürt gençlerini taban olarak kabul ettiği, ancak bu gençliğin siyasal İslam söylemleriyle kendilerinden koparılmak istendiği, Kürt gençleri üzerinde bu söylemin özgürlük mücadelesi noktasında engelleyici etki yarattığı, Kürt gençliği içerisinde gericiliğe dayalı din ideolojisinin yayılmaya çalışıldığı, devletin ılımlı Kürtleri kullanarak tüm Kürt halkını etkilemeye ve halkı özgürlük mücadelesinden uzaklaştırmak için çaba sarfettiği, devrimci gençlik oluşturulması için diğer sol eğilimli örgütlerle hareket edilmesi gerektiği, üniversite gençliğinin yoğun olduğu illerde gençlerin siyasal islamın hedefi olmaktan kurtarılması, çalışmaların sadece öğrenci grupları ile sınırlandırılmaması yönünde karar alındığı kaydedildi.