NSU örgütünün hayatta kalan ve örgüte lojistik destek sağladığı belirtilen üyesi Beate Zschäpe ile örgüte yardım yataklık etmek suçundan dört zanlı hakkında Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde açılan dava, 2.5 yılını doldurdu. Zschäpe'nin cinayetlerde tetiği çektiğine yönelik hiçbir delil yok ama örgüte lojistik destek sağladığı, örgütün neredeyse 10 yıl yer altında kalabilmesini sağladığı, grubun organizatörü olduğu dinlenen tanıklar sayesinde ortaya çıktı.
Duruşmalarda başından beri suskunluğunu koruyan Zschäpe hakkında müebbet hapis cezası isteniyor. Yardım, yataklıktan suçlanan diğer dört sanıktan biri ise aşırı sağcı çevrelerin hiç de yabancı olmadığı bir isim: Ralf Wohlleben. Wohlleben'in örgüte sunduğu destek nedeniyle yüksek bir ceza alması bekeniyor. 2.5 yıldır süren NSU davasının önümüzdeki yıl en geç yaz başında bitmesi bekleniyor. Mağdur avukatlarından Mustafa Kaplan, davanın yavaş ilerlediğini, bugüne dek 600 şahit ya da uzmanın dinlendiğini belirtiyor. Hemen hemen yapmak istediklerini yaptı mahkeme, karar aşamasında.
Kaplan, "Davanın gidişatından memnunum artık önümüzdeki aylarda ilkbahara doğru karar verme aşamasına gelinecek. Mağdur aileleri artık en azından hukuken bu adli sürecin sonuna nokta koyabilecekler" diye konuşuyor.
NSU davası sırasında polis ve istihbarat birimlerinin çok sayıda ihmal ve hatasının ortaya çıktığını hatırlatan avukat Kaplan, ancak NSU örgütüne yönelik davada 10 cinayet, banka soygunu ve Keup Caddesi'ne çivili bomba saldırısının ele alındığını vurguluyor. Dava sürecinin istihbarat birimlerine çalışan bağlantı adamları konusunu da gündeme getirdiğini, bu muhbirlerin NSU üyelerine destek sunduğunun ortaya çıktığını belirten Kaplan, "Muhbirler destek vermeseydi, NSU bu kadar büyüyebilir miydi?' sorusunu soruyor. Kaplan, ancak bu konunun üzerine Meclis Araştırma Komisyonu'nun gitmesi gerektiğini belirtiyor.
Sofuoğlu: 'Gidişattan memnun değiliz'
Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu ise avukat Mustafa Kaplan'ın tersine NSU davasının gidişatından memnun olmadıklarını söylüyor, Sofuoğlu, "NSU davasının gelişiminden memnun değiliz çünkü her geçen gün yeni bir olay, bir detay ortaya çıkıyor. Polisin ihmal ettiği ya da savcılığın, araştırma komisyonunun ihmal ettiği yeni olaylar ortaya çıkıyor. Bu da NSU davasının gidişatını etkiliyor" diyor.
Sofuoğlu'na göre NSU örgütünün ortaya çıkarılmasının ardından gerekli dersler alınmadı. Sofuoğlu, cinayetlerin işlendiği dönemde görev yapan siyasetçilerin ifadelerine başvurulmadığını söyleyerek, 'NSU örgütü Münih'teki davada tek bir kişinin üzerinden görülüyor. Oysa NSU, bir kişinin üzerinden görülemeyecek kadar büyük ve derin" diye konuşuyor.
2. Araştırma Komisyonu kuruluyor
Federal Meclis'te kurulan 1. NSU Araştırma Komisyonu çalışmalarını dava ilerlemeden tamamladığı için, Ekim ayında meclisteki siyasi partiler 2. bir Araştırma Komisyonu'nun kurulmasına karar verdi. Aralık ayında ilk oturumunu yapması beklenen 2. NSU Araştırma Komisyonu'nun kurulmasının önemli olduğunu söyleyen Gökay Sofuoğlu, şöyle devam ediyor:
"2. Araştırma Komisyonu önemli. Şimdiye dek 1. Araştırma Komisyonu ve eyaletler düzeyindeki araştırma komisyonlarının yaptığı çalışmaları koordine edecek tüm bilgileri toplayıp biraraya getirmesi, onların denetimini yapması gerekiyor."
2. Araştırma Komisyonu ne yapacak?
Davayı başından beri izleyen Batı Alman Radyo Tv Türkçe (Köln Radyosu) Yayınlar Sorumlusu Ayça Tolun, işin içine istihbarat (Anayasayı Koruma Teşkilatları) ve polisin girdiğini, NSU cinayetlerinden gerekli dersleri çıkarmasının tek yolunun Meclis Araştırma Komisyonu olduğunu belirtiyor. Tolun, "Açığa çıkmamış ya da sorulduğunda yanıtı alınmamış konular var. Örnek vermek gerekirse, NSU'nun işlediği 10 cinayetten 9'unda kullanılan Ceska marka tabanca. Polis bu tabancayı kimin elinde buldu? Bunun kaydı tutuldu mu tutulmadı mı? Belli değil. İstihbarat Nazi cenahını senelerce izlemekteydi. Bu cinayetleri bilmesi gerekir miydi? İşin bu aşamaya geleceğini önceden kestirebilir miydi? Bunun da araştırılması gerekiyor. Gerçi buna dair tanıklar mahkemeye çıktı ama burada ya hatırlamadılar o dönemi, ya sorulara izinleri olmadığı gerekçesiyle cevap vermediler ya da yalan söylediler, ya da eksik bilgi verdiler. İşte bütün bu konularda istihbarattan hesap sorabilecek olan merci parlamento bünyesindeki bir araştırma komisyonu" diye konuşuyor.
NSU nasıl ortaya çıkmıştı?
4 Kasım 2011 tarihinde, NSU örgütünün iki üyesi, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt'ın cesetleri başarısız bir soygunun ardından yanmış bir karavanda bulunmuş, ikisinin de intihar ettiği ortaya çıkmıştı. Karavanda aynı zamanda 2007 yılında Heilbronn'da biri öldürülen, diğeri ise ağır yaralanan iki polise ait silahlar da vardı. Bu intihardan birkaç gün sonra (8 Kasım'da) örgütün üçüncü üyesi Beate Zschäpe, Jena'da polise teslim oldu. Mundlos ve Böhnhardt'ın sadece Heilbronn'daki polisin öldürülmesi değil, yıllar yılı kamuoyunda 'Döner Cinayetleri' olarak tanımlanan, 2000-2006 arasında, 8'i Türk, biri Yunan bazıları döner büfesi işleten yabancı kökenlilerin öldürülmesi olayıyla da bağlantılı olduğu şüphesi vardı. 9 yabancı kökenlinin öldürüldüğü silah aynıydı: Çeska marka bir tabanca. Öldürülen 8 Türk'ün yakınları, polisin yıllar yılı kendilerine 'zanlı' mualemesi yaptığı ve bu cinayetlerin iç hesaplaşma, Türk mafyası ya da uyuşturucu çetelerinin hesaplaşması gibi nedenler yüzünden işlediği şüphesini taşıdığını belirtiyordu. Şimdi ise aşırı sağcı bir terör örgütünün seri cinayetleri işlediği iddia ediliyordu.
Örgüt neden ortaya çıkarılamadı?
Peki NSU üçlüsü nasıl oluyordu da yıllar yılı kendisini finanse etmek için banka soyuyor, 10 kişi öldürebiliyor ve istihbarat birimleri, aşırı sağcı bu terör örgütünden şüphelenmiyordu? NSU terör örgütü yıllar yılı istihbarat birimlerinin dikkatini çekmeksizin yeraltında yaşayabiliyor silah temin edebiliyor ve kendilerine destek olan Hannover, Dortmund ve Stuttgart'taki aşırı sağcı arkadaşlarını ziyaret edebiliyorlardı? Bu sorular Alman siyasetini ve kamuoyunu uzun bir süre meşgul etti. Ve Federal Meclis'te 2012 yılında 1. NSU Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon'un çalışmaları sırasında, NSU üçlüsüne yönelik dosyanın anayasayı koruma dairesinde yok edildiği ortaya çıktı. İstihbarat birimlerinin NSU'ya yönelik çok sayıda ihmal ve hatasının ortaya çıkmasının ardından Federal Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı Heinz Fromm 2 Temmuz 2012 tarihinde istifa etti.