Gündem

Donör bekleyen Öykü Arin'den çağrı: Cesur olun, korkacak bir şey yok, sonra iyileşiyorsun

"Savaştan kaçıp gelenlerin donör olması çok anlamlı"

15 Şubat 2019 08:28

Yaklaşık 3 ay önce doktorlar tarafından JMML (Juvenil Miyelomonositik lösemi) tanısı konan 3.5 yaşındaki Öykü Arin'in hâlâ ilik bulunamadı. Nakil için gerekli vakit ise hızla azalıyor. Bir ay sonra nakil olması gereken Öykü ve annesi Eylem Şen, insanlara, "Cesur olun, donör olmaktan korkmayın” diyerek seslendi.

Evrensel'den Dilek Omaklılar'ın haberine göre, JMML azacitidine yani JMML için uygulan tedaviyi gördüğünü söyleyen Eylem Şen gelinen süreci şu sözlerle ifade ediyor:

“1 ay sonrasında nakil olması gerekiyor. Eğer yüzde yüz uyumlu donör bulunmazsa anneden haplo dedikleri, yüzde 50 uyumlu olanı yapacaklar, bunun hayati riskleri daha yüksek. Dolayısıyla biz uygun donörün bulunması için elimizden geleni yapıyoruz. Hem Türkiye’de hem yurt dışında bu çalışmalar sürüyor.”

"Savaştan kaçıp gelenlerin donör olması çok anlamlı"

Öykü Arin için, kök hücre bağışı kampanyası büyüyerek devam ederken İzmir Konak Mülteci Konseyi ile Suriyelilerle Dayanışma Derneği de kampanyaya katılım için açıklama yapmıştı. Bu desteğin çok kıymetli olduğunu belirten Şen, “Savaştan çıkıp gelmişler, hayatta kalmışlar ve başka birine hayat vermeye çalışıyorlar. Bu çok da değerli bir şey olur. Kök hücre bağışı için adresi olan, telefonu ile ulaşılabilen insanların önünü açmak iyi olur. Dolayısıyla onların yaptığı bu çağrı ve etkinlik benim için çok anlamlı oldu” diyerek anlatıyor duygularını.

2014 yılında Afsur isimli belgesel film çeken Eylem Şen, filmde Suriyeli mültecilere yer vermişti. Mültecilerle ilk kez o zaman tanıştığını hatırlatan Şen “Onlar her zaman yanımda olduklarını, bize destek verdiklerini hissettirdiler. Bir şey yapabilmek için çırpındılar. Karşılık bulacağını ümit ediyorum” diyor.

"Bir insanın, beklentisiz yapacağı en güzel şeydir bağış"

2014 yılında kornea nakli ile ilgili bir belgeseli daha var Eylem Şen’in.  O zaman da organ bağışını teşvik etmek için çalışmalar yürütmüş ve Kızılay’dan ödül almıştı. Şen şimdiki durumunu ve duygularını şöyle ifade ediyor:

“O zaman 4 aylık hamileydim ve bir gün kendimin bir bağışa ihtiyaç duyacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Bu herkesin başına gelebilecek bir şey. Bir insanın başka bir insana hiçbir beklentisi olmaksızın yapabileceği en güzel şey kök hücre bağışı. Bu hepimizin geleceği, bir gün sizin de sevdiklerinizin ihtiyacı olabilir, yapılması lazım.”

Şen, Türkiye ile birlikte 12 ülkede kampanyanın sürdürüldüğünü belirterek şu bilgileri paylaştı:

“Kampanyaya destek olmak için herkesi çağırıyoruz. İnsanlara ‘iş yerlerinde, sendikalarında, mahallelerinde, üyesi oldukları oda, demokratik kitle örgütü her ne varsa orada toplanın ve Kızılay’a gidin, kök hücre bağışı yapın’ diyoruz. Toplu halde sizler bağış araçlarıyla gidebilirsiniz, onlar gelemiyorsa. Bu kampanyanın bir parçası olmak için bizimle temasa geçin. Desteklemek için görseller de hazırlıyoruz. ‘Kızılay ile nasıl temasa geçeceğiz’ konusunda da bilgi verebiliyoruz. Bu kampanya çerçevesinde aktif olarak çalışan neredeyse 400 kişi var. Bu çalışma gruplarının ötesinde kendisinin yaşadığı yerlerde kampanya örgütleyen, bazılarını hiç tanımadığımız çok sayıda kişi var. Bağımsız bir şekilde temasa geçen insanlarla neredeyse belki de 1000’e yakın insan seferber olmuş durumda kök hücre bağışı için. Bu çok kıymetli bir şey. İlk bağış arayışına başladığımızda sadece yakın arkadaşlarımız, dostlarımız, aynı sendikadan, demokratik kitle örgütlerinden insanlar vardı. Ama sayı gittikçe büyüdü. Bugüne kadar elimizin değdiği, sözümüzün buluştuğu hemen hemen herkes bu kampanyanın bir parçası oldu."

Bağış nasıl olur?

Kök hücre bağışı için insanların korku ve kaygılarının da olduğunu söyleyen Şen, bağışın nasıl gerçekleştiğine dair de şu bilgileri veriyor:

“Önce Kızılay’a gidiyorsunuz, kök hücre bağış formu dolduruyorsunuz. Üç tüp kan veriyorsunuz ve sisteme kayıt oluyorsunuz. Bu kanlar TÜRKKÖK’e gidiyor ve sizin kanınızla yapılan çalışmadan doku tipiniz ortaya çıkıyor. Bu sisteme kaydoluyor. Eğer ki ihtiyaç sahibi bir insanla eşleşirseniz Sağlık Bakanlığı, TÜRKKÖK size ulaşıyor, bu görüşmeden sonra bütün yol, refakat, masraflar Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanıyor. Eğer yaşadığınız şehirde bu işlemi yapabilecek bir hastane yoksa, hastanın tedavi olduğu şehre gidiyorsunuz ve iş yerinden de 1 aylık resmi olarak izinli sayılıyorsunuz. Gittiğiniz zaman 5 gün orada kalmanız gerekiyor, ilk 4 gün kök hücre sayısını artırmak üzere size aşı yapıyorlar. Beşinci günde damar yolundan periferik yayma yöntemiyle kan alıyorlar, o kandan kök hücreler ayrıştırılıyor. Fazla kök hücreler ve kendi kanınız size veriliyor. Bu kadar basit bir işlem, hiçbir operasyon gerektirmiyor.”

"Korkacak bir şey yok"

“Cesur olun, korkacak hiçbir şey yok. Bir yan etkisi yok, bağışı yaptıktan 15 gün sonra bile kök hücre bağışı yapabilirsiniz. Sizin bir yakınınızın ve çocuğunuzun ihtiyacı olursa ‘ne yapacağım’ diye düşünmeyin, yeniden yapabiliyorsunuz” diye konuşan Eylem Şen’in sesini Öykü Arin’in cıvıl cıvıl sesi bölüyor.

Öykü sesleniyor:

“Korkacak bir şey yok, sonra iyileşiyorsun."