Sağlık

Domuz gribi aşısı ne kadar gerekli?

Domuz gribini engelleyebilmek için domuz gribi aşısı ne kadar gerekli? İşte cevabı...

13 Ekim 2009 03:00

Vatan Gazetesi'nin haberinde, dünyada etki alanını giderek genişleten ve yaklaşan kış mevsiminde etkisini arttırabilecek domuz gribinin etkisini azaltmak ve domuz gribinden korunmak için "domuz gribi aşısı gerekli mi değil mi" konusu tartışıldı.

İşta Vatan Gazetesi'nde yayınlanan, Mine Şenocaklı'nın 'Grip de aşk gibidir!' başlıklı söyleşisi:

Grip de aşk gibidir! / Mine Şenocaklı / 13.10.09
 
Domuz gribi aşısı gerçekten gerekli mi, etkili mi, yan etkileri var mı, herkes olmalı mı gibi netameli konuları konuştuktan sonra Prof. Ahmet Rasim Küçükusta’ya, “Peki bu illetten nasıl korunacağız?” diye sordum.

Yanıtını kahkahalarla gülerek verdi: “Grip de aşk gibidir. İkisi de sık yaşanmaz. İnsan nezle olabilir, burnu akabilir ama sık sık grip olmak mümkün değildir. Aşktan da gripten de korunmanın en iyi yolu her gün sarımsak yemektir!”

Hocam, domuz gribi aşısı olmayın diyorsunuz öyleyse ne yapalım, bu hastalıktan nasıl korunalım?

Söyleyeceklerim hem olağan grip için hem domuz giribi için geçerli. Toplum içinde yaşayan insanların grip hastalığından korunmaları çok zor. Çünkü okula giden bir çocuğun ya da iş yerine giden bir yetişkinin hasta insanlardan virüsü alması kaçınılmaz. Onun için yaşlıların, risk grubunda olan insanların yapması gereken en önemli şey, salgın zamanında hiç topluma karışmamak, evden çıkmamak... Mümkün olduğu kadar dışarıda, kapalı mekanlarda zaman geçirmemek... Mesela otobüse, metroya, minibüse, dolmuşa binmemek... Tiyatroya, sinemaya, bara, kalabalık yerlere gitmemek... Çünkü küçük ve kapalı mekanlar buraları; karşındaki hapşırsa kendini koruman mümkün değil. Toplum içine giren insanların ise hiçbir yere dokunmamaları lazım. Masalara, kapı kollarına... Olabildiği kadar hiçbir yeri ellememek çok önemli. Her zaman önemli ama özellikle bu salgın dönemlerinde eli, ağıza, buruna ve göze temas ettirmemek çok önemli. Bu yüzden eldiven ve maske takmak çok yerinde olur. Sık sık su ve sabunla el yıkamak da çok önemli. Günde 10-15 defa. Ama öylesine değil de, akan suyun altında en az 15-20 sn.

Her gün 30 dakika tempolu yürüyün

Kullanılan bazı dezenfektanlar var...


Onların hiçbir yararı yok. Su ve sabun yeterli. Tokalaşmamak önemli. Japonlar gibi uzaktan selamlaşalım, öpüşmeyelim. Sonra düzenli egzersizin de koruyucu özelliği var. Düzenli egzersizden kasıt da şu; her gün 30 dakika süreyle tempolu yürüyüş. Nefes nefese kalmadan ama hafif terleyip, yanındaki kişiyle konuşabilecek derecede tempolu... Bu tabii salgın sırasında değil, öncesinde yapılmalı... Çünkü egzersiz yapmak bağışıklığı güçlendiriyor.

Peki yiyecek içecekler?

Onlar da çok önemli. Bol sıvı almak, meyve ve sebzelerden sadece grip olunduğunda değil her zaman yararlanmak çok önemli. Özellikle tavuk suyuna havuç, patates, domates, kereviz ve maydanoz katılarak yapılan sebze çorbasının bağışıklık sistemini güçlendirdiği biliniyor... Sarımsak ise çok etkili bir antigripal. Her gün bir diş sarımsak yenmesi çok önemli. Ben yiyorum...

C vitamini almanın hiçbir faydası yok

Kokusuyla nasıl baş ediyorsunuz peki?

Üstüne tarçın çiğniyorum, maydanoz yiyorum. Bunlar kokuyu gideriyor. Hemen belirtmekte fayda var, grip olmayayım diye C vitamini almanın hiçbir faydası yok. İnsanlar tabii ki C vitamini almak durumunda ama Türkiye’de en fakir insanda bile C vitamini eksikliği olması mümkün değil. Adam marul yiyor, biber yiyor, ot yiyor, hepsinde C vitamini var. Ekstra vitamin hapı almak kesinlikle zararlı ve ekonomik olarak kayıp.

Neden zararlı?

Çünkü alınan her vitaminin fazlasının vücuda yan etkisi var... D vitamini de gripten korunmada çok önemli. Çünkü o da bağışıklığı kuvvetlendiriyor. Derimizde bulunan öncü maddelerin aktif hale gelmesini sağlıyor. Bunun için de her gün yarım saat kol ve bacakları güneşlendirmek çok önemli... Grip olunduğunda antibiyotik almak ise kesinlikle gereksiz, hatta onun ötesinde zararlı. Çünkü bir kere grip virüslerine antibiyotiklerin hiçbir etkisi yok. İkincisi de gereksiz alınan antibiyotikler vücuttaki bakterilerin direnç kazanmalarına, yan etkilere ve alerjilere yol açıyor.

Peki hocam, diyelim ki domuz gribi olduk, aşı olmayın diyorsunuz, ne yapacağız?

Hiçbir şey. Ateşimiz varsa, evde istirahat edeceğiz. Tabii daha önce de belirttiğimiz gibi, sağlıklı bir insansanız. Yani altta yatan KOAH, kalp, şeker ya da böbrek hastalığınız yoksa... Kortizon kullanmıyorsanız veya bağışıklığınızı zayıflatan bir hastalığınız yoksa. Mesela kanser tedavisi görmüyorsanız... Bu grupta değilseniz yapacağınız tek şey evde kimseyle temas etmeden dinlenmek. Ateşiniz düşene kadar... Doğru olan şeyler bunlar. Bir de çocuklara özellikle bu grip salgını sırasında öksürük ve grip ilaçları vermek sakıncalı olabilir. Ayrıca 16 yaşından küçük çocuklara grip veya benzeri ateşli enfeksiyonlarda asprin verilmemesi lazım. Çünkü Reye Sendromu yapabiliyor.