İZMİR, (DHA) - İZMİR Tabip Odası\'nca, Resmi Gazete\'de yayımlanarak, yürürlüğe giren Okul Servis Araçları Yönetmeliği ile servis şoförlerinin ve servis rehber personelinin uygunluk için her yıl aile hekiminden rapor alması şartı getirilen düzenlemenin yeterli olmadığı belirtildi.
İzmir Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu ve Sağlık Hukuku Komisyonu tarafından 25 Ekim\'de, Resmi Gazete\'de yayımlanan Okul Servis Araçları Yönetmeliği ile ilgili yazılı açıklama yapıldı. Yönetmelikle okul servis şoförlerinin ve okul servis rehber personelinin uygunluk için her yıl aile hekiminden rapor alması şartı getirildiği vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:
\"Yönetmelik, çocuklarımızın sağlık ve güvenliği adına düzenlenmiş olsa da uygun ve yeterli değildir. Yönetmelik, çocuklarımızın sağlık ve güvenliğini korumada; uygulanabilirliği olmayan, sırf kamuoyundan gelen tepkileri azaltmaya yönelik, kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm ve gerçeklerden çok uzaktır. Bu sebeple çocuklarımızın sağlık ve güvenliği için haklı itirazlarımız bulunmaktadır. Tıbbi uygulamaların, Biyotıp Sözleşmesi\'ne göre tıbbi standartlara uygun olarak yapılması gerekmektedir. 5 yılda bir yapılan psikoteknik değerlendirmenin yanı sıra, her yıl aile hekiminden işe uygunluk raporunun istenmesi ilk bakışta göze hoş görünüyor olabilir. Ancak uygunluk kriterleri belli olmadığı gibi düzenli, kapsamlı ve uzmanlık gerektiren psikoteknik değerlendirme dışında uygunluğun değerlendirilmesinin hangi kritere göre yapılacağı belirsizdir; bununla ilgili bilimsel bir veri bulunmamaktadır. Bu nedenle çocuklarımızın sağlık ve güvenliği konusunda uygunluk raporları için net kriterlerin belirlenmesi veya daha da uygun olanı, kapsamlı ve uzmanlık gerektiren psikoteknik değerlendirmelerin sıklığının artırılması gerekmektedir.\"
Yönetmelikte yer alan rapor zorunluluğunun, okul servislerinde yaşanan sorunlara çözüm üretmeyeceği savunulan açıklama, şöyle sürdürüldü:
\"Bunun yanı sıra, servis hizmetlerinde kazanç kaygısının doğurması olası çatışma hali, Aile Sağlığı Merkezleri\'ne (ASM) sıçrayacaktır. Gereksiz talepler ve anlamsız rapor istekleriyle mücadele etmek zorunda kalan aile hekimleri yeni bir angarya ile karşı karşıya kalacaktır. Psikoteknik değerlendirmenin niteliği dikkate alındığında, aile hekimlerinin tek başına değerlendirme yapması çoğunlukla mümkün olamayacaktır. Aile hekiminin kişiyi ilgili uzman hekimlere sevk etmesi halinde, işi görülmeyen vatandaşın şiddet eğilimi gün yüzüne çıkacaktır. Yönetmelik ile sorumluluk aile hekimlerine yüklenmeye çalışılmaktadır. Aile hekimlerinin bağlı olduğu Sağlık Bakanlığı ise, yönetmeliğin hazırlanışı sırasında taraflar içinde bile yer almamıştır. Servis şoförleri, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında da değerlendirilmesi gereken çalışanlardır. Bu çalışanların işe giriş ve periyodik muayenelerinin özel teknik ve bilgi gerektiren işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri kapsamında ele alınması gerekmektedir. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği için çalışanların, uygunluğunun tespiti kadar ilk yardım eğitimi almaları da sağlanmalıdır. Bu haliyle Yönetmelik, ilk yardım konusunda herhangi bir düzenleme içermediği için eksiktir ve bu eksikliğin derhal giderilmesi gerekir.\"