TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Arzu Erbilici
(5 Kasım 2012 - BBCTürkçe
Açlık grevi bir protesto biçimidir. Çoğunlukla seslerini duyurmak için başka seçeneği kalmamış insanlar tarafından yapılır.
Ölümle sonuçlanabilse de temel amaç ölüm değildir. Kişi kendi iradesi ile yemeği reddetmektedir.
Günlük su, tuz, şeker ve süreç sonlandığında kalıcı beyin hasarının oluşmaması için B1 vitamininin alınması esasına dayanır.
Bugün Türkiye cezaevlerinde12 Eylül’de başlayan grevler 54’üncü gününde ve 67 cezaevinde 682 kişi açlık grevinde bulunuyor.
Uzamış açlığın olumsuz etkileri açısından endişe verici günler yaşıyoruz.
Kalıcı sakatlıklar ve ölümler meydana gelmeden sürece hassasiyetle yaklaşılması ve bir an önce çözüm için gerekli adımların atılması gerekiyor.
Açlığın insan bedeni üzerindeki etkilerini standardize etmek güçtür.
Sıvı alımı önemli
Yaş, açlık öncesi kilo, yağ dokusu oranı, karaciğer, böbrek fonksiyonları, kalp performansı ve kişinin mevcut hastalıkları açlığa yanıtı değiştirebilmektedir.
Ayrıca açlık sırasında alınan sıvı, tuz ve şeker ve vitamin içeriği de açlığa dayanıklılığı ve yaşam süresini etkiler.
Sıvı alımı yok ise kişi birkaç günde kaybedilebilir. Yeterli sıvı ve tuz veya şeker alımında ise birkaç ay yaşayabilir.
B1 içeren preperetların alınması durumunda da kalıcı sekeller oluşturabilen “Wernicke Korsakof” dediğimiz hastalık semptomlarının oluşmasının önüne geçilebilir.
Açlığı erken dönem (1-7 gün), ara dönem (1-3 hafta) ve 3 haftayı aştığında ise uzamış açlık olarak değerlendirebiliriz.
Vücutta enerji glikojen, protein ve yağ olarak depolanır. Glikoz (kan şekeri) hayati organlar için birincil kaynaktır.
Açlığın erken döneminde glikoz depoları tükendiğinde enerji için protein ve yağ dokularının yıkımı başlar.
Erken dönemde tansiyon düşüklüğü veya yüksekliği, çarpıntı gelişebilir.
'Ani kalp ölümü gerçekleşebilir'
Açlık hissine karın ağrısı, halsizlik eşlik eder.
Açlık ilerledikçe kan basıncı düşer, nabız yavaşlar, kalbin ompa gücü azalır. Öncesinde kalp problemi olmasa bile fonksiyon bozukluğu ve ani kalp ölümü gerçekleşebilir.
Vücut ısısı düşer, kas ve yağ yıkımı nedeniyle zayıflama görülür. İlk hafta genellikle yüzde 5-10 kilo kaybı olur. Süreç ilerledikçe yüzde 35-50’lere kadar varabilir.
Yüzde 25 -30 üzeri kayıplar hayati tehlike taşır.
Bulantı ve kusma, sindirim sistemi ve idrar yollarında kanamalar görülebilir.
Deride elastikiyet kaybı nedeniyle yaşlı görünüm ortaya çıkar. İlerleyen süreçte aşırı protein kaybına bağlı ödem gelişebilir.
'Ölümler 60-70'inci günlerde başlıyor'
İç organlarda küçülme (atrofi) başlar. Bağışıklık sistemi zayıflar, enfeksiyonlara direnç azalır. Ağır sistemik enfeksiyon tablosu gelişebilir.
Konuşma, görme, duyma ve koku alma bozuklukları ilk haftalardan sonra başlayabilir. Bilinç son ana kadar korunsa da kişilik ve hafıza ve duygu değişiklikleri sıktır.
Gözde istemsiz hareketler, dengesizlik, ardından bilinç bozukluğu ve komaya kadar giden ağır tablolar gelişebilir.
Çalışmalar, açlığın yıkıcı etkilerinin 40’ıncı günden sonra daha belirgin olarak gözlemlendiğini, yaşam süresinin kişisel faktörlere ve alınan sıvı, elektrolit ve B1 vitamini içeriğine göre değişebildiğini, ortalama 60-70’inci günlerde ölümlerin başladığını 200’üncü günlere kadar uzayabildiğini göstermektedir.
Ölümlerin başlıca nedenleri akciğer enfeksiyonları ve kardiyak yetmezliktir.