VKV Amerikan Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Şefi Prof. Dr. Mahmut Berkman, doğumsal kalça çıkığında erken tanının önemli olduğunu belirterek, "Doğum sonrası ilk 6 ayda kalça çıkığı tanısı konan çocuklar alçı, bandaj gibi ameliyatsız yöntemlerle iyileşirken, geç tanı konulduğunda mutlaka cerrahi tedavi gerektiğini" ifade etti.
Berkman, yaptığı yazılı açıklamada, Doğumsal Kalça Çıkığı (DKÇ) kalça eklemi kapsülünün gevşek olması nedeniyle kalça eklemini oluşturan kemiklerin birbiriyle uyumunun bozulmasından kaynaklandığını, erken tanı konulduğunda uyluk kemiğinin üst ucunu yuvasında tutacak önlemlerle, eklemin uygun bir şekilde gelişmesinin sağlanabileceğini belirtti.
Tanı ve tedavide yetersiz kalındığında çocukluk ve erişkin dönemde aksama, bacak boyu eşitsizliği, hareket kısıtlanması ve ağrıya yol açarak sakatlığa neden olacağını dile getiren Berkman, şunları kaydetti:
"Hastalığa, bebeklerini bacakları açık durumda sırtında taşıma adeti olan Asyalılarda ve siyah ırkta az rastlanırken, kundaklama alışkanlığı olan Amerika yerlilerinde ve Kafkasyalılarda çokça rastlanmaktadır.
Türkiye'de ise hastalığın sıklığı binde 15 civarındadır. Her yıl yaklaşık 1,5 milyon canlı doğum olan ülkemizde topluma yeni katılan DKÇ'li birey sayısı yaklaşık 22 bin 500'dür. Toplumumuzda son yıllarda sosyokültürel seviyenin ve tıbbi tedavi imkanlarının iyileşmesi ile hastalığın eskiye oranla görülme sıklığı azalmıştır.
Hastalığın görülme riski, ailede ve yakın akrabalarda kalça çıkığı olması, kız çocuk olması, bebeğin rahim içinde makatla geliş durumunda olması, ikiz üçüz gibi çoğul doğum, rahim içi sıvısının az olması, bebeğin ayağında veya boynunda doğumsal şekil bozuklukları olması, annenin ilk doğumu olması ve kundaklama gibi durumlarda artmaktadır."
Berkman, yeni doğan bebeklerin günün her saatinde kalça ve dizleri bükük durduklarını, bebeğin bir veya iki kalçasını rahatça uzatamamasının kalça çıkığının ilk belirtisi olabileceğini söyledi.
Yeni doğanda kalçada hareket kısıtlılığı olmasının dikkate alınması gereken bir bulgu olduğunu ifade eden Berkman, çocukluk çağında ve sonrasında kalçada ağrı, topallama, bacak boyu eşitsizliğine neden olabileceğini bildirdi.
Erken tanının önemi
Erken tanı için ilk doğum, kız çocuklar, çoğul doğumlar, ailesinde kalça çıkığı olan bebekler gibi riskli bebekler başta olmak üzere, tüm yeni doğanların kalça muayenesi yapılması gerektiğini belirten Berkman, şunları kaydetti:
"Şüpheli durumlarda kalça ultrasonografisi ve gerekirse röntgen filmi çekilmelidir. Kalça ultrasonografisi özellikle yeni doğan döneminde ve erken çocukluk döneminde tanı konulmasında etkili bir tanı aracıdır. Doğum sonrası ilk 6 ay kalça çıkığı tanısı konan çocuklar alçı, bandaj gibi ameliyatsız yöntemlerle iyileşirken, geç tanı konulduğunda mutlaka cerrahi tedavi gerekmektedir. Bebeğin doğru yöntemlerle bakımı önemlidir. Alt değiştirme sırasında veya egzersiz yaptırma maksadıyla bacakları uzatarak ve dizleri tutarak yapılan müdahaleler risklidir (Kalçayı çıkmaya zorlayan adaleleri germemek için kalça ve dizlerin hareketi serbest bırakılmalı). Bebeğin ara bezinin yumuşak olmasına dikkat edilmeli ve gövdenin alt kısmına bol ve rahat giysiler giydirilmelidir. Bebek, kucakta taşınırken bir el bacaklar arasından geçirilerek veya yüzü taşıyan kişiye dönük olarak ve bacaklar açık bir şekilde gövdeye yaslanarak tutulmalıdır."
(AA)