POAŞ konusunda Doğan Grubu’na yöneltilen suçlamaların bazı yayın organlarınca devam ettirilmesi üzerine bir açıklama yapan Doğan Holding Kurumsal İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahter Kutadgu, “Yalan ve iftiranın bu kadar geçer akçe sayıldığı bir medya düzeni biliniz ki, arkasındaki güç çekildiğinde balon gibi söner ama iftiraların sicili baki kalır” dedi.
Suçlamalara ilişkin Hürriyet'in sorularını yanıtlayan Kutadgu'nun açıklamaları şöyle:
Son günlerde yeniden Doğan Grubu’nu hedef alan yayınlarda belirgin bir artış var. Bir karalama kampanyası yürütülüyor. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
Kutadgu: Medyada yeni bir tür var. Bu türün en büyük özelliği, kendisi gibi olmayan herkes için yalan üretmek. Kendisi gibi düşünmeyen herkese çamur ve iftira atmak. Yani, akıllarınca mıntıka temizliği yaparak, başkalarını sindirerek bir yerlere hizmet etmeyi görev bilmişler. Elbette sırtlarını dayadıkları güçler var. Yazılarını tekzip edersiniz, yayınlamazlar. Boşuna uğraşıp durursunuz. İşin doğrusunu açıklarsınız, ‘bana ne’ deyip, pervasızca yeni yalanlar üretirler. Dertleri gazetecilik değil. Zaten medyaya bu amaçla girmediler. Ekonomik kaygıları hiç yok. Kendilerini bol keseden besleyen güçlü hamileri var. Bir de bu türe hizmet eden, servis sağlayan, çoğu kez kriminal olaylarla gündeme gelmiş kişiler var. Adam bir ihaleye girmiş ama ihale devlet kurumunca iptal edilmiş. Tam iki sene geçmiş, yeni bir ihale yapılmış. Petrol Ofisi, televizyonda canlı yayınlanan bir ihale ile kıran kırana bir mücadele sonunda özelleştirilmiş. Türkiye’nin en büyük şirketleri bu ihaleye katılmış. Bu kez kendisi yok. Adam, bir süredir kapı kapı dolaşıyor. Yeni tür medyaya konuşuyor. Bu türün televizyon kanallarında arz-ı endam ediyor. Mağduriyetini anlatıp, birilerini suçluyor. Kimse de, ‘senin şu zimmete para geçirme davan ne oldu’ diye sormuyor.
Biz bu tür medya ile aynı kulvarda olmayı beceremeyiz. Bizim işimiz gazetecilik. Onlarınki ise, biz söylemeyelim, adını siz koyun. Daha henüz gerçek sahiplerini öğrenemedik.
Pazar günü Hürriyet ve Posta gazetelerinde POAŞ dosyası gerçeklerini açıklandı. Buna rağmen POAŞ konusunda gruba yöneltilen suçlamalar devam ediyor. Buna ne diyorsunuz?
Kutadgu: POAŞ ile ilgili yayınlar da size söylediğim yayınların özel bir uzantısı. Biz gerçekleri tek tek açıkladık, buna rağmen iftiralar devam ediyor. Gümrük Vergisi yok, Katma Değer Vergisi (KDV) var diyoruz. Ancak, Katma Değer Vergisi kaybı olmadığını örneklerle, rakamlarla açıklıyoruz. Eğer iddia ettikleri gibi Katma Değer Vergisi yok demiş isek, 2001-2007 döneminde gümrüklerde ödediğimiz 1 milyar 134 milyon ABD Doları Katma Değer Vergisi’ni niçin ödemiş olalım? Bu para boşuna mı gitti? Ama bunlara bir şeyleri anlatmak mümkün değil. Çünkü gözleri bağlanmış, kulakları tıkanmış durumda. Kendi saplantılarının esiri olmuşlar. KDV kaybı meselesi de komikleşmeye başladı. Önce bir 6 küsur milyon dolar rakamı ortaya atıldı. Sonra bunun kayıp değil matrah iddiası olduğunu fark ettiler ve KDV kaybını 1 milyon 139 bin dolara düşürdüler. Ancak 6 milyon dolardan vazgeçmemek için, bu defa ceza hesaplamaya kalktılar. Bunda bile rakamı tutturamadılar.
Geçenlerde bir hayali gemi rotası çizip bastılar. Bu yolla Gümrük Vergisi kaçakçılığı yaptığımız iftirasında bulundular. Şimdi Gümrük Vergisi’nin sıfır olduğunu kabul ediyorlar. Hayali gemi rotasının işe yaramadığını görüp, tedavülden kaldırıyorlar.
Bir medya savaşı mı yaşanıyor?
Kutadgu: Evet diyemeyeceğim, çünkü biz bu tür medyayı muhatap olarak kabul etmiyoruz. Polemiğe de hiç girmek istemiyoruz. Mecbur kaldığımız için yalanlarına, iftiralarına cevap vermek zorunda kalıyoruz. Gazeteciliğin bu şekilde kirletilmesine de meslek adına çok üzülüyoruz. Bu meslek çok sınavlardan geçti. Her dönemde yozlaşmalar görüldü. Ama şimdiye kadar böylesi görülmedi. Yalan ve iftiranın bu kadar geçer akçe sayıldığı bir medya düzeni biliniz ki, arkasındaki güç çekildiğinde balon gibi söner ama iftiraların sicili baki kalır. Bu arada demokrasimiz zarar görür. Bu tehlikeyi herkesin fark etmesi ve duyarlı davranması gerekir. Biz bu çağrıyı hep yapıyor ve asgari müştereklerimiz olması gerektiğini vurguluyoruz.