15 Temmuz Darbe Girişimi

Diyarbakır Barosu'ndan OHAL'e karşı 8 maddelik talep

"Tüm sorunlarının demokratik zeminde, diyalog ve müzakere ile çözüleceğine inanmaktayız”

02 Kasım 2016 23:07

Diyarbakır Barosu kanun hükmünde kararname (KHK) ve olağanüstü hâl (OHAL) uygulamalarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Baro Başkanı Ahmet Özmen, KHK’lerin Anayasaya aykırı olduğunu belirterek, “Sorunların çözümünü siyasal zeminden uzaklaştırıp, adli mercilere ve kolluk birimlerine havale edilmesini doğru bulmamaktayız. Geçmişte uygulanmış benzer metotların çözümden ziyade sorunları daha da büyüttüğü bilinen bir gerçektir” dedi. Baro Başkanı Ahmet Özmen, Diyarbakır Barosu olarak sorunların çözümü için önerdikleri 8 maddelik taleplerini de açıkladı.

8 maddelik talep

- Diyarbakır Barosu olarak siyasal iktidardan demokratik bir Hukuk Devletinde kabulü mümkün olmayan, ilan edilen OHAL rejimi kapsamında çıkarılan KHK'lerin Anayasaya aykırı, TBMM'nin işlevini ortadan kaldırıcı şekilde yasal değişikliklere sebebiyet veren uygulamalardan vazgeçilmesini,

- Avrupa Birliğine uyum süreci kapsamında çıkarılan yasal düzenlemelerin KHK'ler ile değiştirilerek 1990'lı yılları aratmayacak şekilde müvekkil-avukat görüşmesinin kısıtlanması, görüşmenin kayda alınması, 30 güne kadar gözaltı uygulaması,5 gün avukat ile görüş yasağı ve duruşmalarda avukat sınırlaması gibi adil yargılanma ve savunma hakkını kısıtlayıcı ve ortadan kaldırıcı uygulamalardan vazgeçilmesini,

- İfade ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırıcı gazete ve haber ajanslarının kapatılması, yetkililerinin tutuklanması şeklindeki uygulamalardan vazgeçilmesini ve bu kapsamda tutuklama ve gözaltı işlemlerine son verilmesini,

- Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçimle işbaşına gelmiş yerel yöneticilerin yerlerine kayyım atanma tasarruflarından vazgeçilmesini,

- KHK'ler ile toplu ihraç uygulamalarının durdurulması, darbe girişimi ile bir bağlantısı olmayan ve açığa alınan ya da ihraç edilen kamu personellerinin görevlerine dönmelerinin sağlanmasını

- Başlatılan soruşturmalar kapsamında seçilmiş yerel yöneticilerin kaçma ya da delilleri yok etme koşulları olmadığı halde tutuklanma gibi ağır koruma tedbirine başvurulması yönündeki uygulamadan vazgeçilmesini

- İletişim, haberleşme ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalardan özelikle hayatın her alanında büyük aksaklık ve hak ihlallerine sebebiyet veren internet kesintisi şeklindeki uygulamalardan vazgeçilmesini

- Toplumun bu denli hassas olduğu bir süreçte idam cezasının tartışmalara açılmasını doğru bulmamakla, ülke imajına zarar verici suni gündemlerin toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlamayacağından bu tartışmalara son verilmesini, talep ediyoruz. 

“Kayyım atamaları kabul edilemez”

Baro Başkanı Özmen, belediyelere kayyım atanmalarına da tepki göstererek, “Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçimlerle göreve gelmiş ve halk iradesini temsil eden yerel yöneticilere yönelik tutuklamaların ve yerlerine kayyım atamalarının yapılmasını kabul edilemez bulmaktayız. Bu ve benzeri uygulamaların demokratik kazanımlara ve halkın iradesine müdahale niteliğinde olduğunu belirtir, başta Kürt meselesi olmak üzere, toplumun tüm sorunlarının demokratik zeminde, diyalog ve müzakere ile çözüleceğine inanmaktayız” diye konuştu.

“KHK’lar temel hak ve özgürlükleri kısıtlıyor”

Baro Başkanı Özmen, “Maalesef gelinen aşamada çıkarılan KHK'ler ve uygulamalar darbe teşebbüsünde bulunanlara karşı mücadelenin ötesinde temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan, muhalif kesimlerine yönelik sindirme ve baskıyı amaçlayan anti demokratik uygulamalara dönüştüğünü görmekteyiz. Diyarbakır Barosu olarak tüm bu uygulamaları, demokratik kazanımları ortadan kaldırıcı, demokratik siyaset alanını daraltıcı ve sivil siyaseti işlevsizleştirici uygulamalar olarak görmekteyiz. Sivil siyaset kanallarının kapatılmasının, TBMM'nin işlevsizleştirilmesinin, Kürt meselesinin şiddet sarmalına itilmesinin, yerel yönetici ve siyasetçilerin tutuklanmasının, basın ve düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırıcı uygulamaların sorunları daha da büyütüp toplumsal ayrışma ve kutuplaşmaya sebebiyet vereceğini bir kez daha dile getirmek isteriz. Sorunların çözümünü siyasal zeminden uzaklaştırıp, adli mercilere ve kolluk birimlerine havale edilmesini doğru bulmamaktayız. Geçmişte uygulanmış benzer metotların çözümden ziyade sorunları daha da büyüttüğü bilinen bir gerçektir” dedi.