Gündem

Diyanet-Sen'in çıkardığı çocuk dergisinde idam ve kafa kesme görselleri kullanıldı

13 Haziran 2021 07:26

Memur-Sen’e bağlı Diyanet-Sen'in çıkarmaya başladığı çocuk dergisinde “idam, kafa kesme” sahnelerinin resmedildiği görsele yer verilmesi tepki çekti.

Diyanet-Sen’in dergi ile ilgili tanıtım açıklamasında “Çocuklar ve gençler bir milletin, bir toplumun geleceği, yarınlarıdır. Geçmişini bilmeyen, yarınlarını inşa edemez. Bu sebeple yeni dergimizde çocuklarımız ve gençlerimize hitap ederken geçmişimizi de öğrenmelerini istedik” denildi.

Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir de yazısında, “Kitap her kesime, özellikle de çocuklarımıza ve genç nesle hitap ettiğinden, konular yalın ve hikâye tarzı seçilerek ele alındı” dedi.

Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre, Güldemir dergi ile “bilim tarihinde emeği olan büyük insanları bütün dünyaya ve gelecek nesillere anlatmayı” amaçladıklarını, bu nedenle de iyi işler yapan, bilim adamlarının hayatı, eserleri ve ilme katkılarını bu hikâyelere konu ettiklerini bildirdi.

Abdurrahman El-Hazini’nin hayatı anlatılırken görseller kullanıldı

Dergide, 12. yüzyılda Türkistan’da yetişen yerçekimi ve terazilerle ilgili çalışmalar yapan fizik, astronomi ve matematik alimi Abdurrahman El-Hazini’nin hayatı anlatıldı. Ancak 14. sayfada yer alan görsel tartışma yarattı. Görselde savaş ve idam sahneleri resmediliyor. Bir yerde “darağacı” varken bir başka yerde “kılıçla kafa kesiliyor.” Bu bölümde şu anlatım yer alıyor:

“Gözleri sürekli hüzünlü, bir yandan da zekâ dolu bakan bir çocuktu Abdurrahman. Henüz dokuz yaşında olsa da sanki çok fazla şey yaşamış, görmüş geçirmiş bir hali vardı. Anne ve babasını hiç tanımamıştı.

Bu coğrafyanın acı bir gerçeği olan, bitmek bilmeyen savaşlar, istilalar, taht mücadeleleri onu daha küçücük bir bebekken ailesinden koparmış; köle tacirlerinin eline düşmüş ve gözünü, bu Türk yurdunun barış dolu olan şehri Merv’de açmıştı.

Kim bilir annesi ve babası ne şartlarda, nerede, hangi kılıcın gölgesinde bebeklerini kaybetmişler; belki de daha da kötüsü artık hayatta değillerdi. Küçük Abdurrahman sürekli bu yaşadıklarını düşünüyor, aile özlemi yüreğinde hep bir sızı olarak duruyordu.”