Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam'ın evrensel sabitelerine muhalif olan hiçbir anlayışı tasvip etmediklerini ifade ederken, "İslam'ın hayat veren prensiplerini hiçe sayan hiçbir yapıyı, örneğin DEAŞ'ı, Bokoharam'ı vesaire meşrulaştıramayız" dedi.
Başkanlıktan yapılan açıklamaya göre, Erbaş, Rusya Federasyonu Müslümanları Dini İdaresi ve Rusya Müftüler Konseyince düzenlenen 14. Uluslararası Teoloji Konferansı'nın kapanış programına video konferansla katıldı.
Müslümanların ilme değer veren bir dinin ve gücünü vahdetinden alan medeniyetin mensupları olduğunu ifade eden Erbaş, "Risalet'ten kısa bir süre sonra İslam'la şerefyab olan bu coğrafyalar, asırlarca adaletin, merhametin, hukukun ve güzel ahlakın mektep ve medreseliğini yapmıştır. Bilime, ilme, irfana, hikmete ve sanata beşiklik etmiş, insanlığın terakkisine zemin olmuştur. Ancak, bugün aynı coğrafyalar, son iki asırdır bir yandan savaşların, işgallerin ve sömürge rejimlerinin yıkıcı etkisi, diğer yandan cehaletin, yozlaşmanın ve anlamsız iç çekişmelerin kıskacı arasında varoluş mücadelesi vermektedir." ifadesini kullandı.
"Bizi üzmektedir"
İslam coğrafyasında İslam'ın iki temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim ve sünneti birbirinden koparmaya çalışan temelsiz anlayışlara şahit olunduğunu vurgulayan Erbaş, "İslam coğrafyasında ötekileştirme, dışlama, her fırsatta tekfir etme gibi ilkesiz ve özensiz yaklaşımların varlığı, bizleri derinden üzmektedir. Halbuki İslam düşüncesi içerisindeki farklı fikir, yorum ve uygulamalar, dinin yaşanabilmesi ve ahkamının her halükarda uygulanabilmesi noktasında bir rahmet vesilesidir." açıklamasını yaptı.
Farklı düşüncelere tahammül gösterilmesi gerektiğini aktaran Erbaş, şöyle devam etti:
"Bu demek değildir ki biz İslam içi çoğulculuk adına her türlü marjinal yapıyı ve yaklaşımı hoş göreceğiz. Ne adına olursa olsun İslam'ın evrensel sabitelerine muhalif olan hiçbir anlayışı tasvip edemeyiz. İslam'ın hayat veren prensiplerini hiçe sayan hiçbir yapıyı, örneğin DEAŞ'ı, Bokoharam'ı vesaire meşrulaştıramayız. İslam medeniyetine yabancı bu tür yaklaşımların ümmet birliğimizi örseleyen son derece tehlikeli sonuçları olduğunu asla göz ardı edemeyiz."
"Öncelikle yapmamız gereken şey, tevhit ve vahdet zeminimizi güçlendirmektir"
Öncelikli olarak İslam'ın ana çizgisinde buluşacak zemin oluşturmak gerektiğini belirten Erbaş, şunları kaydetti:
"Kur'an-ı Kerim ve sünnetle sabit olan bu temel ilkelerle sorunu olmayan ve ümmetin meselelerini kendisine gündem edinen herkesi kucaklayacak bir yaklaşım ortaya koyabilmeliyiz. Ümmetin temel sorunlarını doğru tespit ederek ve çağın gerçekliklerini doğru okuyarak dinimizin temel esasları ekseninde yeni fikirler, yaklaşımlar ve açılımlar üretmek durumundayız. Bunun için öncelikle yapmamız gereken şey, tevhit ve vahdet zeminimizi güçlendirmektir. İletişim ve ilişkilerimizi iyi niyet, merhamet, adalet, hakkaniyet ve güzel ahlak ekseninde geliştirmektir. Hiçbir alanı ihmal etmeden, hayatı her yönüyle kuşatacak bir anlayışla ilim, irfan ve hikmet boyutuyla bir eğitim seferberliği başlatmaktır. Medeniyetimizin eğitim geleneğinde bunun örneklerini açıkça görüyoruz."